-bölüm 20-

1.5K 100 52
                                    

"jungkook, lütfen lüütfen bu kediyi alalım... baksana minicik hem,"

jimin, jungkook ile oturduğu bankta sürekli onun dibinden ayrılmayan kediye bakıp, onu sahiplenmeleri için jungkook'a yalvarıyordu.

sapsarı olan küçük kedi, jimin'in kucağına tırmanmak için adım atıyor, tatlı bir sesle mırlıyordu. jimin ise yanındaki jungkook'u salıp, tek odağını kendisi gibi olan minik kediye vermişti.

geldiklerinden beri odağını kediye veren jimin'e tepki olarak jungkook kollarını göğsünde bağlayıp çatık kaşlarla onları izliyordu.

fazlasıyla sevimli bir görseldi...

"kedi ile randevuya çıktın sanırım, baksana..." tatlı bir tınıda söylenip kafasını karşısında olan denize çevirmişti.

"jungkook... ama-ama baksana çok tatlı bir şey bu. uf, onu da tıpkı seni ısırdığım gibi ısırmak istiyorum." dudaklarını büzüp, kedinin kafasını onu korkutmayacak şekilde okşuyordu.

"kedileri sevmiyorum."

"hadi ama... çatmasana kaşlarını böyle çok çirkin oluyorsun hem," minik ellerini kaldırıp, jungkook'un gülümsesi için baş parmaklarını dudağının kenarına götürüp yukarı kaldırmıştı.

"bak işte! şimdi çok güzel oldu jeon jimin'in jungkook'u..." kıkırdayıp yanağına hızlıca öpücük kondurup geri çekilmişti.

"iyi, almayalım tamam," jungkook'un elini tutup devam etti. "o zaman... o zaman birazcık yürüyelim, hım?" aklına gelen şeyle heyecenlanıp, jungkook'un konuşmasına izin vermeyip devam etmişti. " jungkook, kuruvasan da alır mıyız? alırız, evet evet alırız bence de." sorusunun kendisinin yanıtlamasını tatlı bulan jungkook, minik burnunu öpmeden edememişti.

"sen burada otur hemen alıp geleceğim." eliyle bankı işaret edip  sıcacık olan kuruvasanları almak için fırına adımlamıştı. jimin gülümseyip baş parmağı ile onay verip gidişini izlemişti.

geldiklerinde hava çok soğuk olmasa da şu an fazlasıyla rüzgar vardı. jimin, namjoon ve taehyung'un seçtiği ince olan kıyafetleri ile kollarını birbirine sarmıştı soğuktan. çünkü giydiği incecik olan transparan gömlekti... altına ise deri siyah pantolonunu giymişti. her ne kadar sıradan tişört giymek istese de, kafasını yiyip bitiren namjoon ve taehyung varken çok zordu.

jungkook, kuruvasanları beklerken uzaktan olsa bile anlamıştı jimin'in üşüyen bedenini. sıkıca kendini sarmıştı kolları ile.

sinirlenmişti çünkü etrafındaki her insan jimin'den gözünü alamıyordı. ki zaten böyle giymese de her haliyle çekici ve tatlıydı ona göre. şansına bugün üstüne sweetshirt giymişti, ona verebilirdi. her ne kadar büyük olsa da.

"üşüdün değil mi, kuruvasanları tut, bir saniye,"  elindekini jimin'e uzatıp, üstündeki sweetini çıkartıp devam etti. "hadi, kollar yukarı." gülerek söylediğinde, jimin iki kolunuda kaldırıp beklemişti.

küçük bebekler gibi?

bedeni her ne kadar büyük gelse de aşırı derecede tatlı olmuştu. kollarından sarkmış ellerini iki yana açıp jungkook'a bakmıştı.

"baksana, çok çok büyük oldu bana bu. ama sıcacık-sıcacık etmişsin... ımm şey, bir de sen kokuyor işte." utandığı için sweetin şapkasını takıp, iyice suratını örterken, jungkook buna izin vermeyip şapkayı tekrar arkaya atmıştı.

"hadi ama, yanımda yüzünü kapatarak mı geziceksin? bunu herkesin yanında yapabilirsin bir tek, "  sweetin ön tarafında olan iki ipten tutup jimin'i kendisine çekip devam etti.

don't ignore me・jikook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin