Selaam! Bölüm biraz geç geldi. Kusura bakmayın ama artık geç gelmeler olacak malesef. Malum son sınıfım ve haliyle önümde önemli bir sınavım var. Neyse fazla uzatmıyorum.
İyi okumalar"Yıkıldı yolunu bekleyen şehir
Şimdi gelsende bir, gelmesen de bir"-----------------------
BURÇİN'den..
Bir hata. Tek bir hata. Ve o hata sayesinde kaybettiğin yıllar. Kaybettiğin dostluk. Ben sırf bir, karakter yoksunu yüzünden arkadaşımı kaybetmiştim.
Yapmamam gereken bir davranışı yapmıştım. Ve hiç söylememem gereken bir sözü söylemiştim. Kaşar.
Aslında kaşar olan o değildi. Onun bir suçu yoktu. Ben söylememiştim. Ama suç bende de değildi.
Tüm suç o erkeğim diye ortada gezinen topta idi. Top. Yani Mert.
İsminin özelliğini taşımayan karaktersiz.
Düşündükçe sinirleniyorum.
Oturmuş yatağımda bunları düşünürken kapı tıklanmadan açıldı. Ani bir refleks ile yatakta doğruldum ve kapıya baktım.
Nefret. Sevgi. Üzüntü. Heyecan. Ve daha bir çok duygu karışmıştı birbirine. Tüm bu duyguların beden bulmuş hali şu an karşımda duruyordu. Mert.
"Artık kapı çalmadan mı giriyorsun odama?" dedim dayanamayarak duygularımı belli etmeden.
"Çalmam mı gerekti?"dedi ve kapıyı kapatıp birkaç adım attı ve duvara yaslandı.
"Komiksin. Ne için geldin buraya?"dedim sinirli çıkmasına özen gösterdiğim sesimle.
"Her kız bunu söyler."diyerek göz kırptı.
Amacı beni sinir etmekti. Ve başarıyordu da.
"O zaman burada işin yok."dedim ben de onun gibi göz kırparak.
"Sende onlar gibisin bebeğim."dedi.
Bu acıtmıştı. Kalbimde parçalar birbir kırılmıştı neredeyse. Bir an ses çıkacak diye korktum bile.
"Mert. Defol git."dedim her kelimenin üstüne baskı yaparak.
"Ah, merak etme. Buraya senin o sinirlenince kızaran yüzünü görmeye gelmedim."dedi.
Uyuz.
"Ah, peki. Ne için geldin o zaman?"
"Okyanus."
Yataktan kalktım.
"Ne? Bir şey mi olmuş?"
"Gözlerim yaşardı. Arkadaşına kaşar diyen bir sürtük için fazla ilgili davranıyorsun."dedi.
Bana sürtük mü demişti? Yüzüme sahte bir tebessüm yerleştirip:
"Gözlerim yaşardı. Arkadaşına gerçekleri söylemeyen bir aptal olarak burada..."
Odayı göstererek:
"Benim odamda bana sürtük mü diyorsun? Yapma ama."
Yaslandığı duvardan kendini iterek doğruldu ve tam karşıma geçti.
"Okyanus'a bir şey söyleme."
İçtenlikle bir kahkaha attım.
"Mert. Hâlâ niye saklıyorsun?"
"Senin gibi bir sürtük yüzünden Okyanus ile aramın bozulmasını istemem. Çocukluğumdan bir parça o."dedi.
Ben? Ben de onun çocukluğundan bir parçaydım. Göz pınarlarımı özgür kalmak isteyen gözyaşları sardı.
"Ben de senin çocukluğundan bir parçayım."dedim. Gözlerimden bir yaşın özgürlüğüne kavuşmasını sağlayarak.
"Parçaydın. Bir sene öncesine kadar."dedi ve arkasını dönüp odadan çıktı.
Yalnızdım. Yapayalnızdım.
Tüm sevdiklerim birer birer gitmişti. Sadece dünyada ki beni bırakmayan tek kişiye sığındım. Uykuya.
-----------------------------------
Sabah hiç kalmak istemesemde kalkıp, üzerimi giyindim ve okula gitmek için kendimi dışarıya attım.
Sessizce hem kafa mı dinliyordum, hem de yürüyordum.
En sevdiğim şeydi yürümekti. Düşünürdüm. Hayal kurardım.
Yaklaşık on beş dakika sonra okula gelmiştim. Etrafa göz atmadan direkt olarak sınıfa girip sırama oturdum. Yani Okyanus ile sıramıza.
Bir kaç dakika sonra sınıfa Okyanus geldi ve yüzüme bile bakmadan yanıma oturdu.
Beni dinlemeyecekti biliyorum. En iyisi yazmamdı. Çantamdan bir defter çıkardım ve bir sayfa koparıp önüme koydum. Ardından da kalemliğimden kalem çıkardım ve yazmaya başladım.
'Okyanus, biliyorum hata yaptım. Ama biz her hatamızda birbirimize affetmez miydik? Küçüklüğümüzden itibaren bu böyle değil miydi? Biz, sevgi uğruna birbirimizle tartışıp, sonrada barışmaz mıydık? Lütfen Okyanus. Biz büyüdük mü yoksa? Affetmeyecek miydik artık birbirimizi? Hâlâ o küçük, bebeklerle oynayan küçük kız çocuğu değil miyiz yoksa? Ne yani büyüdük mü şimdi? Yapma Okyanus. Biz büyümeyeceğimize söz verdik.'
Kağıdı katlayıp önüne koydum ve beklemeye başladım. Açtı.
Okudu.
Ve bana dönüp :
"Biz büyüdük Burçin. Sözlerimiz büyüdü. Her şeyimiz büyüdü ama kalbimiz hâlâ küçük. Senin söylediğin söz o küçük kalbimiz için fazla büyük." dedi ve yanımdan kalkıp gitti.
O sinirle ve üzüntüyle ben de sıradan kalktım. Hızlı adımlarla sınıftan çıktım. Mert'i bulacaktım. Ve içimde ki tüm nefreti ona kusacaktım.
Ve yerde ararken gökte buldum olayı gibi karşıma çıktı. Önüne geçtim ve :
"Sen adi bir insansın. Sen insan bile değilsin. Ama ne yazık ki ben seni hâlâ deliler gibi seviyorum. Onca yaptığın itliğe rağmen. Lan sen benim kaç senelik arkadaşımla aramı bozdun. Bitti Mert. O sustuğum zamanlar bitti. Şimdi sana kolay gelsin sevdiğim, kolay gibi gelsin..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK
Teen FictionAşkın yeri, zamanı yoktu. Her an seni çepeçevre sarabilir, aklını başından alabilirdi. "O çölde ki suydu, bense çölde ki Mecnun'dum.'' Tüm Hakları Saklıdır.