-bölüm 12-

1.8K 141 27
                                    

pjimin:

hyung

çıkıyorum az sonra ben👋🏻

iletildi

×××××××××

jimin, dün jungkook'dan o mesajı aldığından beri yerinde duramıyor, odasında dört dönüyordu. az sonra gitmesi gereken bir ev vardı... hoseok'un dediği gibi bir sosyofobisi olmasa da, fazlasıyla utangaçtı. utangaçlığından dolayı, jungkook'un yanında saçma hareketler yapmaması için şimdiden tanrıya dua ediyordu...

fazla oyalanmadan üstüne en sevdiği
gri gömleğini giymişti. altına da siyah deri pantolonunu giyip, gömleğini içine sıkıştırmıştı. gömleğinden iki düğmesini açıp, serbest bırakmıştı. son olarak telefonunu cebine yerleştirip ayakkabısını giymeye başlamıştı. arabasına doğru yol almıştı.

-yarım saat sonra-

jimin, tam tamına on dakikadır kapının önünde öylece durup bekliyordu. çoktandır gelmişti ama eli tam zile gidecekken kendini durduruyordu. bu sefer gerçekten kendine güvenip elini zile koyarken, kapıyı açan jungkook olmuştu. evet, yerin dibine girmek istiyordu... jungkook, küçüğünü baştan aşağı süzerken, jimin, sadece gülümsemekle yetinmişti.

"hoşgeldin. içeri geçmeyecek misin artık?" jungkook, jimin'in utangaç olduğunu biliyordu. bu görüntüsü hoşuna gitmişti. sabaha kadar izlemek istese de yapacakları biyoloji projeleri vardı.
onu daha fazla utandırmamak adına yüzünü başka tarafa çevirdi.

" hoşbuldum. içeri-içeri geçelim evet. "
jungkook, önden yürürken jimin, paytak adımları ile onu takip ediyordu. jungkook'un adımları odasına doğru ilerlerken heyecanlıydı.

çünkü orası eskiden jimin'in odasıydı...

jungkook, kendi evinden çok jimin'in evindeydi. daha doğrusu odasında. bazı geceler jimin'in ısrarı ile beraber uyurlardı. jungkook ise anında onaylardı. bu durum jimin'in hoşuna gitse de çaktırmıyordu. sabah uyandıklarında ise, jimin her zaman olduğu gibi jungkook'u sıkı sıkıya sarmış, kendisini üstünde bulurdu. jungkook, bunları hatırladıkça içinde bir burukluk oluşuyordu.

belki de bir daha asla öyle olamayacakları için...

jungkook, eski anılarını göz önünden silip yanındaki jimin'e odaklanmıştı. küçük bir çocuk gibi bakıyordu yüzüne.

"ş-şey hyung ben biraz araştırdım da dün konumuzu sana şimdi görselleri göstereceğim. " jimin'in hızlı hızlı konuşması ve bebek gibi kekelemesi jungkook'u gülümsetmişti. hemen kendine gelip, jimin'in dediği şeyi kafasını onaylayarak sallamıştı. jimin, minik elleri ile telefonunu tutup, jungkook'a bahsettiği görseli gösteriyordu. jungkook ise onaylıyarak ona bakıyordu.

tek odağı minik elleriydi ama bunun jimin'in bilmesine gerek yoktu.

"ımm o zaman şey ben bunları çizeyim sen de... sen de yazıları yaz olur mu?" jungkook tekrardan onaylayarak masaya geçmişlerdi. jimin, jungkook onunla konuşmuyor diye kendisine kızmıştı. çünkü çok konuştuğunu düşündüğünü zannediyordu. o yüzden susup, minik elini ağzına götürüp susma işareti yapmıştı. sonra da çizimlerine odaklanmıştı. jungkook ise alttan alttan jimin'e bakıyordu. yaptığı hareketi ile onu öpmek istese de kendisini iradelemişti.

"ben kötü çizersem söyle olur mu? hiç-hiç sorun olmaz tekrardan çizerim. " jungkook, yazdığı kağıttan gözlerini çekerek, 'saçmalama' dercesine ona bakış atmıştı. jimin gülerek eliyle yüzünü kapatmıştı.

don't ignore me・jikook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin