"Sana verdiğim sözü tuttum Kookie... Ameliyatı iyi bir şekilde atlatır atlatmaz yanına geleceğim demiştim. Bak işte şimdi senin yanındayım. Hissediyor musun yanına geldiği mi?"Ellerimi üstüne yeni ekilmiş olduğu belli olan beyaz papatyalar ve krizantemlerin süslediği yumuşak toprakta gezdirdim. Onun bu bir parça toprağın altında olduğu düşüncesi ağlamama dahi engel oluyordu. Gözlerimdeki tüm yaşlar çekilmiş gibiydi.
Yumuşak toprağı avuçlayıp geri bıraktım. "Sana kızmadım ya da sinirlenmedim çünkü bende seni seviyordum Jeongguk."
"Hep çok farklı hayal etmiştim nakilden sonraki ilk konuşmamızı ve hepsindede sıkı sıkı sarılıyorduk. Sanırım şimdi sarılamayacak kadar yakınımdasın." Gözlerimi adının, doğum ve ölüm tarihinin yazılı olduğu mermerde gezdirdim. İçimdeki kırıklığı ve yalnızlığı anlatacak tek bir kelime dahi yoktu.
"Bugün Ağustos'un son günü... Doğum gününü ilk kutlayan ben olmak istedim tıpkı senin hediyeni şimdi vererek aylar öncesinden doğum günümü kutladığın gibi... Artık on sekiz yaşındasın ve bana hep on yedi yaşında kalmak istediğini söylemiştin ve öyle oldu sanırım Kook çünkü seni hep on yedi yaşında olan güzel sevgilim olarak hatırlayacağım."
Derin bir nefes aldım gözlerim tekrardan dolmaya başlamıştı ve ağlamak istemiyordum tek istediğim içimi ona dökmek ve birlikte sağlıklı bir şekilde kutlayacağımıza söz verdiğimiz 18. yaş gününü kutlamaktı.
"Oldukça yakınımdasın biliyorum ama çok özledim seni, hiçbir şey seni özlememe engel olamıyor... Her nefes alışımda her kalp atışımda seni istiyorum yanımda. Biliyorum yanımdasın ama görmek istiyorum seni, kalbinin benimle olması yetmiyor bana. Alışamıyorum sensizliğe oysaki hep uzak dururdum senden sırf daha fazla bağlanmamak ve yokluğumuz birbirimizin canını yakmasın diye. Çok zor sensizlik."
Hıçkırıklarım arasında kenarına oturduğum mezarının topraklarını sıkıyordum. "Ağlamak istemiyorum ama çok zor, çok..."
"Çok korkuyorum Jeongguk... Ya senin benim için atan kalbin seni sevmekten bir gün vazgeçerse, başka biri için hızlanırsa kalp atışlarım. Ne yaparım o zaman?"
Ellerimi saçlarım arasından geçirdim. Kafamın içindeki bitmek bilmeyen sorularımdan birini dile getirmiştim. Belkide saçma gelebilirdi bu düşüncelerim ama elimde değildi her türlü olumsuzluklar yuva yapıyordu zihnimin karanlıklarında.
"Biliyorum bu saçma bir düşünce çünkü seni asla sevmeyi bırakmayacağım. Kimse senin gibi olamayacak, kimseyi senin gibi sevmeyeceğim ve kimsede senin gibi sevemeyecek. Beni en güzel sen seviyorsun Kookie."
Dizlerim üstünde mezarının başına ilerledim elimi adının yazdığı mermerin üstünde gezdirdim. Adı çok güzeldi fakat bu mermerin üstüne hiç yakışmıyordu.
"Doğum günün kutlu olsun Kookie. Aklımda her zaman 17 yaşındaki halinle kalacaksın. Şimdi gitmem gerekiyor ama öylece gitmek istemiyorum, ameliyattan önceki günki gibi olmasada bu veda busesi de onun gibi hissettirir umarım."
Adının yazdığı mermerin üstüne gözyaşlarım içinde minik bir buse bırakıp dudaklarımı geri ayırdım soğuk mermerden.
"Sık sık ziyaret edeceğim ve çiçeklerinin solmasına asla izin vermeyeceğim."
"Görüşürüz Kookie, seviyorum seni."
__
__
__
Merhaba nasılsınız?
Nasıl final yapcam imdat 🥲🥲🥲
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Eternal - Taekook
FanfictionBeni güzel hatırla, bunlar son satırlar. '°•- texting, düzyazı #angst