Bölüm 35 : Efe'nin Naz'ı

918 79 170
                                    


Tuana'nın Anlatımından..

Aynadaki yansımama bakarken istemeden de olsa yüzümde bir tebessüm oluştuğunu fark etmiştim. Beyaz bedenimi saran bir elbise , Beril'in papatya desenli taktığı zoraki toka ve ince bant beyaz topuklu ayakkabılar..

Fazlasıyla sade , kusurları kapatan bir makyaj , uzun süre sonra göz yaşı dökmeyi bırakmış gözler ..

Aynadaki yansımamda gördüğüm gözlerin içine doğru odaklanmıştım. İçim bana bile kendini kapatmışken uzaktan fazlasıyla gizemli duruyordu bence..

Bugün yanımda Leya'nın olmasını çok isterdim..

Bugün onunla herşeye rağmen gülmeyi , gülerek hazırlanmayı çok isterdim..

Kapı çalmış , kafamı o yöne doğru devirmiştim. Bahçede Beril'in gözetimi altında olan bir hazırlık vardı. Üç kişilik olan düğün törenim Beril'in ellerinde can buluyordu.

Deniz , dün gece nikahı kıyacak olan nikah memurunu aramış saatlerce bahçeye gelip nikahı kıyması için dil dökmüştü en son nikah memurunun altı yaşlarında bir kızı olduğunu duyunca ona bir kutu çikolatalı süt ve bir kutu da çikolata ısmarlayacağını söylemiş , içinde bulunduğumuz durumu anlatmış ve uzun ricalar sonucunda kabul ettirmişti. Bunları yaparken bir kızımız olursa adını " Okyanus " koyacağımız adına bize zorla söz de verdirtmişti.

Beril Deniz'den sonra Sevgi teyzenin çoğunlukla organizasyonlarını yaptırdığı şirket ile görüşmüş oradan bir arkadaşından yine ricalar sonucunda bahçeye fazlasıyla sade bir konsept hazırlatmıştı. Bizim hikayemizde papatyaların yeri fazlasıyla büyüktü. Deniz'in güzel papatyaları da Beril'in hazırlattığı sade konsepte uyum sağlamıştı. Hayal edecek olsam tam da böylesine bir organizasyon hayal ederdim. Ellerindeki imkanlar ile en güzelini yapmışlardı.

Leya uyurken ben evleniyordum..

Bu gerçek fazlasıyla tüylerimi ürpertse dahi Beril içimi rahatlatmaya çalışıyordu. Leya olsa oda böyle olmasını isterdi gibisinden konuşarak kendince rahatlatıyordu.

Hayır rahatlamıyordum. Ben yıllarca bunun için hep üzülecek ve vicdan azabı çekecektim ama elimden gelen hiçbirşey yoktu.

Kapı yeniden çalınca gel demiş Yağız'ın içeriye girişine şahit olmuştum. Bir gömlek bir de pantolon giymişti. Zaten biz evlendikten yirmi dört saat sonra Leya'nın yanına gidecekti. Tam yirmi dört saat sonra Deniz ortalığı cehenneme çevirecekti ve Yağız benim arkamdan iş çevirdiler ayağına yatacaktı. Plan hazırdı , Deniz anlatırken kahkahalara boğulmuştu hatta.

Babam gidiş işini bir kaç gün ertelenmişti. Çağan babamı aramış benimle vedalaşmak istediğini söylemişti . Berat amca da araya girince bir kaç gün ertelenmişti iş. Zannediyorlardı ki ben onlara boyun eğecektim.

Tuana Naz Soner boyun eğebilirdi ama yaklaşık bir saat sonra Tuana Naz Demir buna asla boyun eğmeyecekti.  Yeni bir Tuana kendi hayatında ailesi diye bildiği beş kişi dışında kimseyi dinlemeyecekti ve babam diye bildiğim o adam bu beş kişinin içinde değildi.

Yağız'ın bana yaklaşması ile saatlerdir bu anı bekleyen göz yaşlarım yavaşça dolmuştu. O böylesine acı çekerken ben evleniyordum. Tam bir saçmalıktı.

" Naz'ım , fazlasıyla güzel olmuşsun. "

" Sen böyleyken evlenmek , bilmiyorum Yağız "

Ona sarılmış hıçkırarak ağlamaya başlamıştım. İçimde kendine yer bulamayan duygular , göz yaşlarım ile Yağız'ın gömleğinde ıslaklık bırakıyordu. Canım yanıyordu , Leya orda uyurken benim burda evleniyor oluşum canımı fazlasıyla yakıyordu. Her gülümseme buruktu , her fotoğraf acı , her onsuz edilen sözler vicdan azabı gibiydi. Biz Leya'sız bir hiçtik. Yıllardır Beril yokken bir hiçtik , Yağız yokken bir hiçtik. Şimdi herkes buradayken Leya yoktu..

Mágoa | LY • CT [ Tamamlandı ]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin