Ege yine sıkıcı bir okul gününde mutlu olarak uyandı. İçinden "Herhalde bugün çok güzel olacak" diyordu.Neşeyle yatağından kalkarak giyindi,yemek yedi,kitaplarını topladı ve çıktı. Elindeki güller mis gibi kokuyordu. Bu gülleri sevgilisi Elif'e verecekti.Hem de o anda Elif'e şarkı söyleyecekti. O yüzden azıcık heyecan vardı. Servise bindi.Servis yine tıklım tıklımdı. . Uzun süren bir yolculuğun ardından kafası sersem bir şekilde sınıfına doğru çıktı.Sınıfa girdi. Elif henüz gelmemişti. Sırasına oturdu ve beklemeye başladı. En sonunda Elif gelmişti.Bir an bile bekleyemezdi çünkü zil çalmıştı. Koridorda ona gülüp konuştu.
-Merhaba tatlım.
-Merhaba .
-Bugün çok güzel gözüküyorsun.
Elif tek kaşını havaya kaldırdı.
-Sende çok yakışıklıya benziyorsun.
Gülüştüler. Ege fazla dayanamadı ve çiçekleri Elif'e uzattı. Elif tam çiçekleri alıyordu ki koridorda bir çığlık duyuldu.
-Aaaaaaa!
Eyvah! Gelen Nur Hocaydı.
-Eyvah. Ayvayı yedik.Diye mırıldandı.
Nur Hoca gülleri alarak dikenlerini Ege'nin eline batırdı. Ardından sopasıyla Elif'in gözü önünde Ege'yi dövmeye başladı.
-İdareye gidiyorsun! Bu yaşta ne yapıyorsun sen ?
Ege'nin kulağından tutup müdürün odasına yürüdü .Elif'e de sınıfına gitmesini söyledi. Ege şimdi bir hocayla bir sınıfta baş başa kalmıştı. Ne yapacağını bilmiyordu. Beyni durmuştu.