02 | help

628 56 6
                                    

FLASHBACK

"ESTELLE! Beni dinle! Beni dinlemek zorundasın."

"Hayır değilim! Ben hiçbir şey yapmak zorunda değilim."

"Ben senin babanım! Bir aile olmamız için çabalıyorum."

"Benim ailem annemdi. Annem ve ben birlikte çok mutlu bir aileydik. Annem öldü. Duyuyor musun beni?! ANNEM ÖLDÜ! Benim artık bir ailem yok. Sen benim hiçbir şeyim değilsin."

"Estelle! Yeter artık! Ben senin babanım benimle böyle konuşamazsın."

"Sen neyden bahsediyorsun ya? Neyden bahsediyorsun? Birden ortaya çıkıp ben senin babanım diyemezsin bana. Yıllardır neredeydin? Ben söyleyeyim nerde olduğunu... Annemi aldattığın o kadınla birlikteydin. Şimdi gelip bana ben senin babanım deme. Çünkü değilsin. Biyolojik olarak evet, ama diğer hiçbir türlü benim babam değilsin. Şimdi beni rahat bırak."

●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●

Estelle nefes nefese uyandı. Yine aynı kabusu görmüştü. Annesinin ölümü... Estelle'nin annesi bir seherbazdı ve ölüm yiyenler onu kızının önünde öldürmüştü. Gözünü bile kırpmadan almışlardı kadının canını. Karanlığın yükselişe geçtiği dönemlerdi. Ertesi gün tüm gazetelerde kadının nasıl öldüğü ve bunun 15 yaşındaki kızının önünde yapıldığı yazıyordu.

Estelle komodinin üzerinde duran saatine baktı. Saat henüz sabahın 5'iydi. Bir daha uyuyamayacağını adı gibi biliyordu. Yavaş adımlarla banyoya ilerledi ve uzun süreli bir duş aldı. Bu, kadını rahatlatmıştı. Bebek mavisi elbisesini giydi. Üzerine ise yine mavi tonlarında bir pelerin aldı. Saçları zaten dalgalıydı bu yüzden şekil vermeye uğraşmadı. Saçlarını aralarında küçük, zarif örgülerin de bulunduğu alttan bir topuz yaptı. Parmağına annesinden ona kalan tek şeyi, aile yadigarı yüzüğü geçirdi. Yüzüne pek bir makyaj yapmadı. Rimel ve parlatıcı sürdükten sonra tamamen hazırdı.

Estelle'nin odası astronomi kulesi gibi oldukça yüksekteydi. Zaten kız bunu Dumbledore'dan özellikle rica etmişti. Ayrıca yaptığı bir büyü sayesinde uyurkende yıldızları izleyebiliyordu. Odasının tavanı tıpkı gökyüzü gibiydi. Yüksekte olmak Estelle'ye uçuyormuş hissi verirdi. Ve Estelle'nin yıldızlardan sonra en sevdiği şey uçmaktı. Kız için uçmak özgürlük demekti.

Estelle odasından çıktı ve Hogwarts koridorlarında dolanmaya başladı. Şatoyu gerçekten çok özlemişti. En azından öğrenciler uyanana kadar biraz sessiz koridorların tadını çıkarabilir, özlem giderebilirdi.

Cadı koridorda dalgın dalgın ilerliyordu. Geçtiği çoğu yerde anıları vardı. Yaşadığı ve yaşayamadığı anıları Estelle'nin canını acıtıyordu.

"Hey, Bayan Carmen." Estelle yerinden sıçradı.

"Oh, sizi korkuttuysam özür dilerim." Mahcup bir sekikde konuştu Regulus.

"Hey, Bay Black. Sadece dalmışım."

"Ee özlemiş misiniz Hogwarts'ı?" Diyerek konu açmaya çalıştı Regulus. Normalde pek konuşkan birisi değildi ancak bu cadı onun ilgisini çekiyordu. Hakkında her hangi bir şey öğrenebilmek için can atıyordu adeta.

"Tabii. Kim özlemez ki? 9 yıldır gelmemiştim."

"Siz Hogwarts mezunu değil misiniz?" Merak içinde sordu Regulus. Tamam kızı daha önce gördüğünden pek emin değildi ancak Estelle sessiz ve sakin bir insandı. Estelle dikkat çekmeyi sevmediği için okuduğu dönemde kız onun ilgisini çekmemiştir düşünmüştü.

"Aslında hayır. 4. Sınıfa kadar burada okudum. 4. Sınıf henüz bitmeden Amerika'ya taşınmak zorunda kaldım." diyerek yüzünü buruşturdu cadı. Duygularını saklamakta pek iyi değildi, zaten buna gerek de duymadı. Kim Hogwarts varken başka yerde okumak isterdi ki?

"Özel bir nedeni yoksa neden taşındınız? Yanlış anlamayın lütfen cevaplamak zorunda değilsiniz. Sadece merak..." Regulus soruyu sormuştu ancak bir yandan da cadının bunu yanlış anlamasından korkuyordu. Her şeye burnunu sokan birisi gibi gözükmek istememişti.

"Hayır, sorun yok. Annem vefat etti. Bende o zamanlar hayatta kalan tek yakınımın yanına taşınmak zorunda kaldım." Estelle o adama baba demek istememişti. O adam hiçbir zaman babası olmamıştı çünkü. Estelle ilk adımını atarken yanına değildi, ilk kelimesini söylerken yoktu, Hogwarts'a başlarken, ilk qudditch maçında... O adam hiçbir zaman ne Estelle'nin ne de annesinin yanında yanında olmuştu. Onun yerine başka bir kadının yanında gönül eğlendirmekle meşguldü.

"Üzgünüm." Regulus kızın annesinden bahsederken ki gözünden geçen o hüznü fark etmişti. Annesini çok seviyor olmalıydı. Her anne Walburga Black gibi kendi oğluna affedilemez lanet uygulamıyor ya da onlara kan haini demiyordu sonuçta. Sevmesi çok normaldi.

"Ah, söylemeyi unuttum. Sizden bir şey rica edebilir miyim?" Estelle büyük bir çekingenlik ile sordu.

Regulus kafasını sallayarak onayladı. "Dumbledore'dan birkaç ricada bulundum. Biliyorsunuz bugün gece yarısı ilk dersim var. Ben bu dersi bahçede yapmak istiyorum. Tesadüf ki bu gece yıldız yağmuru olacak. Bunu en güzel görebileceğimiz yer de Hogwarts'ın bahçesi. Dumbledore'dan bu konuda izni aldım ancak o kadar öğrenciyi tek başıma idare etmek birazcık zor olacak... Sizden ricam siz de benimle birlikte derse katılır mısınız?"

"Ne kadar güzel düşünmüşsünüz. Tabii ki de katılırım. Nereden aklınıza geldi bu fikir?" Regulus kızın ondan ricasıyla gülümsedi. Oğlan yıldızlara bayılırdı. Zaten bir Black geleneği olarak hepsinin adı bir yıldız adıydı. Oğlanın ailesi ile ilgili sevdiği tek şey olabilirdi bu gelenek.

"Mutlaka hatırlıyorsunuzdur bizim zamanımızda astronomi dersleri cehennem gibi geçerdi. Ben bunu değiştirmek istiyorum. Annem bana astronomiyi sevdirmek için onlarca şey yapmıştı. Bende bunları öğrencilerle birlikte yapmak istiyorum. Onlara bu dersi sevdirmek istiyorum." Büyük bir heyecanla konuştu cadı.

Regulus olduğu yerde durdu ve birkaç saniye bekledi. Estelle'de onunla birlikte durmuştu. "Bende sizden bir şey rica edebilir miyim?"

"Tabii."

"Şu siz kelimesini kaldırsak olur mu? Yani en azından yalnızken? Başkalarının yanında söylersek Mcgonagall ikimizi de haşlar sanırım ama kendimi gerçekten yaşlı hissediyorum."

Estelle kıkırdadı. "Tamam olur. Bende bir an ciddilikten öleceğimi düşünmüştüm. Gerçekten hiç alışık değilim."

Regulus kocaman gülümsedi ve Estelle oğlanın gülüşünde takılı kaldı. "Merlin! Biraz daha konuşursak kahvaltı bitecek. Devam etmeyi çok isterdim ama kahvaltıdan sonra maalesef dersim var."

"Sorun değil. Hızlı olalım da geç kalma."

Ve hızlı adımlarla büyük salona doğru ilerlediler. Büyük salona girdikler, hızlı bir şekilde kahvaltılarını yaptılar.

"Akşam görüşürüz Estelle."

"Görüşürüz Regulus. Akşam yemeğinden sonra astronomi kulesine gelirsen sevinirim. Öğrencilere dersin bahçede olacağını söyledim ancak birkaç ufak hazırlık için yardıma ihtiyacım var."

"Tamamdır. Orada olacağım."

Estelle, o gün akşama kadar hayatı boyunca yaşadıklarını düşündü. Tam 9 yıl boyunca arkadaşlarından uzakta kalmıştı. Hiçbir zaman bir babaya sahip olamamıştı. Annesi ise onun gözleri önünde acı dolu çığlıklar eşliğinde can vermişti. Estelle sahip olduğu her şeyi kaybetmişti. Şimdi Dumbledore sayesinde ona yeniden başlama fırsatı verilmişti. Evine dönmüştü. Belki annesi yoktu ama öğrencileri vardı. Arkadaşları vardı. Ve her ne kadar Estelle o an farkında olmasa da Regulus Black vardı. Arkadaşı değildi. Regulus Estelle'nin yıldızıydı. Ancak ikisi de bunun farkında değildi.












Selam! Yeni hikayenin ikinci bölümü ile yine karşınızdayım. Bir sonra ki bölüm oldukça uzun olacak. Ayrıca hem Regulus'un hem de Estelle'nin isimlerinin anlamını da öğreneceksiniz. Umarım bölümü beğenmişsinizdir.

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın. Sizi seviyorum xx

star | regulus blackHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin