WIN VE FEDAİLERİ ADLI SOHBET ODASI
Mix: Win?
Mix: Nereye gittin?Khao: yanımdan öylece kaybolma @win 🤧
Toptap: aslında benim kadar olmasanda oldukça uzunsun
Toptap: ama gittiğini neden göremedim...Win: Üzgünüm çocuklar, erken ayrıldım.
Win: Çok kalabalıktı.Tu: Bunak :((
Tu: Bu arada, bright seni arıyordu. 😫💔Win: Gerçekten mi?
Khao: Evet, kapanıştan sonra kalacağını düşünmüş.
Win: oh haha 😅
Win: Lütfen ona gerçekten keyif aldığımı söyle..Khao: Söylerim.
Win, arkadaşlarına yalan söylemişti. Ne eve gitmiş ne de konser alanını kalabalıktan dolayı terk etmişti. Asıl nedeni, bright'ın şarkısını dinledikten sonra orada kalmaya dayanamamasıydı.
Oradan ayrıldıktan sonra boş kampüs alanlarından birinin merdivenlerine oturdu. Neden orada olduğu hakkında hiçbir fikri yoktu. Twitter'da gezinerek dikkatini dağıtmaya çalıştı ancak follow the white rabbit, 2U ve bright kelimeleri bir türlü yakasını bırakmıyordu. Bright için önemli bir anlamı olup olmadığını bile bilmediği bir şarkı hakkında fazla kafa yorduğu için ezik gibi davrandığını düşündü.
Kim bilir? Belki hiçbir anlamı olmayan bir şarkıdır.
Ama aynı zamanda anlamı olan bir şarkı da olabilirdi ve win, sözlerin başka birine atıfta bulunabilme olasılığından fazlasıyla korkuyordu. O an içinde bir şeylerin koptuğunu hissetti. Bright'ın başkasını istiyor olabileceği düşüncesi bile nefesini kesmeye yetmişti. Kafasını merdivenlere vurmakla, ağlama krizine girme düşüncesi arasında gidip gelirken gözleri bir diğerinin kahverengi küreleriyle buluştu.
Sanki tanrı ondan nefret ediyormuş gibi olmaması gereken bir zamanda bright'ı yollamıştı yanına. Win, onu hem görmek istiyor hem de istemiyordu.
"Hey"
Win, dizini saran kollarını serbest bırakarak, kızaran gözleriyle brighta baktı. Demin birini istediğini haykırırken şehvetle çıkan sesi wine gelince boğuklaşmıştı. Belki yorgundur diye düşündü win.
"Çoktan eve gittiğini sanıyordum."
Win başını salladı.
"Henüz gitmedim." gülümsedi.
Beklediği gibi, bright cebinden bir paket sigara çıkardı. Büyük olanın gösteri bittikten sonra sigara içecek bir yer bulacağını tahmin etmişti win ama onca yer arasından kendisinin olduğu yeri seçeceğini düşünmemişti. Bright, sigarasının arkasından bir çakmak çıkardı. Nikotin çubuğunu tutuştururken, küçük ateş saniyeliğinede olsa güzel yüzünü aydınlatmıştı.
"Gösteriyi nasıl buldun?" konuşurken içine çektiği sigara dumanını win'in ters yönüne doğru üfledi.
"Çok beğendim. Siz çocuklar çok iyisiniz."
Win, fazla samimiyete girmek istemedi. Onun yerinde bir başkası olsaydı, muhtemelen aynı şeyi söylerdi.
"Teşekkürler, Win." o ender gülümsemelerinden birini yaptı bright, winin içinde kıyametlerin koptuğundan habersiz.
"Cidden. Ctrls, duyduğunuz tüm övgüleri hak ediyor. Keşke sonsuza kadar onların gitaristi olabilseydin ama bu sonsuza kadar üniversite öğrencisi olarak kalman gerektiği anlamına geliyor"
Oh hayır, win tekrar gevezelik ediyordu.
"Hangisi...sikeyim.Yine boş boş konuştum.
Bright, win'in tepkilerini komik bulduğu için yumuşak bir şekilde güldü. Ardından boğazından gelen buğulu dumanı dışarı atarken, winin sormaktan çekindiği şeyi sordu.
"Şarkım hakkında ne düşünüyorsun?"
Win, bu soruya karşılık uzun bir paragraf yazabilirdi. Hatta bir deneme bir roman bile yazabilirdi. Öylesine nefret ediyordu, bu şarkıdan.
"Şaşırdım, Bright." diyerek başladı cümlelerine.
"Bu kadar iyi şarkı söyleyebildiğini bilmiyordum. Demek istediğim, bazı canlı yayınların sırasında şarkı söylerdin, ancak sesini canlı bir şekilde duymak, başka bir deneyim."
Win, konuşurken boş zemine doğru bakıyordu. Çünkü bright'ın bakışlarını kaldıramıyordu.
"Off. Bunu kendin yazdın işte, bu sadece...."
"Vay canına, doğru kelimelerle bile ifade edemiyorum. Gitar çalmada ve şarkı söylemede o kadar iyisin. Arka arkaya ondan fazla şarkı çalmak zorunda kaldığında bile hiç zorlanmış gibi görünmüyordun. Ve sen-"
Win bir filmde mi yer alıyordu?
Göğüs kafesinin içinde çiçekler filizleniyor, midesinin tamamında kelebekler uçuşuyor, tütünün acı-tatlı tadı onu daha çok bağlıyordu. Çünkü filmlerde, bir an olurdu. Karakterler bir anda birbirini öperdi.
Ve, işte.
Bright tam olarak bunu yapıyordu. Aniden dudaklarını winin yumuşak dudaklarına bastırmıştı. Belki bright bilmiyordu ama o an winin yaralarını dudaklarıyla sarmıştı. Bunun düşüncesiyle bile winin gözlerinden bir kaç damla yaş düştü. Daha önce sayısız kez öpüşmüşlerdi ama asla hiçbiri böyle değildi, asla birbirleriyle yatmadan öpüşmemişlerdi. O dolgun dudaklar, uzun süre birbirine dokunmamıştı.Kısa süre sonra ne yaptığının farkına varan bright yüzünden öpücük uzun sürmedi.
"Üzgünüm, win. Gitmeliyim."
Bright, küçük olanla göz teması kurmadan koşar adımlarla oradan uzaklaştığında win, göğsünden dışarı fırlayacak kalbini ve nefesini kontrol etmeye çalışıyordu. Az önce olanlar, win için çok fazlaydı. Duyguları, düşünceleri birbirine girmişti. Ve bundan fazlasıyla etkilenmişti ama yine de kendine, bright'a aşık olduğunu itiraf edemiyordu.
---
düşüncelerinizi merak ediyorum 👉👈 konuşalım mı biraz? sizce bundan sonra nasıl ilerler?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
[✔] bj sun, brightwin
ספרות חובבים-bj sun olarak bilinen bright, ülkenin en iyi camboylarından biridir. Bu arada brightla aynı üniversitede olan bakir win, kendini bj sun'ın en sadık izleyicisi olarak görür. Peki bir gün bj sunla maskesiz karşılaşırsa ne olur? (texting-düzyazı) 💌...