hep böyle açık sözlü müsün

1.1K 70 56
                                    


felix her zamanki gibi sabah erkenden kalkmış ve evde hiçbir sesin olmamasından, bu aralar en çok dinlediği şarkıyı açarak söylemeye başlamıştı.

neredeyse 20 dakika boyunca aynı şarkıyı dinlemişti. okula gitme zamanı geldiğinde ise geç kalmayı umursamadan küçük mutfağına girmiş ve kendi için sandviç hazırlamıştı.

yakın arkadaşlarından biri olan jisung, okula gitmek için felix'in evine gelmiş ve kapıyı çalmıştı. felix sandviçini, çantasını ve en sonda telefonunu alarak kapıyı açmıştı.

"erken kalktığını biliyorum lix, neden bu kadar geç bir şeyler yiyorsun?"

felix evinin anahtarını da alarak evden çıkmış ve kapıyı kilitlemişti.

"bilmem, sanırım alışkanlık olmuş ji."

jisung gözlerini devirmiş ve felix'le birlikte apartmandan çıkmıştı. ikisi de boş konulardan konuşarak okula gelmiş ve zilin çalmasına 2 dakika kala bahçeye girmişlerdi.

yine birbirleri ile konuşarak sınıflarına çıkacakları sırada felix birinin ona baktığını hissetmiş ve okul kapısının yanında, bir kaç arkadaşıyla konuşurken ona bakan tanımadığı veya tanımak istemediği biri ile göz göze gelmişti. sadece 2 saniye bakışmış ve gözlerini hemen yanında hala konuşan arkadaşına çevirerek söylediği şeylere katıldığını belli edercesine kafasını sallamıştı.

felix ve jisung okul binasına girdiğinde onların arkasından felix'e dakikalardır bakan çocuk da girmiş ve yanlarından geçerken arkasını dönerek felix'e göz kırpmıştı.

jisung, felix'e göz kırpan kişiyi görünce hemen arkadaşına dönmüştü. "seo changbin, neden sana göz kırptı?"

felix takmamış ve sınıfına doğru ilerlemeye devam etmişti. "bilmiyorum, şahsen umurumda da değil. onu tanımıyorum bile."

jisung şaşırmış ve arkadaşına dönerek kolundam tutup onu durdurmuştu. "cidden onu tanımıyor musun?"

felix şirince gülümsemiş ve arkadaşının kolunu tutup sınıflarına girmişti. "cidden tanımıyorum. tanımam mı gerekiyordu?"

jisung felix'le birlikte oturduğu sırasına çantasını bırakmış ve felix'e cevap vereceği sırada sınıfa hoca'nın girmesi ile susmuştu.

hoca girer girmez ders anlatmaya başlamıştı, sadece 15 dakikada bile sıkılmaya başlayan ikili kafasını aynı anda sıraya koymuş ve gözlerini kapatmıştı.

uyudukları için dakikaların nasıl geçtiğini anlamadan zil çalmış ve ikisi de zilin sesine uyanarak kafalarını kaldırıp gülümseyerek birbirlerine bakmışlardı.

daha ilk teneffüsten acıkan ikili ayağa kalkmış ve yavaş adımlarla sınıftan çıkarak kantine inmişti. felix jisung'u oturması için bir masaya göndermiş ve kendisi de sıraya girmişti.

changbin arkadaşı minho ile kantine girmiş ve sıradaki felix'i görerek minho'ya dönmüştü. "sen git bir yere otur ben bir şeyler alıp gelirim."

minho kafasını sallamış ve oturacak başka yer yokmuş gibi gülümseyerek jisung'un yanına oturmuş ve onun şaşkın bakışlarına maruz kalmıştı.

"başka boş yer yok mu?"

minho ellerini masanın üzerinde birleştirmiş ve jisung'a yaklaşmıştı. "vardı, ama ben buraya oturmak istedim. bir sakıncası mı var?"

jisung da aynı şekilde minho'ya yaklaşmış ve ellerini çenesine koymuştu. "evet var, arkadaşımı bekliyorum başka bir yere geçebilirsin."

heavenly'changlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin