sevgili 16 yaşındaki kendim,
bugün toprağın son günü. 40 gün oldu gerçekten. başlarken hiç bitmeyecekmiş gibi geliyor. ama şimdi arkamda bıraktığım 40 güne bakıp vay be diyebiliyorum.
en son yazdığımda kendini tanıyabilmekle alakalı konuşmuştum. üzerinden 24 gün geçti. bu süreçte zaman algım da değişti biraz. artık her şey çok hızlı oluyormuş gibi geliyor. o geçen 24 günde kendini tanıma açısından baya yol katettim. şimdi biraz toprağın etkilerine gelebilirim.
16 yaşındayken arkasına saklanıp kendimmiş gibi yaptığım bir sürü şey vardı. doğal olarak o yaşta herkesin oluyor. duygularımı göstermemek benim için bir güç göstergesiydi. hayır ben ağlamam, hayır ben üzülmem, bunların nedeni hayata çok öfkeyle bakmammış aslında.
ağlayamıyordun. ne yaşarsan yaşa ne kadar üzülürsen üzül ağlayamıyordun. çünkü hep güçlü olmalıydın değil mi, ayaklarının üzerinde durmalıydın. kimse seni ezebileceğini aklına bile getirmemeliydi. çünkü sen zaten onlardan üstün durumdaydın. herkesten daha iyiydin. asla yönetilemezdin. seni asla bir şey için zorlayamazlardı. madem bu kadar güçlüydün bu kadar çaba neden o zaman?
daha geçenlerde bir arkadaşıma sen ne yaparsan yap için nasıl bir bok olduğunu biliyor onun için ilk başta içindeki sorunları halletmelisin dedim. içten bir değişim olmadıkça dışarıdaki çaban boşa gidiyor. birkaç gün önce de anneme 10 - 11 yaşlarındayken her şeye karşı ne kadar savunma modunda olduğumdan bahsetmiştim. çünkü güvenebileceğim kimse yoktu, beni koruyacak kimsenin olmadığına inanıyordum. aile konusuna bir başka bölümde değineceğim.
o küçük yaştan ve çok daha öncesinden itibaren ipleri elime almam gerektiğine karar vermiştim. tehlikedesin tehlikedesin tehlikedesin. herkes bir tehdit oluşturuyordu. benim de onlara karşı kendimi korumam gerekiyordu. bakalım, duygularını gösterenler zayıf kişiler olarak öğretilmiş, o zaman benim kimseye duygularımı belli etmemem gerekiyor. ağlayamam yoksa bana zarar verirler. ağlayamam yoksa beni kontrol ederler. ağlayamam yoksa güçsüz biri olurum.
tek bir duygunun baskılanması kartopu etkisi yaparak tüm duygularımı ele geçirdi. daha sonrasında konuşma yetkimi elimden aldı. duygular olmayınca kendini de ifade edemiyorsun. ne hissettiğini sen bile bilmezken bunu karşı tarafa nasıl ileteceksin? ve sen gerçek duygularını göstermediğin sürece de başka insanlar tarafından sınırların ihlal edilmeye başlandı. umursanmadın. zaten duyguların yok gibi düşünüldü. bu da seni her şeye karşı daha öfkeli yaptı. öfkelendikçe daha da duygularını dışarı ittin. öfkelendikçe daha da çok hırçınlaştın. kısır döngü.
ağlayamıyorsun, sevinemiyorsun, şaşıramıyorsun, sevemiyorsun, sevdiğini bilemiyorsun ama elinde güçlü bir nefret duygun var. o çok daha öncesinden öğretilmiş çünkü. kaybetmen mümkün değil.
üstüne üstlük bunların seni güçlü yaptığını sanıyorsun. şimdi doğrusunu söylemek gerekirse yaptı. güçlü biri olduğunun imajını çiziyordun. bağımsızdın, liderdin vs vs. bunların bir kısmı huy olarak zaten var sende. ama içinde neler olduğunu şimdi çok iyi biliyorum.
çok yanlış bir güçlülük kavramına inanıyordun sevgili 16 yaşındaki kendim. bu güç demek değil. duygularının olmaması seni güçlü yapmıyor. tam tersine tüm duygusal darbelere açık hale geliyorsun. nitekim öyle oldu da, sağlam darbeler aldın.
bu takındığın maskeyle yıllarını geçirdiğinden kendi karakterin zannediyordun. elinde bahanen hazırdı. bu benim karakterim, ben böyleyim. ama öyle değilsin. sen gayet tüm duyguları yaşayan birisin. tüm duyguları yaşamaya hakkın var. tüm duygularını göstermeye hakkın var. canın yandığında ağlamaya, sevindiğinde tuhaf hissetmeden bunu göstermeye, sevdiğinde korkusuzca sevdiğini söylemeye, alındığında bunu dile getirmeye, haksızlığa uğradığında bunu anında söylemeye hakkın var. böyle öğretilmediğini biliyorum. kendi deneyimlerinle kendine bir yol çizmeye çalıştığını da biliyorum. ama artık geçti. güvendesin. artık yanındayım.
duyguları bastırma işi yüzünden kendini olduğun gibi ifade edememen o kadar ilerledi ki kendini kaybettin. insanlarla olan tüm iletişimin boyunca sahte hissetmekten kendini alıkoyamıyordun. çünkü sen zaten sen değildin.
ama bu toprak boyunca her şey olması gereken yere döndü. duygularını ifade edecek kelimeleri rahatlıkla bulmaya başladın. kendin olabiliyordun. kendin gibi konuşabiliyordun. artık geri adım atmayı bıraktın. hiçbir çekince duymadan kendini o kadar rahat ifade ediyorsun ki şimdi. hissettiğim gururdan içim kıpır kıpır oluyor. düşüncelerinin bir önemi var artık. senin paylaşacaklarının önemi var.
duygularını özgürce yaşayabiliyorsun, ağlamak hiç bu kadar iyileştirici olmamıştı. tüm birikenler ağlayarak akıp gidiyor içinden. ne hissettiğini ve bunu karşı tarafa nasıl söyleyeceğini biliyorsun. duyguların başkaları tarafından kontrol edilemiyor. kendi modunu sadece sen belirliyorsun. hissettiğin ve yaşadığın her şeyin bir sebepten gerçekleştiğini biliyorsun. sürece güvenmek işte bu kadar önemli.
olumlu yönde tüm bu gelişmelerin yaşanmasının sebebi köklenmek. hissettiğim güvensizlik hissinden çıkabilmek için birine dayanmayı umut etmeden kendi köklerimi dünyaya salmak. sürece, evrene ve hayatın getirilerine güvenmek. köklenerek kendime destek olmak ve tehlikede olmadığımı hissettirmek. kendi başıma yetebileceğime inanarak bir yandan da yardım istemenin rahatlığını yaşamak. kendi değerimi sadece kendimin oluşturabileceğine inanmak. insanları yargılamamak. artık dünyaya öfkeli gözlerle bakmamak.
toprak benim köklenerek kendim olma yolculuğumda ilerlememi sağladı. ve bu faydalarının sadece küçük bir kısmı. gerçekten ve gerçekten kendimi bu toprak elementi yolculuğunu tamamladığım için kutsanmış hissediyorum. birkaç saniye durup, hayatıma etkilerini düşünmek bile donup kalmama yetiyor. sanki bir rüya gibi her şey. içime dolan duyguları tarif edebilmeme imkan yok.
herkes kendi yolculuğunu yaşıyor ve kimseninki daha az önemli ya da hafife alınabilecek düzeyde değil. şu an burayı okuyorsan sana gidip ateş elementiyle birlikte kendi mahabhuta yolculuğunu başlatmanı tavsiye ediyorum. hemen kalkıp yoga yapmaya başlamasan bile kafanın arkasında hep bu fikir dursun. kendi araştırmanı yap, oku, izle öğren neymiş ne değilmiş bu yoga. herkesin abarttığı, övdüğü kadar etkisi oluyor gerçekten. dışarıdan bakıldığında bacağını kolunu indirip kaldırdığın basit hareketler gibi gözükse de özünde çok başka bir şey. yogaya başlamayı düşünüp başlamıyorsan da onun bile bir sebebi var, güven bana.
sevgili 16 yaşındaki kendim, artık özgürüz.
sana karşı her zaman dürüst olacak kişi,
kendin.
25.06.2021
toprak pt.2