Xinyan kapıyı çaldı.
..
Xinyan kapıyı tekrar çaldı.
..
"Saat kaç oldu hâlâ uyuyor mu?" Xinyan pencereye doğru ilerledi ve bir kere tıklattı. Gelişme alamayınca "Günün en eğlenceli kısmına geldik." dedi ve gitarını çıkardı. Sert bir melodi çalmaya başladığı sırada perde açıldı.
Aşırı uykulu bir Chongyun vardı karşısında. "Aman tanrım!" dedi Xinyan. Chongyun pencereyi açtı. "Günaydın." dedi. "Günaydın Chongyun ama ben yanlış yere mi geldim?" diye düşünmeye başladı. "Hayır Xin'in evinin önündesin." dedi Chongyun hapşırarak. "Pekalaaa, sen iyi misin?" diye sormadan edemedi Xinyan. "Evet iyiyim sadece dün yağmura yakalandım bu yüzden üşüttüm galiba." dedi.
Xingqiu arkasından geldi Chongyun'un "Ah, merhaba Xinyan." dedi. Xinyan neler olduğunu sormama kararı alarak "Haftaya küçük bir parti düzenleyeceğim. Mutlaka gelin." dedi ve daveti uzattı. Xingqiu daveti alarak "Teşekkürler. Kahvaltı etmek ister misin bizimle?" dedi. Xinyan "üzgünüm diğer davetiyeleri de dağıtacağım. Size afiyet olsun." dedi ve el sallayarak oradan ayrıldı.
"Seni görünce şaşırmış olmalı." dedi Xingqiu. "Evet fazlasıyla." diyerek yanıtladı Chongyun ve mutfağa yöneldi. Hemen arkasından Xingqiu de gitti.
"Bugün kahvaltıyı ben hazırlayacağım." dedi Chongyun. "Pekala ne yiyoruz?"
"Havuçlu bir tatlı." dedi Chongyun. Xingqiu yüzünü asıp eliyle kapıyı işağret etti. "Sadece şaka." dedi gülerek Chongyun.
"Havuç midemi döndürüyor biliyorsun." dedi Xingqiu morali bozulmuş bir şekilde. "Tabiki." dedi Chongyun dolaptan süt çıkararak."Krep yapacağım." dedi ardından. Tatlı birşey yapacağı için baharat konulması imkansızdı. Bu fikir ikisine de hoş geldi.
"Afiyet olsun." dediler. Xingqiu tadına baktı. "Bu harika olmuş." dedi mutlu bir şekilde. Chongyun ise "İçine sevgimi de kattım." dedi. Xingqiu "Bu krebi sadece ikimiz yiyoruz. Ne kadar da özel bir kahvaltı." dedi ve devam etti. "Keşke Xinyan da gelseydi." Chongyun bir an Xingqiu'nin romantik birşey söyleyeceğini zannetmişti. Dün geceden sonra.
Evlerindeki yiyecek stoğu tükendiği için çiçek toplamaya, kuş avlamaya çıktılar.
Çantalarına bir sürü çiçek ve et doldurdular.
__
"Sence en güzeli hangisi?" dedi Xingqiu kafasını Chongyun'un göğsüne gömerek. "Bencee.. Windrise'daki çiçekler." dedi. İsmini unutmuştu. "Rüzgar gülüne benzeyenler mi?" diye sordu Xingqiu. "Aynen onlar, görüntüleri çok güzel." dedi Chongyun.
Bir ağacın altında dinleniyorlardı. Chongyun ağaca yaslanmış bacaklarını iki yana açmıştı. Ortadaki boşluğa Xingqiu oturmuş, kafasını Chongyun'a yaslanmıştı.
Bir süre sessiz kaldıktan sonra Chongyun "Xin. Dün gece hakkında-" diyemeden "Birşey söylemek zorunda değilsin. Bence gayet güzeldi." dedi Xingqiu. Chongyun utandığını hissediyordu. Ağzından istemsizce "Windrise'daki çiçeklerden bile mi?" cümlesi çıktı.
"Windrise'daki çiçeklerden bile." dedi Xingqiu.
Chongyun ne diyeceğini bilemedi. Onun yerine hapşırdı. "Bu arada eve gidince sana güzel bir bitki çayı yapalım." dedi Xingqiu.
