2. Bölüm
"Şimdi ne olacak?"Saat 19.00'a geliyordu. Akşam yemeğini çoktan yemiş, hatta 1 saatliğine ders çalışmıştım. Okula yasak olduğu için götürmediğim akıllı telefonumu elime almıştım. Telefonum yeni sayılırdı bir aydır kullanıyordum. Annem ve babam bana on beşinci yaş günümde akıllı bir telefon alacaklarına söz vermişti.
Telefonumda biraz gezindikten sonra camımdan tıkırtı sesleri geldi. Başımı kaldırıp camıma doğru baktım. Tam o anda bir taş atıldı. Birisi camıma taş atıyordu.
Ayağa kalkıp camı açtım. Aşağıya baktığımda Zehra'yı gördüm. "Zehra?" dedim şaşkınlıkla.
"Aşağıdayız, gelecek misin?" diye seslendi.
Başımı salladım ve beklemesi için işaret verdim. Odamdan çıkıp oturma odasına yöneldim. "Anne, baba." dediğimde annem ve babam kafalarını televizyondan bana yöneltmişti.
"Söyle kızım." dedi babam.
"Aşağıya inebilir miyim, arkadaşlarım gelmiş. Biraz dolaşıp gelirim, söz. Hem telefonum da yanımda olacak. Ayrıca mahalleden ayrılmayacağım." Ard arda kurduğum bir sürü cümle karşılığında güldüler.
"Senin arkadaşların mı var?" diye sordu annem.
"Aralarında erkek var mı?" diye ekledi babam.
"-lar değil mi çoğul?" Annem şaşkınlıkla ikinci sorusunu sorarken büyük bir kahkaha attım.
"Evet arkadaşlarım var. Aralarında erkek de var. Ve evet çoğullar, beş kişi." Sorularını yanıtlarken ikiside gülümseyip başını salladılar.
"Bir buçuk saat." dedi babam.
"Teşekkürler baba. Yeter ve artar bile." Koşup babamın yanağını öptüm ve ayakkabılarımı giyip dışarı çıktım.
Zehra ve Kutay aşağıda beni bekliyorlardı. "Gel şu sokaktayız." dedi Zehra hemen karşıdaki sokağa yönelirken.
Ben ve Kutay arkasından gittik. Ufuk, Taylan ve Pelin yere örtü sermiş üstünde oturup çekirdek çitliyorlardı.
Yanlarına gidip Kutay'ın yanına oturdum. "Dedikodu tayfası mı?" diye sordum gülümseyerek.
"Ufuk ve dedikodu mu, anca rüyanda tatlım." dedi Pelin.
"Sanki Zehra birisinin arkasından konuşunca gidip ona anlatmıyorda." dedi Kutay. Zehra gülerek Kutay'ın ensesine vurdu.
"Konuşma insanların arkasından o zaman." dedi Zehra.
"Yürüyelim mi?" dedi Ufuk. "Sıkıldım..."
"Ben gelmem." dedi Pelin.
"Pelin yoksa ben de yokum." dedi Taylan.
"Ben gelirim." dedi Zehra.
"Ben de." dedi Kutay.
Ufuk başını çevirip bana bakınca kafamı salladım. "Geliyorum."
Beraber ayağa kalktık. Bir kaç dakika sonra sessizliği bozan Kutay oldu.
"Böyle sessizce yürüyecek miyiz?" diye sordu Kutay.
"Doğruluk mu, cesaret mi?" dedi Ufuk Kutay'a.
"Tabi cesaret oğlum." dedi Kutay.
"Tamam." dedi Ufuk. "Şu caddeye girdiğimizde ilk gördüğün kişiye geyim diyeceksin."
"Çok iyi." dedi Zehra ve kahkaha attı.
"Tamam lan. Yapmazsam Kutay demesinler."
"Demiyorlar zaten." dedi Zehra, bana döndü. "Genelde 'hoşt' derler"
Güldüğüm sırada Kutay çaprazımızdaki caddeye gitti.
"Ufuk..." diye mırıldandı Kutay caddenin başında.
"Ne oldu, yemedi mi?" dedi Ufuk.
"Şaka maka bir yana. Baksana abi. Bu adam ne yapıyor?" Kutay'ın gösterdiği yere baktığımızda bir adam ve yüzü belli olmayan bir genç vardı.
Yavaşça kenardan onları izlediğimiz sırada adamın elinde bıçak olduğunu fark ettim. Bıçağı görmemle adamın bıçağı çocuğa saplaması bir oldu. Beraber o sokağı izlerken içimizi kaplayan korku hiç bir şeydi. Bir avuç ergen burada bir cinayete tanık oluyordu ve ne yapacakları hakkında en ufak fikirleri yoktu.
"Annem beni öldürecek." diye fısıldadı Zehra.
"Annenden önce bu adam öldürmese bari." dedi Kutay.
Adam öldürdüğü genci bırakıp arkasına döndüğünde kalbim durmak üzereydi. Adam ile göz göze gelmiştik!
Başımı hemen geri çekip Ufuk'a baktım. "Ufuk." diye mırıldandım korkuyla.
"Efendim?" dedi Ufuk Zehra ve Kutay sessizce tartışırken.
"Adamla göz göze geldik ve şu an buraya doğru geliyor." dedim dehşet içinde.
Ufuk sertçe Kutay'ın ensesine vurdu. "Tartışmayı bırakın lan. Kaçın adam Serenay'ı görmüş."
Zehra ve Kutay koşarken ben ve Ufuk arkalarından hızla gidiyorduk.
Derken sertçe ayağımı burktum. Acı içinde inlediğim sırada Ufuk hemen bana döndü.
"İyi misin? Üstüne basabiliyor musun?" dedi Ufuk. Zehra ve Kutay çoktan uzaklaşmıştı.
"Ah! Acıyor üstüne basamıyorum."
"Aklımda bir şey var." dedi Ufuk. "Adam sadece yüzünü mü gördü?"
"Evet."
"Gel." dedi Ufuk ve belimden sıkıca tutup beni kaldırdı. Beni hemen yanımızdaki apartmanın girişine götürdü. Cadde çok sessizdi. O kadar sessizdiki kalp atışlarımı duyabiliyordum.
Ayak sesleri geliyordu. İçimden bir sürü dua ediyordum.
Allah'ım lütfen bu o adam olmasın...
O adam olmasın...
Lütfen...
Bu o adamdı...
Tam karşımıza gelmişti ve önünü izliyordu. Boş sokağa bakıp biri olup olmadığını kontrol ediyordu.
Başını tam buraya çevirdiğinde Ufuk kafasını eğdi. Beni öpüyormuş gibi yapıyordu. Dudakları dudağıma çok yakındı, bedeni bedenime çok yakındı, nefeslerimiz birbirine karışıyordu. Kalbim gümbür gümbür atarken adamın gittiğini zannediyordum. Ufuk başını kaldırdı. Göz göze geldiğimizde yutkundu.
"Üzgünüm." dedi. "Aklıma başka bir şey gelmedi. Dikkat çekmenden korktum."
Neden bilmiyorum. Ama bu çocukta ona çekilmemi sağlayan bir şey vardı.
"Eve gitmeliyim." dedim ve oradan uzaklaştım. Ona kötü hissettirmiş olabilirdim. Ama yarın aramız düzelecekti.
Öyle değil mi?
Bölüm Sonu -§-
🍷
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAOS 🍷
Teen FictionBeraber o sokağı izlerken içimizi kaplayan korku hiçbir şeydi. Bir avuç ergen burada bir cinayete tanık oluyordu ve ne yapacakları hakkında en ufak fikirleri yoktu. "Annem beni öldürecek." diye fısıldadı Zehra. "Annenden önce bu adam öldürmese bari...