0.1 ₪

36.8K 3.2K 3.2K
                                    

Haiiii durunamadım hazırda bölümüm var diye ilk bölümü de yayınlamak istedim eheheh

Keyifli okumalar! Xx

**

Jungkook

Beynimi kasıp kavuran köklü sancı eşliğinde birbirine yapışan kirpiklerimi aralayıp karanlık bagajın içerisinde etrafıma bakındım. En son araç yoldan çıkmış ve taklalar atmıştı. Tanrım kaza yapmıştık! Zihnime hızla nüfuz eden gerçeklerle yüzleştiğimde inleyerek sıkıştığım yerden kendimi kurtarmak için çabaladım.

Bileğimdeki ipleri gevşetmeyi başarmış ve derimi kesen iplerden kurtulmayı başardığımda şükrettim.

Viraneye dönmüş arabanın içinden bagajı güç bela açmayı başararak acılarım eşliğinde kıvranıp çıktığımda gecenin karanlığı beni selamladı. Bacaklarım, lastikten yapılmış gibi ayakta durmak konusunda müthiş bir zorluk çeksem de son anda dengemi kurmayı başardım ve yere düşmekten kıl payı kurtuldum. Ensemdeki yegane ağrı nefesimi kesiyordu. Bir de göğsümün altında büyük basınç uygulayan bir sızı vardı.

Taşlaşan kirpiklerimi kırpıştırarak, gözlerimle etrafımı taradım. Ürkütücü bir ormanın ortasında, darmaduman olmuş aracın yanıbaşındaydım.

Titreyen bedenimi zar zor hareket ettirmeyi denedim. Bacaklarım güç bela adımlarken bedenimin güçsüzlüğü irademe karşı savaş başlatmıştı.

Dumanlar yükselen araca kısa bir bakış attım. Etraf sessizdi, ürkütücü şekilde sessizlik ortama hakimdi. Nefes kesen bir sessizliğin tam da ortasında tek başımaydım. "Hey." diye seslendim aracın içindeki adamlara doğru usulca adımlarken. Bacaklarım her attığım adımda daha çok acıyordu.

Mercedes'in önüne geldiğimde aracı boş bulmayı beklemediğim için epeyce afalladım. Beni burada bırakıp gitmişler miydi? O halde resmen beni ölüme terketmişlerdi.

Titrek ellerimle arabaya uzandım ve içeri doğru hafifçe eğilip telefon aradım. Kendi telefonum kaza esnasında paramparça olmuştu.

Torpido gözünün boşluğunda siyah bir telefon görmüş olduğum için sevinsem de, telefonun parçalara ayrıldığı ve çalışamaz halde olduğunu farkettiğim an sevincim ne yazık ki kursağımda kaldı. Tüm hayal kırıklığım ve umutsuzluğum beraberinde arabadan çıktım. İki ayağımın üzerinde yeniden dengemi bulmadan önce tökezledim.

"Kimse yok mu?" Karanlıkta bir gölge aramak için etrafımı taradım. "Buradayım!" Bağırdıkça başımda ki ağrı olağanüstü bir hızda şiddetini arttırdı. Migrenimin tutmamasını ümit ederek parmaklarımla şakaklarımı ovaladım. "Yardım edin." Bir kez daha, başım ellerimin arasındayken bağırdım. Sesim ormanlık alanda yankılandı ve tüm benliğiyle derin bir iz bırakacak şekilde kulaklarıma geri döndü. Bu daha çok beynimi zonklatırken, kulaklarım da buna eş zamanla uğuldadı.

Parmaklarımla başıma daha büyük bir basınç uygularken canımın acısıyla dudaklarımdan ufak inlemeler kaçıp sessizlikte yankı bıraktı.

"Yardım-" diye başlasam da, acıyla derin bir nefes alıp sustum. Burada benden başka kimse yoktu muhtemelen. Beni babama götürmek için gelen korumalar da kaçmış olmalılardı. Belki de yardım aramaya gitmiş olabilirlerdi? Ama ikisi birden mi? Üstelik beni bagajdan çıkarma gereği bile duymadan? Pekala, bunun için onlara kızamazdım. Sonuçta onlardan her halükarda kaçmaya kalkışan kişi bendim.

Bu yüzden de burada boş boş oturup birinin bana yardım etmesi için gelmesini beklemeyecektim. Ama başımdaki köklü ağrı tam olarak öyle yapmam gerektiğini bana emrediyordu. Lakin yine de ona itaat etmek yerine nereye çıkacağımı bilmeden ormanın derinliklerinde batı tarafa yöneldim.

TIGER CLAW • TAEKOOK +18 ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin