Planlar falan filan vesaire

297 19 323
                                    

Medya: Elimdeki silahın gerçeğini kafana dayadığımda yanında umarım seni beni aldattığın kadıncıklardan birinin yatağında yakalamış olurum. Çünkü o zaman en azından dünyadan bir değil iki döl israfını silmiş olurum. - Kim Bora

ÖNEMLİ YAZAR NOTU: Öncelikle dur ey okuyucu! 🤚 Bu fici okumadan önce okuman gereken başka bir fic var. Yine benim yazdığım 'Making Bad Decisions' adındaki fici okumadan bu fici okursan bazı şeyleri tam olarak kavrayamayabilirsin. Bu yüzden ne yapıyoruz? Gidip ilk önce onu okuyoruz. Sonra buraya dönüp okumaya devam ediyoruz. Merak etmeyin bu ficle olan ayrılığınız uzun sürmeyecek çünkü MBD bir oneshot. 

Ama bilirsiniz one shot one kill.

anlayan anladı ;)

Daha az önemli yazar notu: Bu fici DC'nin cb ayına girmemiz şerefine yayınlıyorum. STREAM BEcause!

🛐

Bora, ağrıyan başını ovuşturarak uyandı. Gözlerinin etrafında göz yaşlarının izleri duruyordu. Makyajı akmıştı, saçı başı birbirine girmişti, üzerindeki kıyafetlerin bir kısmı gece sarhoşken elini kolunu kontrol edemediği için üzerine döktüğü içki yüzünden ıslaktı.

Kısacası bok gibi bir haldeydi.

Fakat tek bok gibi halde olan kendisi de değildi. Evini şu an ciddi anlamda bok götürüyordu. Adını ağzıma almak istemediği şahısın acısını çıkarmak için biraz dağıtmak için evimde parti vermemeliydim diye düşünüyordu şu an fakat iş işten geçmişti. 

Her yerde yere dökülmüş içkiler, dağılmış yemek kutuları duruyordu. Tüm ev gerçekten birbirine girmişti. Evin tuvaletlerinden birinin bile dün gece lambası kırılmıştı. Bu da Yoohyeonlar partiden ayrıldıktan sonra olmuştu ve o andan sonra Bora'nın kayışları kopmuş, evdeki herkesi kovmuştu. 

Daha sonra olduğu gibi kendisini yatağa atmış ve üzerindekileri değiştirmeden uykuya dalmıştı. Daha fazla düşünmek, kendi canını yakmak, ağlamak istemişti. 

Ama şimdi uyanmıştı. Yine düşünüyordu, yine canı yanıyordu. Ağlamak istiyordu ama artık gözleri çok acıyordu hem göz pınarlarında da gözyaşı kaldığından emin değildi. Sanırım hepsini tüketmişti.

Yattığı yerden kalkıp biraz güneş alıp -belki güneş enerjisi kendisini iyi hissettirirdi.- kendine gelmek için odasının cam duvarına gittiğinde gözü koca bir dubleks olan müstakil evinin ikinci katındaki odasından bahçedeki büyük havuza takılınca aklına gelen anılarla etrafa bile rahat bakamayacağını anlayıp yüzünü ellerinin arasına alarak yatağının kenarına oturdu.

Her yerde onunla ilgili anıları vardı. Bu evin her köşesinde... 

Aklına dün gece partiden ayrılmadan önce Yoohyeon'un söyledikleri gelince bedenini geriye bırakıp uzandı. Yoohyeon, Siyeon'dan intikam almasını söylemişti ve Bora o an buna alkolün verdiği enerji ile yaptığı kafa yüzünden inanmış, yapabileceğini düşünmüştü. "Yapabilirim." demişti.

Ama Bora şu an kendinde bunu yapacak ne enerjiyi ne de gücü bulabiliyordu.

Sanki Siyeon kendisini terk ederken içindeki tüm duyguları, gücü ve yaşam enerjisini çekip üzerine de eşek sudan gelinceye kadar dövmüş gibi hissediyordu.

Fakat Siyeon ondan ayrılacağı zaman sadece sırıtarak "Uzun zamandır seni aldatıyorum. Son sevgilimi senden daha çok sevdiğime karar verdim. Hadi by by." demişti.

Bora, keşke eşek sudan gelinceye kadar dövseydi diye düşündü.

Hem ne yapacaktı ki? Yapabileceği hiçbir şey yoktu. Siyeon geri dönse Bora ona eskisi gibi kucak açacak mıydı? Hayır. Güvenecek miydi? Hayır. İlişkileri eskisi gibi olacak mıydı? İhtimali dahi yoktu. Hem Bora, onu eskisi gibi sevdiğini hissetmiyordu. İçinde artık ona karşı hiçbir duygu barındırdığını düşünmüyordu ama artık bundan bile emin değildi. 

Ben Şarkımı Söylerken | The HillsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin