Bu sefer hızlıyım yeyyeyyey. Siz şarkıyı açın kendinizi hazırlayın, çünkü güzel şeyler olacak.
Ankara'dan Bursa'da ki dağ evime gitmek 4,5 saatimi almalıydı, ama ben daha iki günde anca eskişehir'e gelebilmiştim.
Burak beni bekliyceğini söylemişti. Beni görmeden gitmezdi en azından öyle düşünüyordum. Yarına eşyalarını toplamış olurdu. Ya yetişemezsem diye düşündüm. İçim sızladı. Onu görmem gerekiyordu, söylemem gerekenler vardı.
Arabanın yakıt göstergesinin ötmeye başlaması ile, düşüncelerimden sıyrıldım.
Sürücü koltuğunun yanında uyuyan Esma'ya baktım. Dikiz aynasından arkada ki koltukta dışarıyı seyreden Emir çarptı gözüme, çok dalgındı.
Direksiyonu hafifce sağa kırarak benzin istasyonuna giriş yaptım.
Benzin doldurulurken, ani bir dürtü ile acıktığımı fark ederek markete girdim. Elime geçen herşeyi poşete attıktan sonra, tekrar arabaya adımladım.
Neredeyse batmış olan güneşe baktım. Sabahtan beri ağzıma bir lokma atmamışım, Esma'da öyle, peki ya Emir acaba açmıydı oda.
Bagajı açıp içine göz gezdirdim 6'lı kamp sandalyeleri, küçük bir masa, bavulum, elektronik eşyalar için olan küçük çanta, alet edevat çantası ve annemin benim için hazırladığı sarma, börek ve kurabiyelerin olduğu kutular. Hızla kutularıda elime alarak poşetle birlikte kenara koydum. Arabaya tekrar binerek bir piknik alanına doğru sürdüm.
Ani bir frenle arabayı durdurmuş olmamın etkisi ile uyanan Esma şaşkınca bana baktı. "Ne oldu geldik mi? " hayır anlamında başımı sağa ve sola salladım. "Ama inmelisiniz" dedim "neden? Ne oldu ki?" dedi arkadan gelen uykulu ses "aç değilmisiniz?" dedim burkuk bir sesle. "valla ne yalan söyleyeyim çok açım başak" dedi Esma "tamam in sen Esma oturucak bir yer bulalım" Esma hızla aşağı indi. "Ee hadisene Emir" Emir iç çekti ve "aç değilim" dedi yanına oturarak. "Ee o zaman bende değilim" dedim "Saçmalama git yemeğini ye sonra bayılırsın falan" elini elime alarak onu çekiştirmeye başladım. İç çekerek yerinden kalktı, ve bizimle birlikte oturmak için bomboş piknik alanına ilerledi.
Ağzıma attığım bilmem kaçıncı sarmayıda yutup zevkle çiğnedikten sonra, uykum gelmeye başlamıştı.
Biraz etrafta yürümeye karar vermiştim. Emir ve Esma ise koyu bir sohbete dalmıştı. İlerledikçe ilerliyordum piknik ormana doğru çıkıyordu belli ki.
Birden ormanda yankılanan iki el silah sesi ile olduğum yerde sıçradım. Ne oluyordu. Arkamda ki çalıların hışırtısı ile korku bütün bedenimi ele geçirdi.
Ve o an birinin elinin ağzımı kapattığını alnımda ise buz gibi birşey olduğunu hissetim. Korku ile gözlerimi o tarafa çevirdim ve o an görmeyi en son istediğim şey olan, bir silah namlusu ile karşı karşıya kaldım. Hızla yutkundum. Arkamda beni tutan adama tekmeler savurmaya başladım. Ama adamın umrunda dahi değildi. Bir anda ormanın diğer ucundan iki polis göründü. Heyecan ve sevinçle beni kurtarmalarını bekliyordum.
Arkamda olan adamın tok sesi yankılandı "YAKLAŞMAYIN YOKSA KIZI VURURUM!" ben bir rehineydim öyle mi? Sadece şu dağ evine gitmek istiyordum. Burakı görmek, ama bu kadarı fazlaydı neden bu kadar engel ile karşılaşmıştım, sabrım mı sınanıyordu acaba? . Önümde ki polisler bana seslendi "KIZIM SAKİN OL SAKIN PANİK YAPMA NE DERSE YAP BİZ SENİ KURTARICAZ!" Nasıl panik yapmayabilirim, arkamda tanımadığım biri kafama silah dayamış ve yaklaşırsanız vururum diyor. Çaresizce başımı tamam anlamında sallarken, belli belirsiz sesler çıkarıyordum.
Adam beni ormandan belli Belirsiz çıkarırken. Beni kendine iyice yaslamıştı. Hızla beni bir ağaca dayadı ve kulağıma doğru yaklaştı. Bense halâ tekmeler savurmakta ısrarcıydım."lütfen sakin ol sana zarar vermiycem sadece göz boyamak için sana ihtiyacım var. Korkmana gerek yok. Ağzını açıcam sende bağırmıycaksın olur mu?" başımı evet dercesine hızla salladım. Elini ağzımdan çekmesi ile çığlık atıcaktım, ama bu ne işe yarardı zaten polis görmüştü. Elini yavaşça ağzımdan çekti." B-Ben gitmek istiyorum bırak beni" bembeyaz dişlerini göstererek sırıttı "Üzgünüm ama teklifinizi reddetmek zorundayım, arabanız varmı hanımefendi?" ne diyeceğimi bilemiyordum anlık bir karar ile yüzüne tükürdüm. Adam ani bir iğrenme ile yüzünü buruştursada pek umursamadı " Anlaşıldı var nerde o zaman küçük hanım?"
Ne yapıcağımı bilemiyordum.
" güzel kadın çaresizdi elinden bir şey gelmezdi. Bir ağaç ve tanımadığı bir genç adamın arasında kapana sıkışmıştı. Her ne kadar adama zarar vermeye çalışsada uğraşları boşunaydı, adamın kılı dahi oynamıyordu buda genç kadını korkutuyor ve daha çaresiz hâle getiriyordu. "
Kafamda ki papatyadan taç bir anda rüzgarın etkisi ile yere savruldu. Gözlerim taçdaydı.
Ship'ci arkadaşlar iş başında dimi? Ama sadece başak'ı değil Esma'yı da shipliyorum senaryonun biraz daha ilerisinde.
Yine yazarken eğlendim birazda nereye bağlasam acaba diye düşündüm bir sonraki bölüm daha karışık olur herhalde bu bölümde kısa oldu kusura bakmayın bir sonraki söz veriyorum uzun olucak.
Buraya kadar okuyuduysan birde oy ver be.
Başak hatrına NDMDMNDMMDMDMMDMD
Teşekkürler şimdiden 🌼
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LODOS
Teen FictionElerimde ki solgun bedene baktım belkide ölüyordu arkamı döndüm ve bana telaş ve korkuyla bakan üçlüye baktım onlar belki geçmişim değildi ama geleceğim olmaya hazırlanıyorlardı...