Beş, mutluluğuna koş

465 57 32
                                    

Mutluluğuna koş,

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Mutluluğuna koş,

______

Gecenin geri kalanında, içip havadan sudan söz etmiştik. Saat 00:00'a yaklaştığında, ayağa kalktım.

"Han Jisung, şimdiye kadar bana verdiğin sevgi için teşekkür ederim. En güzel günlerim seninle geçti. Bana, o güzel günleri yaşattığın için de teşekkür ederim."

Jisung, sadece bana odaklanmış, beni dinliyordu. Göz ucuyla kolumdaki saate baktım. Tam zamanıydı. "Doğum günün kutlu olsun, seni çok sevdiğimi unutma." dedim, ve eğilerek yanağından öptüm.

Tebessüm etti. "Ben de, bana verdiğin sevgi için, bu gece için, her şey için çok teşekkür ederim Jisu." Ben de, gülümseyerek tekrar yanına oturdum.

.

.

Biraz daha oturduktan sonra, etrafı toplamış ve oradan ayrılmıştık. Şuan da, sakince yürüyorduk. Birazdan yol ayrımında ayrılacaktık. Bu yüzden gitmeden önce, bir şeyler söylemek istiyordum.

Boğazımı temizledim. "Jisung." bana döndü. Çantamdan hediye paketini çıkardım, ve ona uzattım. "Aslında yarın vermeyi düşünüyordum ama, yarın gelmeyeceğim. O yüzden, hediyeni şimdi veriyorum."

Elimdeki paketi aldı, ve kaşlarını çatarak bana baktı. "Gelmeyecek misin?" kafamı salladım. Gözlerimle paketi işaret ettim. "Açsana."

Paketi açtı, ve içindeki müzik kutusunu çıkardı. Müzik kutusunun kapağını kaldırdı, ve müziğin çalmasını sağladı. Müzikle beraber yavaşça gülümsedi.

"Bana, her zaman çocukluk anılarını anlatırdın. Çocukluğunu çok özlediğini söylerdin. Ben de, sana çocukluğunu getirmek istedim. Ne zaman bu müzik kutusunu açarsan, beni ve çocukluğunu hatırla istiyorum."

Gözlerim dolduğunda, kendimi sıkmadan sadece akmalarına izin verdim. Jisung'un da, gözleri hafif dolmuştu ve müzik eşliğinde beni dinliyordu.

Burnumu çektim. "Ayrılalım. Eğer gerçekten mutlu olacaksan ayrılalım, Han Jisung." durmadan akan gözyaşlarımı sildim. "Şimdi, sevdiğine git Jisung. Geç olmadan mutluluğuna koş."

Onunda gözünden bir yaş aktığında, bana sarıldı. Ben de ona sarıldım son kez. Ayrıldığımızda samimi bir gülümseme ile, "Hoşçakal, Jisung." dedim.

O da burnunu çekti ve, "Hoşçakal, Jisu. Her şey için teşekkürler." Dedi. el sallayarak geri geri yürümeye başladım. O da, aynısı yaptı.

Sonunda önüne dönerek koşmaya başladı. Gülümsedim. "Çok mutlu ol." duymayacağını bilsem de konuştum.

Evet, Lee Jisu ve Han Jisung'un hikayesi, burada bitmişti...

🌚

Canlarım nasılsınız?

Sevdiğiniz bir bölüm olduğunu umuyorum :(
Fikirlerinizi bekliyorum.

Bir sonraki bölüm, final olacak :(

Sizi seviyorum! ❤️

If time goes backHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin