Oikawa gözlerini hastane odasında aralarken başında yoğun bir ağrı vardı. Tavandan gözlerine ilişen ışık bile başındaki ağrıyı arttırıyordu. Ellerini yavaşça yüzüne kapatırken odanın kapısı açıldı ve içeri bir doktor bir de hemşire girdi. Oikawa ellerini yüzünden yavaşça çekerken gözlerini doktora dikti. Neden buradaydı bilmiyordu fakat aklı gördüğü rüyadaydı. Hayatının en gerçekçi ama en garip rüyasını görmüşü.
Doktor onunla tatlı bir şekilde konuşurken ve o da doktora cevap verirken aklı hâla rüyasındaydı. Hatta hastaneden taburcu olurken bile. Hastaneye gelme sebebini bile o kadar umursamamıştı. Bir gün evinde baygınlık geçirmiş ve komşuları ona ulaşamayınca polis çağırmıştılar. Ardından da Oikawa'nın bir haftalık hastane süreci başlamıştı. Bu doktorunun ona anlattığı hikâyeydi. Neden baygın olduğunu sorgulamadı bile Oikawa, zaten doktor da neden bayıldığını anlayamamıştı.
Oikawa'nın içinden bir ses baygın olmasının gördüğü rüya ile bağlantılı olduğunu söylüyordu fakat buna kendisini bile inandıramamıştı. Fakat kendini inandırdığı tek bir şey vardı rüyası ile ilgili. Iwaizumi denen çocuk rüyasında gördüğü biri olsa da, onu çok sevmişti ve hayatının geri kalanını öyle birinin olmayışının yarattığı eksiklikle yaşayacaktı.
Hastaneden çıkıp eve döndüğünde hayatına normal bir şekilde devam etti Oikawa. Yalnız yaşayan biri için epey büyük bir evi vardı, neden böyle büyük bir evi olduğunu da bilmiyordu. Bu eve toplayacak arkadaşları bile yoktu.
Günler, aylar hatta yıllar yavaş yavaş geçti. Oikawa zamanla o rüyaya olan tüm anılarını kaybetmişti. Sadece kalbindeki eksiklik yerini koruyordu. O eksikliği de kendini tamamen işine vererek görmezden geliyordu. Öyle ki babasından ona kalan şirketi mükemmel bir konuma getirmiş, babasının yönetiminde olan zamanlardan bile daha iyi bir hâle gelmişti şirketi.
Bir gün evden işe dönerken arabaya binmek yerine yürümeyi tercih etmişti. Hava hafiften yağmurluydu ve o böyle havalara bayılırdı. Ellerini ceketinin cebine koymuş yanından geçtiği küçük dükkanların camlarından içeri bakarak yoldan yürüyordu. Yağmur hafiften şiddetini arttırırken o da adımlarını biraz daha hızlandırdı. Sonunda böyle olmayacağını anlayıp bir dükkana girip biraz yağmurun dinmesini beklemeye karar vermişti.
Adımlarını bir giyim mağazasına çevirirken onun yanındaki kitapçının vitrininde bir şey çekmişti dikkatini. Kaşlarını çatıp ciddi bir ifadeye bürünürken vitrin camına daha da yaklaştı. Gördüğü şeyle gözleri irileşirken hızla içeri girip raflar arasından o gördüğü kitabı aramaya başladı. Şu an müşterileri ya da çalışanları rahatsız ediyor olmak pek umrunda değildi. Rafların arasında aradığı şeyi bulduğunda masal kitabını eline almıştı. Kapağını gördüğünde elleri titriyordu. Kendisine çok benzeyen bir çizim vardı üzerinde. Yanında da rüyasında gördüğü Iwaizumi'ye benzeyen bir resim. Kitabin sayfalarını açarken elleri şaşkınlıktan bayılacak gibi hissediyordu. Çevirdiği her sayfada unuttuğu rüyasını anımsıyordu. Kendini ağlayacak gibi hissediyordu, hatta bayılacak ve hatta kusacak gibi...
Son sayfayı açtığında gördüğü küçük not ile şaşkınlıkla elini ağzına götürmüştü.
Tadashi Yamaguchi'nin ölmeden önce yazdığı Elmas Prens serisinin ilk kitabıdır. Yamaguchi'ye bu seriyi çocuklar için mi yazdığı sorulduğunda yazar her seferinde reddetmiş ve bunun bir hayat hikayesi olduğunu savunmuştur. Bu yüzden halk arasında yazarın delirdiğine dâir bazı söylemler dolaşmaktadır. Bu söylemler Yamaguchi'nin "Elmas Prens 2 kitabında kendi hayatımı anlatıyorum" demesiyle daha da artmıştır.
Oikawa elindeki kitap düşmesin diye onu sıkıca tutarken dudaklarını birbirine bastırmış ve ağlama isteğine engel olmak için büyük bir mücadele vermeye başlamıştı. Raflar arasından elindeki kitabın ikincisini de alırken ağlamamak için verdiği çaba Iwaizumi'nin de gerçekten var olması fakat kendisinden başka bir zamanda yaşaması ihtimalini düşündüğünde boşa çıkmıştı. Elindeki kitaplara sarılarak rafların arasında, yere otururken sessizce ağlamaya başlamıştı. Başını kendine çektiği dizlerine gömmüştü. Bir süre orada öylece ağlarken duyduğu sesle başını dizlerinden kaldırmak zorunda kalmıştı.
"Beyfendi iyi misiniz?"
Oikawa karşısındaki adamın yüzüne baktığında şaşkınlıktan ikisi de donmuştu. Karşısındaki adam da yere, onun karşısına çökerken Oikawa birden elindeki kitapları bırakıp kollarını onun boynuna doladı. Az önce ya yoksa diye ağladığı adam tam karşısında kollarının arasındaydı. Ve onun da kolları Oikawa'nın beline dolanmıştı. Iwaizumi de yavaşça göz yaşlarını dökerken usulca konuştu.
"Hep seni aradım... Bu kitapları sen bir gün görürsen diye her gün vitrine koydum. Ve..." Boğazındaki düğümden dolayı konuşamayacak duruma gelip sustuğunda Oikawa biraz geri çekilip ellerini onun yanaklarına koydu.
"Ve birbirimizi bulduk."
Birbirlerine buruk bir gülümseme ile bakarlarken Oikawa dudaklarını Iwaizumi'nin dudakları ile birleştirmişti.
________
AAAAAAAAAAAAAA
HOS GELDIN ILK FINALE KADAR YAZABILDIGIM FANFICTION BEBEK
BITTI BAYA INANAMIYORUM ÇOK HEYCANLANMAK
SIZLERI COK BEKLETTIGIMI BILIYORUM AMA BIR ÖZÜR OLARAK 11. VE 12. BOLUMLERI AYNI ANDA YAYIMLADIM UMARIM HOSUNUZA GITMISTIR 🥺
ASLINDA FINAL ÇOK ICIME SINMEDI YANI IWAIZUMI VE OIKAWA KARSILASMASI DAHA FARKLI OLABILIRDI FAKAT BU HIKAYEYI HEP ERTELEDIM VE DAHA FAZLA ERTELEYIP SIZI BEKLETMEMEK ADINA BU ŞEKİLDE BITIRME KARARI ALDIM UMARIM BU NE BÖYLE 🤢 DIYE BANA SOVMEZSINIZ
BURAYA KADAR OKUYAN, BEGENEN, YORUM YAPAN BENI BEKLEYEN HERKESE TEŞEKKÜR EDERIM
VE KÜÇÜK BIR NOT GECEYIM ESKI BOLUMLERDE HAIKYUU ILE ILGILI BAŞKA FICLER DE YAZACAGIMI SOYLEMISTIM FAKAT BUNDAN SONRA HAIKYUU FICI GELECEGINI PEK SANMIYORUM :" ŞU AN BAŞKA FANFICTION PLANLARIM VAR FAKAT STRAY KIDS UZERINE YANI BELKI BIR GÜN BIR STRAY KIDS FICI UZERINDE BULUSABILIRIZ 🥺
SIZI SEVIYORUM IYI KI VARSINIZ KENDINIZE ÇOOOK IYI BAKIN 🥺💖
ŞİMDİ OKUDUĞUN
prince/iwaoi
FanfictionOikawa masal dünyasına gönderilmiş bir prensti. Ve Iwaizumi de ona aşık olan hizmetkârı.