"Uğraşma ben hallederim." dedi Xingqiu'ye. Xingqiu dil çıkardı. "Bu kılıç boşuna yok!"dedi.
Chongyun onu yormak istemiyordu.
"Beni sırtına al." gibi şeyler diyeceğini biliyordu."Akşam yemeği olarak ne yiyelim Yun?" dedi Xingqiu. "Sanırım eve gideceğim." diyen Chongyun'a uzun uzun baktı ve "Birşey mi oldu? Normalde beraber yerdik." dedi. Chongyun cevap vermedi. Kayaları çantalara koydu. Birini sırtına taktı birini ise Xingqiu'ye verdi. Sessiz bir şekilde yürümeye başladılar. Xingqiu, Yun'un bu davranışına bozulmuştu ve üzülmüştü. "Sabahki sos içinse özür dilerim." dedi. Chongyun ise "Hayır Xingqiu sana kızmadım özür dilemene gerek yok. Sadece bugün eve gitmek istiyorum." dedi. Konuşmaya devam edecekti ki Xingqiu ağzını kapatıp onu bir köşeye çekti. "Kıpırdama başka birileri var." diye fısıldadı. Chongyun birşey duymuyordu ama Xingqiu çok tedirgin olduğu için ona güvendi. Xingqiu yavaşça kendi çantasını ve Chongyun'un çantasını çıkarıp köşeye üst üste gelecek şekilde koydu. Sonrasında ise Chongyun'u çantaları kapatacak konuma getirdi. "Yun birazdan yapacağım şey için çok üzgünüm ama bana ayak uydur. Tek şansımız bu." dedi ve Chongyun'a yaklaştı. Gözlerini sıkıca kapattı ve onu öpmeye başladı. Chongyun hayatının şokunu yaşıyordu. Saniyeler sonra haydutları görünce yapacak birşeyi olmadığı için Xingqiu'ye karşılık verdi.
Haydutlardan biri "Birileri işi pişirmiş." dedi ve öbürünü başka tarafa yönlendirdi. Sesler kesilince Xingqiu geri çekildi. Chongyun çok utanmıştı. O kadar utanmıştı ki kekelemeye başladı. "Az Ö-önce ne oldu?" diyebildi. Xingqiu ona gülümseyerek "Bunu unutalım. Yun." dedi. Ne kadar böyle dese de unutamayacaktı Chongyun. "Aptal! Bu benim ilk öpücüğümdü." dedi. Xingqiu "Ne tesadüf benimde öyle oldu." dedi çantasını takarken.
__
Dediği gibi yapıp eve geldi Chongyun. Tuhaf ve yorucu bir gün olmuştu. Yatağına attı kendini. Yüzünü elleriyle kapattı. "En yakın arkadaşımı öptüm." dedi. Daha öncesinden birbirlerine karşı iltifatlar ediyor, hoş sözlerde bulunuyorlardı ama bu farklıydı. Kendini bir pislik gibi hissediyordu Chongyun. Xingqiu'nin kısa sürede hazmedebileceğini biliyordu. Bu onun endişesini biraz yatıştırdı. Korkuyordu çünkü daha kötü muamele görmekten. Canı hiçbirşey istemiyordu. Uyumaya karar verdi.
__
Ayağa kalktı. Dışarıda deli gibi yağmur yağıyordu ve dışarıya astığı çamaşırları toplamadan uyumuştu. "Bu fena oldu." dedi. Ve hızlıca kapıya doğru ilerledi. Kapıyı açınca bir sepet buldu. Olduğu yere eğilerek içini açtı. Elma suyu ile dolu bir şişe ve bir tabak yemek vardı içinde. Tabağın üstüne bir not yapıştırılmış "Aslında beraber yiyelim isterdim ama bugün daha beni görmek istemezsin diye düşündüm. İçine yiyemediğin birşey koymadım. Afiyet olsun." yazıyordu. Chongyun notu okuduktan sonra gözleri doldu. "Sınır mı çizdi aramıza ve daha fazla şaka yok mu?" dedi. Sepeti içeri aldı. Kapıyı çekti ve Xingqiu'nin evine doğru yağmurda koşmaya başladı. Sırılsıklam olmuştu. Hasta olacaktı büyük ihtimalle fakat şuan bunu düşünemezdi.
__
Kapısını biri çok sert bir şekilde çalıyordu.
" Tamam, tamam geldim. " dedi Xingqiu. Kapıyı açtığı anda Chongyun ona doğru atladı. Dengesini kaybedip yere düştü Xingqiu. Beraberinde Chongyun da tabi. Chongyun sıkı sıkı sarılıyordu Xingqiu'ye "Seni herzaman görmek istiyorum, ölene dek ve birlikte yemek yemek istiyorum. Şakalarını da istiyorum. Bunların hepsi değerli ve hepsini seviyorum. Benim için çok değerlisin Xin. Birdaha soğuk notlar bırakma." dedi. Chongyun. Xingqiu bunları duyduğuna çok mutlu oldu. O da Chongyun'a sarılarak. "Eve hoşgeldin." dedi gülümseyerek.