Sen benim görmek için, bakmaya gerek bile duymadığım ezberimsin..
İYİ OKUMALAR..---------------------------------------------
RÜZGAR'DAN..
"Okyanus bir dur be güzelim."
"Yok öyle bir dünya Rüzgar Bey."
Yaklaşık dört gündür peşinden koşuyordum. Neymiş ben ona blöf yapmışım. Yani tamam yapmış olabilirim, ama bunu ona söylecek halim yok. Ben ona blöf yaparken peşimden koşturmasının acısını alıyor bir nevi.
Oturduğu kantin masasının yanına gittim.
"Sana çikolata alıyım mi?"
Bir kahkaha patlattı.
"Çocuk mu sandın sen beni?"dedi.
Bu kız bazen gereğinden fazla zeki oluyor.
"Ya öyle mi Rüzgar Bey? Yani ben sadece bazen mi zeki oluyorum?"
Koskaca bir hasiktir.. Ben dışımdan mı düşünmüştüm? Ben? Rüzgar Saygıner? Bu kız beni iyice kendine benzetiyor.
"Ben seni kendime mi benzetiyorum?"dedi.
Yuh artık. Harbi yuh. Ya bu kız benim düşüncelerimi okuyor, ya da ben sesli düşünüyorum.
Bu düşüncemi içimde tutamayıp sordum.
"Okyanus, ben mi sesli düşünüyorum, yoksa sen mi düşünce okuyorsun?"
Koca bir kahkaha patlattı ve ayağa kalktı. Kulağıma 'Gerizekalı' dedi ve uzaklaştı.
Yok yok bu kız harbi değişti.
OKYANUS'TAN...
Rüzgar'ın kulağına ona yakışan kelimeyi söyleyip, oradan uzaklaştım. Bu çocuk harbi gerizekalıydı. Dışından düşündüğünün bile farkında değildi.Koridorda sınıfa gitmek için yürürken peşime Burçin takıldı. Bugün kabul günümdü herhalde.
"Okyanus, beş dakika konuşabilir miyiz. Lütfen!"
Hem konuşup, hem de benimle beraber yürüyordu.
"Okyanus, söz sadece beş dakika."
Yine benimle beraber yürüyordu.
Artık kolumdan tutup beni durdurdu ve kendine çevirdi.
"Bunca yıl hatırına, sadece beş dakika."
Ofladım ve;
"Sadece beş dakika, saçmalamaya devam edersen yarıda bırakırım."
Gözlerini içi parladı, ve ;
"Söz beş dakika." dedi sevinçle.
Bahçeye doğru yürümeye başladım. O da peşimde geldi. Issız bir köşede bankın üzerine çıkıp oturdum. Benim yaptığım gibi yapıp yanıma oturdu.
"Başla."dedim soğukça.
"Bilirsin, seni üzmek istemem."dedi.
"Burçin, gideceğim şimdi." diyip ayaklandım.
Ama bileğimden tutup. "Lütfen, sonuna kadar dinle, lütfen."
Ağlamış gibiydi. Yine ağlayacaktı.
Oflayarak, yine aynı yere oturdum.
"Mert'i sevdiğimi söylemedim. Çünkü söylediğimde kaybederim sandım. Hem seni. Hem onu. Aslında o, benim onu sevdiğimi biliyordu. Aslında biz bir ara onunla çıkmıştık."
Gözlerimi büyüterek ona baktım. Ne demek biz bir ara onunla çıkmıştık?
"Tam sana söyleyeceğimiz gün, onu farklı bir kızla gördüm. Ayrıldık. Ben de ayrıldık söylememe gerek yok diye düşündüm, o da aynı şeyi düşündüğünü söyledi. Bu zamana kadar sana oyun oynadık gibi bir şey oldu. "
"Ne zaman çıktınız?"dedim.
"Yaklaşık bir sene önce. Çok sevdim ben onu Okyanus. Her zerresine kadar sevdim. Onun uğruna her şeyi yapabilirdim. İki gün önce sınıfta sana yazdığım kağıttan sonra tartıştık. Bir daha biz, biz olmayız Okyanus."
Göz yaşlarını sildi.
"Sana söyleyemedim. Yakın arkadaştınız. Söylesem küserdin ona. Ama artık doldum ben Okyanus. Küçük bir kar tanesiyim. Ateşi istiyorum. Ama olmayacak bir şey. Affet beni Okyanus. Beni seninle cezalandırma."
O konuşunca benden bağımsız akan gözyaşımı sildim ve ona döndüm. Onunda gözyaşlarını silip;
"Yanacaksın, yanacaksın ama yine de vazgeçmeyeceksin Burçin. Eriyeceksin ama onun için, sevdiğin için eriyeceksin. Ben seni cezalandırmaya kıyamadım. Sende onu cezalandırma Burçin. " diyerek sarıldım.
Yanacaktım, eriyecektim, ama yine aşkımdan vazgeçmeyecektim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK
Novela JuvenilAşkın yeri, zamanı yoktu. Her an seni çepeçevre sarabilir, aklını başından alabilirdi. "O çölde ki suydu, bense çölde ki Mecnun'dum.'' Tüm Hakları Saklıdır.