Son birkaç gündür win, bright'ın yokluğundan başka bir şey düşünemiyordu. Bedenlerinin, birbirine çarptığı günler ve geceler yok olmuştu sanki. Üstelik bu durumla ilgili bright, açıklama da yapmamıştı. Belki bir yerlerde bu durumu çözmeye yarayan ipuçları olabilirdi ama sıradan bir öpücük bu cevapsız durumu çözebilir miydi? ilk öpenin bright olmasına ve kaçmasına rağmen.
İç çekti.
Bu nadir gerçekleşen bir şeydi. Çünkü, normalde haftanın son günü onun için en değerli zamanlardan biriydi, mutlu olması gerekiyordu. Masasının üzerine yerleştirilmiş dizüstü bilgisayarı, web sitesi, kullandığı hesap... Her şey aynıydı fakat neden bu kadar farklı hissettiriyordu? Ekranının altında görünen saate baktı.
22:01
Canlı yayın başlamış olmalıydı.
"Bu geceki canlı yayına hoş geldiniz. Ben, BJ Sun."
Camboy'un işaret parmağı ile orta parmağı arasında, kamera merceğini buğulandıracak derecede duman çıkaran bir sigara vardı."2.500 izleyiciye ulaştığımızda başlayacağım." bj sun, win'in bir süredir duyamadığı yumuşak ama derin bir ses tonuyla konuştuğunda win, saniyesinde çöküp ağlamak istedi. Onu fazlasıyla özlüyordu ve bunu da inkar etmiyordu.
"Bana aklından geçenleri söyle "
Win'in aklında ne vardı? bj sun böyle bir şey sorarsa, kendini tutabileceğini sanmıyordu. Kafasının içinde dönen çok fazla düşünce vardı ve bu düşüncelerin hepsi brightla ilgiliydi. Ama öyle bir soru vardı ki, düşünmekten günlerdir uyku uyuyamamıştı.
'Neden beni görmezden geliyorsun?'
Neredeyse gönder tuşuna basacaktı. Pişmanlık yaşamamak için yazdıklarını geri silerken eskimeye yüz tutmuş sandalyesinde geriye doğru yaslandı.
Ne yapmalıydı?
Daha fazla kişisel düşünmemek için önceden olduğu gibi mükemmel bir bj sun hayranı gibi davranmaya karar verdi. Bj sun'a sadık olan ve her maaşını bj sun'a banana almak için harcayan bunnysun olarak.
*İkinci kural: Sana borçlu değilim ve sen de bana borçlu değilsin.*
Bright'ın, winle NSA ilişkisi kurarken koyduğu kurallardan biriydi bu. Ve bu kural getirildiğinde win, canlı yayınlarda çok fazla banana gönderme eğilimindeydi. Bir nevi ona olan borcunu böyle ödemeye çalışıyordu.
Tanrım, hayır. Asla bunu yapmak niyetinde değildi.
İmleci, banana gönder butonu üzerine getirerek, vermek istediği nominal değeri yazmaya devam etti.
"120 banana için teşekkür ederim, wanderlustsun."
BUNNYSUN 200 HEDİYE BANA GÖNDERDİ!!
Bildirim sohbet odasında göründüğünde win, bj sun'ın mutsuz suratının daha da düştüğünü gördü. Sanki bildirime yanıt vermek için doğru sözcüklerle doğru cümleyi kuramıyor gibiydi. Nihayetinde, hiçbir şey yapmadı. Küçüğünden gelen bildirimleri sildi ve onun dışındaki diğer yorumları okumaya devam etti. Winse, ekrana inanamayarak baktı. Artık büyük olanın gerçekten ondan kaçtığını biliyordu ama neden? sebebi neydi? sadece bir öpücük yüzünden miydi? Kalbi o kadar ezilmişti ki üzüntüsünün derecesini bütün acılığıyla hissetti.
Elbette bright'ın ona herhangi bir açıklama borçlu olmadığını da biliyordu, ancak onunla düzgün bir iletişim kurabilirdi. İstediği zaman hayatına girip istediği zaman öylece ortadan kaybolamazdı, win hiç yanında olmamış gibi davranamazdı.
İşte o an başka bir şey daha oldu, bright wini yayından atmıştı. Göğsünde güçlü bir ağrı hissetti, win. Göz açıp kapayıncaya kadar üstesinden gelebileceği bir şey- ama hayır bunun üstesinden gelebileceğini düşünmüyordu- olabilirdi. Kapattı bilgisayarını, pencereye doğru ilerledi. Eskiden brightla başka bir parlayan yıldızlar, sönmüştü, parlamıyorlardı eskisi gibi. Geçirdi içinden;
"Sende sevseydin beni, üzülmezdim bu kadar. Yokluğun acıtmazdı canımı."
--orijinali bu kadar dramatik değil az çok bir şeyler katmak istedim. Oy vermeyi unutmayın, iyi okumalar ♡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
[✔] bj sun, brightwin
Fanfiction-bj sun olarak bilinen bright, ülkenin en iyi camboylarından biridir. Bu arada brightla aynı üniversitede olan bakir win, kendini bj sun'ın en sadık izleyicisi olarak görür. Peki bir gün bj sunla maskesiz karşılaşırsa ne olur? (texting-düzyazı) 💌...