Bölüm 20 : Kardeş

1K 86 109
                                    


Ve..
Bölüm 20 : Kardeş

Deniz'in Anlatımından

Leya'nın kolunu omzuna atan ve onu gülerek izleyen Yağız , kolunu omzuma atıp kameraya gülen Leya , kolunu omzuma atıp diğer eliyle Tuana'nın belinden tutan Çağan , bize bakıp gülen Tuana ve tam ortalarında gülen ben..

Yaklaşık iki gün önce bahçede çekildiğimiz fotoğrafı tebessümle duvara asmıştım. Hemen altında olan fotoğrafı incelemeye başlarken aklımdaki tek düşünce ne kadar çabuk büyüdüğümüzdü.

Yeni astığım fotoğrafın üstündeki eski fotoğrafımız daha farklıydı. Leya Yağız'a sarılmış , Tuana ve Çağan ile biz ise yan yana durup onlara gülerken anlık çekilmiş bir fotoğraf karesiydi.

Hepimiz anlık fotoğraf karelerine poz verirken çektiklerimizden daha çok değer verirdik. Asıl anı ölümsüzleştirmek tam olarak anlık fotoğraflar içindi bence.

Leya'nın saçları daha uzundu eski fotoğrafta , Tuana daha mutluydu. Çağan daha komik biriydi o zamanlar ..

Her iki fotoğrafta da bizdik..
Birinde daha hiçbir zorluğu görmemiş hayatındaki tek derdi ders notları olan bizdik. Diğerinde kayıplar vermiş yinede ayakta durmaya çalışan bir biz vardı..

Hepsine rağmen ne olursa olsun bugün yine el eleydik. Tabi az sonra olacaklardan sonra belkide bunlar son anı ölümsüzleştirdiğimiz fotoğraflarımız olabilirdi.

Derin bir nefes alıp yatağımın hemen yanındaki minik komidinimin çekmecesini açmıştım. Beril'in bilekliği elime gelince nazikçe yumuşak yatağımın üzerine bırakmış bana yazdığı mektubu da aynı özenle yanına bırakmıştım. Çekmeceyi biraz karıştırınca Leya'ya ait olan zarfı elime alıp evirip çevirmeye başlamıştım.

Emin miydim bu yapmak istediğim şeyden?

Zarfın hemen yanında minik bir notta

"Çağan ile beraber oku miniğim "

yazıyordu. Beril Leya ondan bir yaş küçük diye ona hep böyle derdi. Gülümsemiştim.
Minicik bir yazı dahi onu yanımda hissettiriyordu..

İki yıldır onun olmayışı , bir aydır da onun öldüğü gerçeğini kabullenmek beni fazlasıyla yormuştu.

Zarfı sıkı sıkı tutmuş odamdan çıkmıştım. Aşağı da Tuana'nın kahkahaları evi inletiyordu. Leya'nın sesi çıkmasa dahi Yağız ve Çağan da gülüyorlardı. Gelen seslerden belliydi.

Yavaşça merdivenden inerken arkadaşlarımı izlemiştim. Yağız tekli koltuğa oturmuş gülüyordu. Çağan Tuana'ya sarılmıştı. Leya da kenarda onları izliyordu. Derin bir nefes alıp karşılarına geçtiğimde konuşmaya başlamıştım. Artık hiçbirşey için geri dönüş yoktu.

Deniz : Leya

Leya bana dönmüş tebessüm etmişti. Şimdi ben bu kızı nasıl ağlatacaktım ?
Yeni toparlanmıştı ama daha fazla da ablasından gelen mektubu saklayamazdım ki..

Deniz : Ben hastaneye gittim ya o gün
Leya : Hangi gün?
Deniz : B-beril'in öldüğünü öğrendiğimiz gün.
Leya : E-evet. Çağan gittiğini söyledi.
Deniz : Bana iki zarf verdiler. Biri senindi biri de benim.
Leya : Ne?
Deniz : Toparlanman gerek diye vermedim ama daha fazla da senden saklayamam. B-beril bunu s-sana yazmış Leya..
Leya : Bana mı?

Leya yavaşça yanıma gelmiş nazikçe elimden zarfı almıştı. Nazikçe zarfa dokunmuş üzerindeki kan lekelerine bakmıştı. Kan lekelerinin olduğu yerlere veya yakınlarına göz yaşı döküyordu. Bu onun için çok zordu..

Mágoa | LY • CT [ Tamamlandı ]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin