Bir elinde torunu bir elinde çiçek vardı. Yolun çamurlarına basmamak için zıplıyorlardı.
-Babaanne biz nereye gidiyoruz ?
Ender torununa sevgiyle baktı. İkiside öksüz kalmıştı.
-Babanın yanına gidiyoruz kızım.
-E benim babam yok ki.
İşte Ender bu cümleyi duyunca iki göz yaşı döktü. Oğlunun sadece küçüklüğünü biliyordu. Adam olmuş halini hiç görmemişti. Torunu de babasının intihar ettiğine tanık olmuştu. Ama biricik bebekti, ne yapsın ?
Ender bir mezarlık kapısını açmaya koyuldu. Açarken eli kolu titriyordu. Elif'e şefkatle bakıp elini tuttu.
-Geldik kızım. Babanın yanına geldik.
Elif hala şaşkındı.
-Babaanne babam bu toprağın altında mı?
-Evet kızım. Bak burada yatıyor.
-Peki onu göremeyecekmiyim ?
Ender'in boğazı düğümlenmişti. Sadece kafasını evet anlamında salladı. Bunu demesiyle Elif'de ağlamaya başladı.
-Ama ben onu hiç göremedim ki.
-Bende kızım. Ben de.
*********************
Elif hem şaşırmış hem şok olmuş bir yüz ile babasının mezarına bakıyordu. Bir kez olsun görememişti babasını. Annesini de tanımıyordu. Sonra gelip annesinin mezarına uzun uzun baktı.
-Benim annem ve babam yok değil mi babaanne?
-E....E..vet kkk..ızım.
-Peki babaanne kim yaptı bunu?
-Alçak deden.
-Dedem kim babaanne?
-Deden o bir hain. O bir alçak. O bir şerefsiz.
Kısa süre sonra oradan başka bi yere uğradılar. Egemen'e. Egemen ağabeyinin ölümünden sonra hayata küsmüş dış dünya ile iletişimi kesmişti.Hiç konuşmuyordu. Onu sadece bir şey mutlu edebiliyordu. Yiğenini görmek. Onu görünce mutluluğu azda olsa artıyordu. Onu öpüyor kokluyor sonra yine kendi aleminde kayboluyordu. Ender oğlunun bu haline çok üzülüyordu.
Elif uzun bir sessizliği bozarak amcasına seslendi.
-Amcacım.
-Efendim.
-Benim dedem nasıl bi insandı.
Egemen uzun uzun düşündükten sonra cevap verdi.
-Deden. O bir hain.
Elif aynı cevapları duymaktan sıkılmıştı. Oturma odasına gitti ve çenesini yastığa dayadı. Yanaklarını göz yaşları ıslatıyordu...
-
-