Katilin Oyuncakları Vaveyla | Giriş | İthaf

359 83 214
                                    

KATİLİN OYUNCAKLARI VAVEYLA

"Ellerinde meşalelerle göğe yükselen ruhların hikâyesi..."

"Bu kitap; şiddete maruz bırakılan ve sesini duyuran, duyuramayan, duyurmaya çalışan kadınlara ithafen yazılmıştır..."

GİRİŞ...

Kararmaya yüz tutmuş gökyüzü, yerini geceye teslim etmeden önce şehrin son telaşesini izliyordu. İnsanlar akşam ezanının yaklaştığı vakitler, dışarıdaki son işlerini halletmek için koşuşturuyor, pencerelerden seslenen annelerinin sesleriyle evlere çekilmeye başlayan çocuklar sokakları terk ediyordu. Bulutlar, sanki kış mevsimini inkâr ediyormuş gibi, mavinin ve kırmızının birleştiği tonların hâkimiyet sürdüğü gökyüzünde savrulmuş, az sonra dağların eteklerine çekilmeye hazırlanıyordu ve böylece Ankara'nın soğuğu kendini belli etmeye başlamıştı.

Otuzlu yaşların sonlarına kavuşmuş olan adam, duştan yeni çıktığını belli eden ıslak saçlarını elindeki havluyla kurulayıp, havluyu bir kenara gelişigüzel attı ve eski tahta masasına ait ahşap sandalyesine oturdu. Artık antika sayılabilecek siyah ve eski plak, salondaki kasvetli havayı kıracak bir klasik müziğin notalarını bırakıyordu havaya. Genç adamın, yılların eskitemediği gülüşleri, dudağının sağ kenarına toplanmış ve yukarı doğru kıvırmıştı dudağını. Ruhunda tüm kötülükleri besliyordu bu adam. Fakat ne gülüşlerine, ne de biriktirdiği umutlara engeldi bu kötülük. Hâlâ yeşermeye devam eden umudu, yeni şehrin ona getirisi olacağını düşündürüyordu. Yalnız hesaba katmadığı bir şey vardı; köle olarak topladığı sandığı tüm bedenler aslında onun boynuna bir günah zinciri misali dolanmış, öleceği gün parçalanmayı bekliyordu. Fakat saçlarında akları taşıyan bu adam bunu bir engel olarak görmüyordu.

Oturduğu sandalyeden usulca kalktı ve neredeyse eşyasız olan salonun sonuna doğru ilerledi. Daha sonra koca rafta bulunan beş kitaptan yalnızca birini aldı eline ve eski ahşap sandalyesine geri gitti. Masanın üzerinde duran sigara paketinden bir dal sigara çıkarıp, dudakları arasına yerleştirdi. İtinayla yaktığı çakmakla sigarasının ucunu ateşledi ve daha sonra yanakları içeri çökene kadar, zehirli dumandan koca bir nefes çekti ciğerlerine. İçine dolan dumanı, iki parmağı arasına aldığı sigarayı dudakları arasından çıkararak, havaya doğru bıraktı. Düşünceleri prangalara bağlı adamın ruhunda biriken zehirlere bir nefes daha eklenmişti şimdi... Oysa bu adam, ruhuna hapsettiği tüm kötülüğün yanında bir hiç kalan zehri, vücuduna almaktan zevk duyuyordu.

İri ve kemikli parmakları, kalın ve eski basım olan kitabın sayfalarını araladı. Klasik müziğin verdiği hislerle birlikte gözlerini ilk sayfada gezdirdi. Evet, her şey aynen gidiyordu. Bu masaya oturması, parmakları arasındaki sigaradan koca bir zehirli duman çekmesi, önündeki kitabı; yıllardır tekrarlanan tüm satırlar... Tıpkı önündeki kitapta hapsolmuş katil gibiydi. Bir kez daha birilerinin hayatına kâbus gibi çökmek için, her şeye yeniden başlamıştı. Tüm her şey aynıydı, fakat şehir farklıydı. Artık, ervahı gibi soğuk ve kasvetli şehir olan, Ankara'daydı katil...

Hayatını sekiz yıldır bu kitaba göre yaşamış, öldürdüğü kadınların cesetlerini her şehrin mezarına gömdürmüştü. Şimdi her şehrin mezarlığı koca bir yas taşıyordu toprağında. Önce İstanbul'a Papatya'sını hediye etmiş, daha sonra gün geçtikçe şehrin mezarlıklarına birer birer ceset bırakmıştı. Sanıyordu ki, Azrail'e teslim ettiği her ruh onun birer kölesi olacak ve ona öldükten sonra hizmet edecekti. Fakat bu, sadistçe bir tahayyülden öteye gitmezdi. O bunu göremese de...

Katilin Oyuncakları | Vaveyla (+16)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin