@LawbiansBerkay'ın hikayelerine bakarsanız çok mutlu olurum, seveceksiniz, biliyorum.
İyi okumlar.
✖️✖️✖️✖️✖️
Tabuta değen elim titriyor, kafamdaki siyah eşrap gözlerimi perdeliyordu.
Gözümden deli gibi akan yaşlar sadece beni üzgün gösteriyordu, içimde ne bir acı ne de üzgünlüğe dair bir kırıntı vardı.
Yine her şeye ket vurmuştum, gafletin içinden sıyrılamamış ve habis olayları peşime takmıştım.
Yine.
Ölen bu sefer abimdi.
Tabutun üstünde resmi, tabutun karşısında ise Bora. Elinde bir silah ile bana bakıyordu. Ağzı aralandığında göz yaşlarım durdu.
"Umut," dedi Bora sakinden. Ve sonra tetiği çekmeden önceki kelamları döktü ağzından.
"Abini ben öldürdüm!"
* * * * *
Derin bir çığlık atıp yataktan fırladım. Göğüs kafesim deli gibi inip kalkıyor ve kalbim sıkışıyordu. Alnımda biriken terleri silip kendimi tekrar yatağa attım.
Yine bir rüya, ailem ile gördüğüm rüyalar rafına yeni bir tane daha. Fakat bu daha gerçekti. Bilhassa Bora'nın abim ile yaptığı konuşma ardından.
"Abini ben öldürdüm!"
Cümle zihnimi meşgul ederken yatakta uyumaya devam eden Bora'yı süzdüm. Çığlığıma karşı koymamış ve rehavete devam etmişti.
Yataktan kalkıp banyoya gitdim ve kısa bir duşun ardından çıkıp kıyafetlerimi giydim. Sadece Gülşah'ın verdiği elbise ve topuklu ayakkabılar vardı ve beni hem üşütüp hemde yoruyordu.
Aklımdan şu geçiyordu, ne yapacaktık?
Kesin her şeyi gark edip suntur kelamlar sarfedecek ve kaçmaya kalkışacaktım ki kaçıp da gidecek bir yerim vardı sanki.
Hayat bana şu an dibi olmayan bir çukurdu, insanlar toprak atıp beni gömüyor ve çığlıklarımı yutturuyorlardı.
Fakat artık içimdeki çetrefil hükümler kalkmaya adaydı, Bora'dan sonra buna kesinlikle emindim.
"Günaydın!"
Arkamdan gelen sesle irkildim ve Bora'nın uyanmış olduğunu gördüm.
"Günaydın." diyerek karşılık verdim.
"Aç mısın? Ben deli gibi açım ve hemen kahvaltıya inmek istiyorum." Beyni aletinden ve midesinden geçen bir erkek daha, diye düşündüm. Yatarken aletini, uyanır uyanmaz ise midesini düşünüyordu.
"Sen in, bende iştah yok." diye yanıtladım.
"Aa," dedi. "Sana aç mısın diye bir soru sormuşum. Pardon. Acıktım ve ikimizde iniyoruz. Aç olsanda olmasanda!" Bu da sert yönü oluyordu sanırım.
"Pek ala," dedim. Bora yataktan kalktı, boxer ile, gözlerimi üzerinden ayırmaya çalışsamda başaramadım.
"Ne o," dedi. "Benden önce müşteriye çıkmadın mı?" Sözleri ağrıma gidiyordu.
"Bana mesleğimi hatırlatmamam için kesin emirler vermiştiniz efendim." dedim. Yüzü gölgelendi.
"Özür dilerim." Gözlerim iri iri açılıp bu iri yarı adamın benim gibi sıska bir kızdan özür dilemesini izledim.
"Hayır," dedim. "Hayır önemli değil."
"Hayır önemli." dedi ve eğilip yerdeki pantolonunu aldı ve üstüne geçirdi. "Hemde gayet önemli." Kombinini tamamlayana kadar tek bir kelam söylemedi, bende sus pus oturdum. Üstünü tamamlanınca "Hadi gidelim." dedi.
Oda da bulunan eşyalarımı kısacası ayakkabılarımı alıp çıktım. Bora ile kısa bir kahvaltı yapıp anahtarı iade ettik ve arabasına bindik.
"Şimdi nereye?" diye sordum.
"Evime," dedi. İç çekip emniyet kemerimi bağladım ve yolu izlemeye devam ettim. Sessiz yolun ardından otobana vardık, canım sıkılmıştı, hemde fena halde. İzin almadan radyoyu açtım.
"Dar kafes hayat, cancağızım.
Söz, kor ateş yanarsın..."
Şansıma Sıla'dan bir parça vardı ama bir söz beni etkilemişti. "Kor ateş yanarsın." Bora'nın sözleri yankılandı kulağımda.
"Ateş ve Barut bir arada olmaz, yanarsın."
Kendimi şarkıya adamaya çalıştım.
"Zaman merhem ama her cani,
Nafile yok iz yalan dolan ve
Maalesef, gönül talan.
Acıyla hem hal hadi sağ salim."
Otoban yol bitip yerini yanda küçük bir banket olan ağaçlık yola verince müzikten sıyrıldım.
"Uzak mı?" dedim.
"Geldik sayılır," diyerek cevap verdi bana. Fakat sesi kabaydı, sanki suntur yemişim gibi hissettim bir an. Fakat onun gözünde olsam en fazla soğuk nevale olabilirdim.
Bir saniye, bunu neden umursuyordum?
Bu zamana kadar gelen giden hiçbir adam ile duygusal bir bağ yaşamadım. Bu da benim için bağ sayılmazdı ama farklıydı işe, farklı.
"Ne zaferinden bahsediyorsun?
Sen savaşla aşkı karıştırmışsın.
Çık o karanlıktan, siperinden
Sen beni hep düşman varsaymışsın..."
Sıla bitip yerini Hadise'ye verince, özellikle o duygusal şarkı ardından hareketli parça çalınca ikimizde kahkaha attık.
Uzun bir süredir ilk defa biri ile gülüyordum.
Bora ne yaptığını fark edince kendine gelmek adına bir anda ciddileşti ve "Geldik." dedi. Önüme bakınca karşımda dev bir villa gördüm. Bora yavaşlayıp arabayı park edince emniyet kemerimi çözdüm ve aşağı indim. Ve o an aklıma bir şey geldi ve sanırım o şeyi yerinde ve zamanında söylememiştim.
"Abimi kim öldürdü?" Bir anda dondu kaldı ve sinirli gözlerle bana baktı.
"Korumalar demiştim." dedi.
"Emin misin?"
"Sana söyledim!" Bunları bağırarak söyleyip ilerledi. "Çabuk eve gir Umut. Bu eve adım attığın anda benim kurallarım başlayacak. Haberin olsun." Bana küçümseyici bir şekilde bakıp kapıyı açtı.
Ve ben yine zamansız ve yersiz bir anda bir şey yaptım.
Yerde gördüğüm büyük bir taşı alıp Bora'nın kafasına fırlattım. İlk an çığlık atıp yere yığıldı, sonra elini kafasına koyup kanı fark etti.
"Seni küçük..." dedi. "Küçük..."
"Fahişe," dedim ve yere çöktüm. "Aradığın kelime bu mu?" Doğrulmaya çalıştı ama başı izin vermedi. O sırada kulağına elip fısıldadım.
"Eğer barut ateşi tetiklemezse yanmaz Bora bey, buna uyman zor olacak fakat burada benim kurallarım işler."
✖️✖️✖️✖️✖️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Küllerden Doğmak
SonstigesFuhuş çetesine satılan 17 yaşındaki bir kız, Umut Barut... Kendine eğlence arayan ,kızları kullanan 21 yaşındaki adi mafya, Bora Ateş... Ateşle barut yan yana gelmez, ama onlar insanlığı yok edecek bir patlamaya sebep olacak kadar yaklaştılar birbir...