1.BÖLÜM -Başlangıç-

70 6 2
                                    

Karanlık gecenin ortasında birbirine baktı ikili. Kızın koyu kahve gözlerinin etrafı kızarıktı. Soğuğun kestiği yüzünde ise o hafif sızıyı hissediyordu. Karşısındaki zayıf, çirkin ve sarsılmaz adama baktı. Korkunç görüntüsü tartışılmazdı elbet fakat saf güçten oluşmuş gibi yıkılmaz duruyordu. Omuzlarını kendinde güç bulmak adına dikleştirdi. Karşısında çelimsiz durmaya tahammülü yoktu. Bakışları kısıldı. Adam hafif adımlarla ilerlerken gözlerini ayırmadı. Onu umursamamıştı besbelli. Bu kızı daha da hırslandırdı. Kaşları çatıldı. "Bana bak." Adam kızın sert sesine aldırmadı. Umursamazca arkasını dönerken "Ne söylediğine dikkat et." dedi. Soğuk sesi geceden daha korkunçtu. Ona kimse emir veremezdi. Kimse onunla bu tonda konuşamazdı. Denerlerse, o anda ölümleri kucak açardı.
Kız mümkünmüş gibi kaşlarını daha çok çattı. "Asla umursamadın." Aklına dolan görüntüleri inkar etmek istese de kalbi, hafızası önüne seriyordu sahneleri. Kızın bakışları boşluğa düşmüş gibi acı bir ifadeye büründü. Sinirini bozan bir sessizlikte, belki de biraz ümit ederek, "Değil mi?" diye sordu. Ne cevap istediğini bilmiyordu. Bir cevap alacağını bile sanmıyordu. Derin bir nefes çekti dudaklarından. Titremiyordu. Ne sesi, ne bedeni.
"Evet." Adam durdu. Kalkıp inen omuzlarından aldığı derin nefes fark edildi. "Öldürdüğüm herkes, bunu hak etti."
Kızın bakışları karşısındaki kişinin nasıl bir katil olduğunu hatırlayarak keskinleşti. İçini saran yakıcı duygular dışarı çıkmak için çırpıyordu. Bu kez tutmaya çalışmadı.
Kız asasını karşısındaki adama tereddütsüz bir şekilde çevirirken, adamın iskeleti andıran suratı ona döndü. Elindeki asayı kaldırıp kıza doğrultu.
"Avada Kedavra!"
Karanlık geceyi sardı korkunç bir ışık ve ardından gelen çatırtı sesleri. Birbirine dönen asalardan hangisiydi bu güce sebep olan bilinmez fakat orada 1 ceset ve 2 kırık asa duruyordu.

-------

"AAA!" Kuşların kanat çırpışları yükselen çığlığı örtmüştü. Ağaçlardan kaçarken yürekleri kanatları gibi çırpışıyordu. Ormanın içindeki kadın kolunun iç kısmını dişlerinin arasına bastırdı çığlıklarını dindirmek adına. "Biraz daha dayan Freya!" Başında tek bir kişi vardı. Kadının terden yüzüne yapışan saçlarını geriye çekti. Yardım bulması gerekiyordu fakat yapamayacağını biliyordu. İkisi de farkındaydı tek başlarına olduklarının. "Freya..." Freya'nın başındaki kadın endişeyle izliyordu onu. Sık nefesleri bilincini kaybettirecek gibi dururken bir çığlık daha koptu dudaklarından. "Geliyor." Kesik nefeslerinden zar zor seçilen cümlenin ardından gözlerinden yaşlar damladı. "Bir şeyler yap! Geliyor!" Bağırışları cümlelerine eşlik ediyordu. "AAAA!" Dişleri arasında kalan kolundan bir kaç damla kan süzüldü dirseğine doğru. Koyu saçlı kadın korkuyla büyüttü gözlerini. "T-tamam. Sakin ol." Freya'nın yanından kalkıp ayak ucuna ilerledi. Dizlerinin üzerine çöktü. Derin bir nefesle omuzlarını dikleştirdi. Yapabilirdi. Buna inanmak istiyordu. "Freya." Gözlerinde beliren kararlılıkla kadına baktı. Freya'nın saçları yüzünü kaplamıştı ve gözlerinin etrafı kızarıktı. Nefesleri hızlı bir tempodaydı fakat acısı başının dönmesine bile mani oluyordu. "Burada yapacağız." Freya duyduğu cümleyle gözlerini büyüttü. "Hayır." Nefeslerini düzene sokmaya çabaladı. "Hayır. Dayanabilirim! Hastaneye gi-AAH!" Başını geriye yatırdı. Kabullenmekten başka çaresi yoktu. Kadın sakin kalmaya çabaladı. Zaten başlayan doğumu bitirmesi gerekiyordu.

Derin nefesler aldı Freya. Sakin kalmaya ve arkadaşının başaracağına güvenmeye çalıştı. Çığlıkları bazen solukları yüzünden sekteye uğruyordu. Nefesi ciğerlerinden çekiliyordu. Bir ruh emicinin karşısında gibi üşümesine rağmen yanan bir evdeymiş gibi sıcaklıyordu. Gözleri acısından döndüğü bir anda, boğazını kesecek kadar sert bir nida döküldü dudaklarından. Soluk soluğa kalmıştı. Bir çığlık duyuldu, başka birine aitti. Bedeninin rahatladığını hissediyordu. "Bi-bitti." Arkadaşı üstündeki pelerini çıkartarak hızla ağlayan çocuğa sardı. Asasını çıkarttı ve bebeğin göbek bağını yaptığı ufak bir büyüyle kesti. Sarmaladığı çocukla yerinde bir süre soluklandı. Bebeğin sesi acılarını uzaklaştırmış gibiydi. Freya'nın soluklarının yavaşladığını fark edince dizlerinin üstünde sürünerek kafasına yaklaştı. "Freya." Kadın başında duyduğu ağlama sesiyle gülümsedi. Soluklarını düzeltmeye çalıştı. "Ba-bana ver." Freya en yakındaki ağaca yaklaşmaya çabaladı. Sırtını yaslayıp dikleştikten sonra arkadaşı kollarına bıraktı bebeği. Sessiz ormana eşlik etmek ister gibi sustu. Freya küçük bedeni sevgiyle sardı. Gözlerine dolan yaşların ardından zihni bir gerçekliği serdi önüne. Bu bebek... Bilinmemeliydi. Arkadaşına çevirdi bakışlarını. Bebeğe bakan gözlerinde saf bir mutluluk vardı. Yavaşça yutkundu Freya. "Bu..." Sesini toparlamak için bekledi bir saniye. "Bu bebek bilinmemeli." Arkadaşı kadının gözlerinde gördüğü korkuyu anlıyordu. Dudaklarını birbirine bastırıp yavaşça salladı kafasını. "Kimse bilmemeli." Gözlerini inatla ayırmadı gözlerinden. Anlamasını istiyordu yapacağı teklifi. "Sen bile." Arkadaşının gözleri anlık olarak açıldı. "Ne demek istiyorsun?"

Freya dizleriyle bebeği tutan kolunu desteklerken diğer elini bebeğinden çekip arkadaşının koluna koydu. "Unutmanı istiyorum." Kadının kaşları çatıldı. Freya devam etti. " Unutmalısın." Gözleri anlık olarak bebeğine kayıp arkadaşına geri döndü. "Üçümüz içinde en iyisi bu. Zihninden silmeliyiz." Kadının çatılan kaşları düzeldi. Kızması gerekliydi normalde fakat kısa zaman önce kendisi de doğum yapmıştı. Evde duran bebeği hala küçüktü. Bir annenin iç güdüleriyle hareket ediyordu. Başını yavaşça salladı. "Unutmalıyım evet." Ardından Freya'nın kolundaki elini tuttu. "Lakin silmeyeceksin Freya. Kilitleyeceksin. Böylece bana ihtiyacı olduğunda ona ulaşabileceğim." Gözleri bebeğe kaydı. Kanlı ve yapışkan görüntüsünün altında tatlı bir meleğe benziyordu. "O senin çocuğun." Yavaşça yutkundu. "'Sizin' çocuğunuz." Derin bir sessizlik çöktü ikilinin arasına. Freya riske atmak istemese dahi kötü ihtimalleri de göz önüne almalıydı. Eğer başına bir şey gelirse, bebeğine bakacak biri olmalıydı dünyada. Kızarık gözlerinin ardından yavaşça başını salladı. İki kadın anlaşmaları doğrultusunda hareket ettiler ve bir daha birbirlerini görmediler.

BİLMECEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin