Pazartesi, yatağında kaldığı haftanın birinci günü.
Salı, yatağında kaldığı haftanın ikinci günü.
Çarşamba, yatağında kaldığı haftanın üçüncü günü.
Perşembe, yatağında kaldığı haftanın dördüncü günü.
Cuma, yatağında kaldığı haftanın beşinci günü.
Cumartesi, yatağında kaldığı haftanın altıncı günü.
Pazar, yatağında kaldığı haftanın yedinci günü.
Ve birbirinin ardı sıra gelmeye devam eden günler aynı geçiyordu. Aldığı tedaviler sayesinde sol kolunu oynatabilir olmuştu. Sağ kolunu oynatabilseydi daha iyi olurdu ona göre. Çünkü eski hayatının çoğunda sağ elini kullanıyordu. Bundan sonrası için sol tarafa alışması gerekiyordu. Bazı küçük işlerini sol kolu sayesinde kendi yapabildiği için mutluydu.
Onun adına bu gelişme karşısında Tarık daha mutlu olmuştu. Gözünde ve zihninde iyileşebilme umudu daha artmıştı. Arkadaşının bu sıralar daha rahat çalışır olmasına da kendisi çok sevinmişti. Dışarıdaki işlere gitmesine gerek kalmayacak şekilde maaşı artmıştı.
Sıradan bir çarşamba günü gelmiş çatmıştı. Yemekten sonra alması gereken ilaçlarını almıştı. Tarık bankadan para çekmek için dışarı çıkmaya hazırlanıyordu.
"Ben gittim." dedikten sonra evi sessizliğe terk etmişti Tarık.
Levent düşüncelerinde yaşamaya dönmüştü. Hayalinde canlanan Güneş, pembe saçlısı ile beraberlerdi. Bir restorana gitmişler ve karşılıklı oturmuşlardı. Siparişlerini beklerken elini tuttuğunu canlandırdı zihninde. Olay sanki gerçekten yaşanmış, yaşanıyormuş hissi vermişti kendisine. Oysa yaşayamamışlardı.
Kendisi yürüyemez halde yatağında yatıp duruyordu.
Kendini üzüntüye kaptırmadan hayaline devam etti. Böylece mutlu olabiliyordu.Elini tutmuş gözlerine bakmıştı. Kızın kızaran yanaklarına aldırış etmeden gözlerine bakmaya devam ediyordu.
Yemekleri geldiğinde sohbet ederek yediler masadakileri. Kız konuştukça kendisi ona kapılıyordu. Dudaklarından çıkan her sözcük değer taşıyordu.
Kıza gülümseyen dudakları, ona bakarken parlayan gözleri vardı. Huzurlu hissediyordu. Restorandan ayrıldıklarında el ele tutuşmuşlardı. Birlikte kaldırımda yürürlerken bazen elleri ayrılıyordu. Bu durumdan hoşlanmayıp mesafeyi kapattı. Sevdiği kızın belinden tutarak yürümeye başladı. Kızın yakınında olması parfüm kokusunu iyice içine çekmesine fayda sağlamıştı.Tarık'ın kapattığı kapı aniden hayalinin sona ermesini sağlamıştı.
Birden yok olmuştu belini tuttuğu kız, kokusunu içine çektiği kız. Her şey gerçeğe dönmüştü. Kız uzaktaydı ve asıl gerçek yürüyemiyor, hareket edemiyordu.
Arkadaşı yanına geldiğinde bile konuşmadı. Hayalinin uçup gitmesi hem sinirlendirmişti hem de üzmüştü.Öyle böyle derken gece olmuştu. Arkadaşı odasındaki yatağında uyumuştu. Levent ise düşünüyordu. Yürüyebilseydi yine sahilde kumların üzerinde olurdu, beklerdi. Ama yapamıyordu. Çarşamba gecelerinde sahilde beklemesi kaza ile birlikte son bulmuştu. Gelen olmadığı gibi haberi de yoktu.
Gerçi kendisi dışarı çıkamadığından pek bir bilgisi olmuyordu. Tarık biliyorsa da söylemiyor olabilirdi.
Arkadaşı, sevdiği kızdan haber almasına rağmen kendisine söylemiyor olabilir miydi?Düşünceler birbiri ardına gelip kafasını meşgul ederken yorgun gözleri sabaha karşı kapandı.
Hafta sonu gelmiş olması hiçbir şeyi değiştirmemişti. Kahvaltıdan sonra arkadaşı kendisi ile konuşmaya çalışmış ama kendini iyi hissetmediğinden konuşmamıştı. Yatakta yatmaya devam etmişti. Televizyon sesi kulaklarına gelirken gözleri uzaklara dalmıştı.
Hiç yaşanmamış olayı kafasında canlandırmaya başladı.Önce yan yana yürüdüler, sohbet edip güldüler. Kızın dağılan saçını tokayla bağladı. Alnından öptükten sonra sürpriz olarak aldığı pamuk şekeri yemesini izledi. Kızın ışıl ışıl gözleri pamuk şekerindeydi. Onu sevdiğini söyledi, kızda kendisine karşılık verdi.
Sıkılmadan hayalindeki canlandırmayı başka şekillerde düşündü. Pembe saçlıyı düşünmek ona mutluluk getiriyordu. Yatarak geçmesini beklediği zamanda onun için bir ilaç gibiydi.
Onu düşünerek mutlu olduğu gibi onunlayken de mutluydu. Ancak şimdi yoktu. Yanında değildi, kokusu burnuna gelmiyordu, gözleri gözlerine değmiyordu.
Tarık kendisine ilacını verdiğinde düşünmeyi bıraktı. Öğlen sıcağında mayışınca uyudu.Kavga ediyorlardı, bağırıyordu sevdiğine, kızın gözleri yaşlı ona bakıyordu, bağırdığına pişman olmuştu. Anlaşamadıkları çok belli oluyordu. Dışarıdan bakan biri bunların ayrılmaları gerektiğini düşünebilirdi.
Birlikteyken yaşadıkları gerçek olayı hatırladı. Ve diğer kötü yaşanmışlıkları hatırlamasını sağladı.
Bir günün öğlen vakti kendisi evde zaman geçirmek isterken kız dışarıda gezmek istiyordu. Kavga etmişlerdi. Kavganın sonucunda kendisi evde kalırken kız dışarı çıkmıştı.
Başka bir olayda kız karaoke yapmak isterken kendisi denize gitmek istemişti. Kavga etmişlerdi ve günün geri kalanında ayrı vakit geçirmişlerdi.
Diğer olayda ikisinin farklı istekleri sonucunda kavga etmesine dayanıyordu.
Birlikte ortak bir karara varamayınca sürekli kavga ediyor olmaları kötüydü.
Zihninde ayrılalım sözcüğü yankılanırken gözleri açıldı.Aklına gelenler yüzünden terlemişti. Banyodan çıkan Tarık mutfağa geçerken kendisi fark etmiş ve kendisine su getirmişti. Suyu içtikten sonra üzerini değiştiren arkadaşı onu tekrar yalnız bırakmıştı. Biliyordu ki bu konuda konuşmayacaklardı.
Hayalleriyle yatakta geçirdiği vakitlerde mutluydu. Yaşadığı olaylar dışında yapmayı sevdiği aktiviteydi.
Tedavisi devam ediyordu. Haftada bir ailesi Tarık'tan kendisiyle ilgili haberleri alıyordu. İlacını devamlı alıp verilen yemekleri yiyordu. Uyuyabildiği zamanlar kabuslar görüp uyanıyor. Uyanık olduğunda konuşmadan, ses çıkarmadan düşünüp duruyordu.
Günler haftalara, haftalar aylara dönüştü ve zaman ilerledi.
Arkadaşı elinde tuttuğu jiletle yüzünde çıkan sakalları temizledi. İşini bitirdiğinde aynayı kendisine çevirdi arkadaşı. Sakalsız halini görünce değiştiğini, daha genç göründüğünü fark etti.
Teşekkür ettikten sonra arkadaşının eşyaları banyoya götürüşünü izledi.
Yine yürüyemiyor, çoğu işini göremiyordu. Ve aylar içinde işler değişmişti.Tarık, iyi para aldığı eski işi zarar görüp kapanana kadar çalışmıştı. Kapanan işi yüzünden bir buçuk ay işsiz kalmış ardından yeni işçi alan fabrikada iş bulmuştu. Çalışma süresi arttığından ve vücudu yoğun çalıştığından zayıflamıştı. Levent evde tek kalmaya başlamıştı. Arkadaşının ısrarına rağmen kendisi için bakıcı istememişti. Evde sakince arkadaşını bekliyordu. Tuvalet çözümü olarak bez bağlamayı bulmuşlardı. Ne kadar utanç verici olsa da Levent bez bağlanmasına alışmıştı.
Yatmasından dolayı sırtında meydana gelen yaralara akşam eve dönen Tarık merhem sürüyordu. Tedavisinin sıklığı ise Tarık'ın çalışma saati nedeniyle azalmıştı.
Arkadaşı kendisini suçlu hissetse de kendisi onu suçlu görmüyordu.
Yorgun eve dönen arkadaşına dert yakınmıyordu. Bu sayede Tarık onun bir sorunu olmadığına ikna olup daha fazla dinlenebiliyordu.Evde yalnız kaldığı ve değişiklik gerçekleşmeyen hayatında yatağında uzanırken hayallerinin gerçek olduğunu düşünmeye başlıyordu. Bu düşünce kendisini mutlu ederken başka gerçeklerin aklını çelmesi, yüzüne sert çarpılması onu derin etkiliyordu. Fiziksel olarak nasıl yaralıysa ruhsal olarak da yaralıydı.
İçine kapanıp kurguladığı olaylar zehir etkisini yavaş yavaş gösteriyordu.Gözlerini farklı bir günün farklı bir sabahına açmıştı ancak yine ve yine kendisi için aynı gündü, aynı zamandı. Pencere önüne konan güvercini gördü. Kuşa baktı. Farklı tonlardaki tüylerinin yumuşaklığını hissetmek istedi. Güvercin birkaç kez kafasını çevirip etrafa baktıktan sonra uçtu. Evdeki sessizlik içinde, giden kuşun bir daha gelmeyeceğini düşündü. Giden geri gelir miydi? Gelmezdi, gelmiyordu.
Beklemekten vazgeçmiş miydi?
Hayır. Çünkü onu seviyordu.
Sevgi her şeyin üstesinden gelir miydi?
Bunu düşündü. Buna net bir cevap veremeyeceğini hissetti. Ne zaman cevap verebilecek olsa cevabın yeterli gelmediğini fark ediyordu.Hareket ettirebildiği eliyle televizyonun kumandasına bastı. Salonu televizyonun sesi sardı.
Soru dolan kafasını ekrana bakarak boşalttı. Bu sayede sevdiği ile hayaller kuracağı zaman kafası sakin olacaktı. Onu düşündüğü zaman ise huzur dolacaktı.-3-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gece Parlayan GÜNEŞ {TAMAMLANDI}
Short Story*Wattys 2021 Yarı Finalisti* Zıt kutuplar, birbirlerini ne kadar çekerlerse çeksinler ayrılmaları kolaydır... Hızlı başlayan bir aşkın uzun bekleyişli acı verici sonu, üzücü olacaktı. _________ Genç adam sevdiği kadınd...