(İtalik yazılar içlerindeki kurtlarının sesleri.)
Jimin ve ben, ikimiz de üzgündük.
Üniversiteye ilk defa gidişimiz her zamanki gibi kadar coşkulu değildi, daha çok karamsarlık dolu bir deneyimdi. Kampüsün taş duvarları, yemyeşil çimler arasında kaybolmuş gibiydi.
Yoongi, şoförün yanına otururken, Jungkook, ben ve Jimin arka koltuğa oturduk. Arabanın içinde sessizlik gidene kadar hüküm sürdü. Sanki her birimiz kendi düşüncelerimize gömülmüş, içimizdeki karmaşık duygularla baş başa kalmıştık. Gözlerim dışarıdaki manzarayı izlerken, kalbimdeki huzursuzluk bir türlü yerini bulamıyordu.
Hobi hyung ilk kez sessizdi ve sadece araba kullanmaya odaklanmıştı. Yoongi'nin yorgun bakışları, derin düşüncelerin izlerini taşıyordu. Jimin'in yüzü arabanın camına bakıyor, dışarıdaki her bir ayrıntıyı dikkatlice inceliyordu. Onun sinirli bakışları, içimde bir tedirginlik hissi uyandırıyordu.
Ve Jungkook da aynı Jimin gibi, dışarıdaki manzaraya odaklanmış gibiydi. Ancak onun sessizliği, içindeki duyguları daha da belirginleştiriyordu. Her bir hareketi, sanki derin bir iç çatışmanın yansıması gibiydi. O, sessizliğin içinde kendi düşünceleriyle baş başa kalmıştı.
Ne yapıyorum ben!?? Fanı olduğu bir K-POP idolüne tapan biriymişim gibi ona bakarken zihinsel olarak kendimi hemen tokatladım!
Ama tadına bakmak istiyorum!
Tadına bakmak mı? Kurdum ciddi misin? Şaka yapıyorsun değil mi? Hayır! Kim Taehyung! ASLA böyle bir şey yapmayacaksın ve bunu düşünmeyi kes!
Ben kendimde değilim... Omegam da değildi. Bu.. Onun kokusu yüzünden değil mi? Ama o benim kokumdan pek etkilenmişe benzemiyordu. Kolyem yüzünden miydi acaba? Ahhh.. Hayır.. Sanmıyorum.
Bu kolye bana şu anda huzur içinde yatan yaşlı bir kurt tarafından verilmişti. Zamanında o büyükanne bana kokumun tamamen kaybolamayacağını, ancak diğer kurtların hislerini karıştırmaya yeteceğini söylemişti. Ancak gerçekten konsantre olurlar ve duyularını bana odaklamaya çalışırlarsa, kesinlikle kokumu çok az da olsa alabileceklerini de eklemişti. Bu yüzden geçen gün Taemin neredeyse benim bir omega olduğumu öğrenecekti.
Fazla düşünmekten çıldıracağım resmen.
"Taehyung iyi misin?" Jimin sordu.
"Ahhh.. Evet.. Hahah sadece düşünüyordum." Gülümsedim ve okul binasına girdik.
Okula geldiğimizi fark etmediğimi düşünerek iç geçirdim. "Uhmm.. Yoongi ve Jungkook nerede?"
Evet, ikisinin önden devam ettiğinin farkında bile değildim.
"Onlar çoktan sınıflarına gittiler Tae. İkimiz de işletme dersi aldığımızdan muhtemelen birlikte derslerimiz olacak."
"Ahhh.. Tamam. Peki ya Jungkook?"
Çok ilgili görünmüyordum değil mi? Yani sadece meraktan sormuştum.
"Aghh..." Jimin'in aurası kasvetli hale geldi.
"Bizimle birçok dersi olacak. O da bizimle aynı yıl sanat dalında yüksek lisans yapıyor." diye devam etti.
"N-ne!?"
Gerçekten mi?! Ay Tanrıçası, gerçekten böyle bir 'tesadüf' olması için benim eşimin ortaya çıkmasını mı bekledin? Sadece başımı eğdim ve üniversitede bile onunla birlikte olma düşüncesiyle iç çektim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SCENT / taekook
FanfictionKurt adamlar farklı türlerde doğar. Gururlu Alfaların, Omegalara selam dahi vermedikleri bu dünyada bazen aşk her şeyi değiştirir. Homofobik almıyoruz!! Uyarı: Bu kitap müstehcen içerikler içermektedir.