Günaydınnn😎
Ne yani her şey benim suçum muydu? Zaten ağlamaktan kıpkırmızı olmuş ve yanan gözlerime aldırmadan göz yaşlarımı saldım. Kapının kulpu hareket etmeye başladı.
Felix: Anne!
Göz yaşlarımı silip derin bir nefes aldım ve yüzüme gülümseme yerleştirdim. Ardından kalkıp kapıyı açtım. Felix elinde peluş oyuncağıyla bekliyordu.
- Bir şey mi oldu canım?
Felix: Acıktım.
- Babaya neden söylemedin?
Felix: O da acıkmış.
- Pekala hadi inelim.
Aşağıya indiğimde Tom telefonla konuşuyordu ama beni görünce kapattı.
- Ne yemek istersiniz?
Tom: Onu düşünmene gerek yok ben yemek söyledim. Sen iyi misin gözlerin yine kıpkırmızı.
- Sana söylemem gereken bir şey var.
Tom: Felix git bak bakiyim ben yukarda mıyım ama bulana kadar gelme!
Felix daha anlayamıyordu böyle şeyleri ve Tom hep kandırıyordu. Felix koşarak yukarı çıktı. Bizde bahçeye çıktık.
Tom: Anlat.
Ona videodaki her şeyi en ince ayrıntısına kadar anlattım. Çok şaşırmıştı ve sinirlenmişti.
Tom: Bu saçmalık! Bunu o yapmak istedi! Ayrıca ben ilk başlarda ona yakın davranmadım o öyle davrandı!
- Daha önemli bir sorunumuz var!
Tom "ne var" gibisinden bakınca devam ettim.
- Felix'e nasıl söyleyeceğiz?
Tom: Söylemeyeceğiz daha çok küçük ya travma kalırsa?
- Ama söylemezsek hep onu soracak.
Tom: Pekala birazdan bir şeyler anlatmaya çalışırız.
Felix nefes nefese yanımıza geldi.
Felix: Baba orda yoktun ama kapıda yemek geldi seni soruyor abi!
Tom gülüp yemekleri almaya gitti.
Felix: Anne babamı her yerde aradım nereye saklanmışsa bulamadım.
Bu söylediğiyle kahkaha attım. Çok komik çocuktu çok temiz kalpliydi.
- Felix ölüm ne demek?
Felix: Cennet demek. Ama bir de kötüler var onlar başka.
- İnsanlar ölünce geri gelirler mi?
Felix: Hayır ama biz istediğimiz zaman oraya gidebiliriz!
- Evet ama sadece ziyarete değil mi? Oraya gitmek için daha çok erken!
Felix: Evet anne.
Tom elinde yemek paketleriyle yanımıza geldi ve masaya koydu. Hepimiz oturup yemeye başladık.
Tom: Felix James varya-
Felix: Babam olan mı?
- E-evet.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
637| Tom Felton|
FanfictionBeni kendine iyice yaklaştırıp ağzımı açtı ve kendi ağzındaki şampanyayı benim ağzıma aktardı. Şampanyayı yuttuğumda dudağımda hissettiğim baskıyla önce şaşırdım sonra karşılık verdim.