(Kafkasya cephesi 1914 yılında başlamıştır fakat bu kitapta ki zaman biraz karışık; bu nedenden dolayı olaylar 1915 senesinde geçecektir.)
"Başka insan mı yoktu?!"
"Var olsada oraya gitmek zorundasın." "İyide neden? Zaten senin başlattığın bir cephe savaşı! Ne diye Rusya'ya kafa tuttun ki?"
"Benimde nedenlerim vardı elbet."
"Ne mesela?"
"Kars - Ardahan - Batum'u geri almak, Kafkaslardaki Türk bağımsızlık mücadelesini desteklemek gibi mesela." "Yani kardeşlerimi 'kurtarmak' mı?"
"Aynen öyle. Peki şimdi gidecek misin?"Ne demeliydim? Kardeşlerimi Rusya'nın elinden almak istiyordum ama yâ başarılı olamazsak? O zaman ne olucaktı.
"Pekala...gidiyorum."
"Buna sevindim. Güven bana başaracağız." "Evet, umarım." dedim ve arkasından ikimizde gülümsedik.[Kafkasya cephesinde]
"Herkes dediğimi duydu değil mi?"
"Evet komunatım!"
"Güzel; O zaman herkes kendi işine koyulsun, derhal."Vehip Paşa'nın emirlerini dinliyorduk. Sonra bir anda bir bomba sesi geldi. Yanıma baktığımda bir bomba gördüm.
"Olamaz..Yere yatın!"
Askerler bana şaşkınca bakıyorlardı.
"Yere yatın hemen!" ve dememe kalmadan bomba patladı. Her yer duman olduğu için kimseyi göremiyordum. Ayağa kalktım ve askerleri aramaya başladım. Baktığımda sadece iki üç tanesi yaşıyordu. Onlara seslendim.
"Hey! İyi misiniz?"
"Evet sanırım...Sadece kolum acıyor."Koluna bakınca kanadığını gördüm.
"Tamam uzat kolunu, saracağım." sargı bezi ile kolunun kanayan kısmını sarmaya başladım. Sonra diğerlerine de aynı soruyu sorup yapmam gerekenleri elimden geldiğince yapmaya çalıştım.
Sonra tekrar bir çatışma, silah ve bomba sesi. Sanırım diğer Türk orduları Rus ordusu ile savaşıyorlardı. Yaralı askerleri yerden kaldırıp güvenli yerlere götürdüm. Hemşireler onlara bakarken bir anda yakından tekrar bir ses geldi. Arkamı döndüğünde yine cesetler görmüştüm ve bu durum oldukça psikolojimi etkilemişti.
Silahımı alıp dışarıya yöneldim ve hemşirelere seslendim "Güvende olun." Hemşireler başlarını salladılar. Cephede ise nerde bir düşman görsem hepsine sıkıyordum. O "adamlardan" acayip nefret ediyordum. Kardeşlerimi aldıkları için bedelini ödemelilerdi. Karşıma bir anda üç asker daha çıktı silahla vurmaya çalışırken bu fikirden vazgeçip kafasına silah ile diğerine de bacağım ile kafasını hedef alıcak şekilde tekme attım.
Dakika başı karşıma düşman askerler çıkıyordu. Savaştan ne bekliyordum ki? İnsanlar sırf hırsları yüzünden birbirlerini yiyorlardı maalesef ama bu sefer farklıydı diğerlerinden, bu çok daha büyüktü. Belkide "global" bir savaştı. Çünkü benim yaşadığımı Almanya gibi devletler de yaşıyorlardı. Duyduğuma en kanlı savaşlar orada oluyormuş. Sanırım Alman olmadığım için şanslıyım...
Hayır değilim aslında. Türklerin de sorunu farklı değildi. Sonra savaş cephesinde olduğum aklıma geldi ve arkamdaki askerin karnına tekme attım. O ise koluma silahını batırmıştı.
Canım acıyordu ama dayanmak zorundaydım. O askeri öldürdüğümde rahatlamıştım. Sonra diğer asker arkadaşlarıma baktım. Bir çoğu cansızdı. Yutkundum. Belkide buraya gelmek pek de iyi bir fikir değildi ama kardeşlerim...Ben onlar için gelmiştim, kazanmak için değil. Onları geri yanıma almak için.
Sonra buradaki zirve tarzı yere düşman zafer bayrağı takmaya çalışan birini gördüm. Buralar neredeyse bin yıldan fazla olaraktan bizim topraklarımızdı; ne cüretti bu da böyle?!
Kafasına yerden aldığım silahlar ile geçirdim. Onuda etkisiz hale getirdikten sonra arkamı döndüğümde...Olamaz. Bu gerçek olamazdı.
"Arden sen ne yapıyorsun burada?"
'Arden' neden Türk bayrağını yırtmıştı? Ben onun bana güzel bir gülümseme ile geleceğini düşünürken o da..o da beyni yıkanmış bir Türk düşmanına dönüşmüştü. Hayır böyle olmaması gerekiyordu!Onu koruyamadığım için oldu bunlar. Rus Çarlığı denilen pislik yüzünden hepsi, HEPSİ ONUN SUÇU! LANET HERİF, NEDEN HERŞEYDEN SİZ ÇIKIYORSUNUZ Kİ!?
Birbirimize baktık:
"Nergis?"
"Arden?"Onun bana Nergis demesine katlanamıyordum. Neden bilmiyorum ismimi seviyordum ama şuan tuhaf hissediyordum ve ben dayanamıyordum artık. Her şey üst üste oldu ve ben gerçekten bu stresi nasıl atlatacaktım?
O an o sinir ve stres ile çok büyük bir çığlık attım. Biraz olsun üstümdeki yük kalksın istemiştim ama işe yaramadı. En yakın arkadaşım Arden hâlen ordaydı ve bana tuhaf şekilde bakıyordu. Sanki yabancı biriymişim gibi. İyi ama neden? Ben ona ne yaptım da o böyle oldu. Bizler Ermenilere ne yapmış olabiliriz ki. Tek taraflı bakmak çok zor çünkü kafam almıyor. Neden Ermeniler Slavları "sevmeye" ve desteklemeye başladı, neden insanlar bizlerden nefret ediyor? Hayır Van, tek kötü durumda olan sen değilsin ama ben şuan hiç iyi hissetmiyordum. Şuan sanki en acı çeken ve yıpranmış kişi gibi hissediyordum. Daha 1 yıl önce başlayan bu savaş beni neden bu kadar etkilemiş olsundu ki.
Sorunum neydi benim?
"Sorunum ne..?"
"Ne?"
"Benim...BENİM SORUNUM NE!?"Arkamdaki kişiyi kim olduğunu takmadan öldürmüştüm. O anki sinirimi anlatamam çünkü o duyguyu kelimelere dökemiyordum. İhanet gerçekten en kötü şeydi belkide. İnsanlar çok bencillerdi. Bu herkes için geçerliydi. Bu dünyada aslında herkes birer vahşi hayvan gibiydi. Zülüme susan, zülüm çektiren kadar vahşidir derler. İşte bende işte o zaman anlamıştım. Bu dünyada ölüm harici her şey yalan.
DEVAMI DİĞERİ BÖLÜMDE...
──╼━━━━━━━━┅┅┅━━━━━━━━╾──
Hikayemi okuduğunuz için teşekkür ederim.Uzun bir süredir devam ettirmemiştim.Şimdi gecenin beşinde ilham geldi,değişik...
Eğer beğendiyseniz oylamayı unutmayın.Sağlıcakla kalın ♡
──╼━━━━━━━━┅┅┅━━━━━━━━╾──
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen Benim Oyuncak Ayımsın ‖ APH
Narrativa Storica• Sen tozlu bir kitabın herhangi bir sayfasında kimsenin farketmediği ama benim altını kara bir kalem ile çizdiğim bir cümlesin • ... ⌥Axis Powers:Hetalia Fanfic༄