22

175 27 84
                                    

-Hwang Hyunjin-

"Hwang? "

Okul kapısından içeri girerken başımı sesin geldiği yöne doğru çevirmiştim. Karşımdaysa donuk bakışlı Yang Jeongin'den başkası yoktu. Bakışları çok yorgun fakat bir o kadar da parlak gibiydi.

Onu önemsemeden içeri girdiğimde arkamdan seslendiğini duymuştum.

"Bir dahaki sefere dışarı çıkacaksan tuvalete gideceğinden bahsetme. "Okul merdivenlerinden inmiş ve sağanak yağmurda yürümeye başlamıştı.

Sinirle nefesimi vererek sınıfıma doğru yürümeye başlamıştım. Birbirimizden hoşlanmadığımız çok belliydi fakat her karşılaştığımızda birbirimize laf atmamız canımı sıkıyordu. Görmezden gelebilirdik, birbirimizi görmeyebilirdik fakat ikimiz de birbirimizin canını acıtmak istiyorduk.

Bedensel olarak değil, ruhsal olarak hasar vermeye çalışıyorduk.

Ama kabullenmek istemediğim bir gerçekle karşı karşıya kalıyordum.

Onun ruhuna zarar verdikçe kendime de zarar veriyordum.

~

Ağaç?

Orman?

Rüya?

Yine mi rüyadaydım?

Ayağa kalkıp etrafı incelerken ilk ve silüetli olan rüyamdan çok daha farklı olduğunu fark etmiştim.

Gece yarısıydı ve deli gibi yağmur yağıyordu.

İçimdeki huzursuzlukla ağaca doğru adımlamaya başlamıştım. Önceki rüyamda ağaca dokunduğumda silüetle bir araya gelmiştim.

Aramızda birkaç adım kala durup derin derin nefesler almaya başlamıştım. Gizemi çözmüş gibiydim, şimdiyse silüetin yüzünü hatırlamalıydım.

Sağ elimi yavaşça ağaca doğru uzatırken kendimi sakinleştirmeye ve düşünmeye çalışıyordum. Yüzünü hatırlamanın bir yolunu bulmalıydım.

Elim ağacın pürüzlü yüzeyiyle buluştuğunda gözlerimi kapatmış ve beklemeye başlamıştım. Yağmur, sakinliğini koruyan bedenime inat ağlayan bir insanı andırıyordu. Gök gürledikçe içimde bir şeyler kopuyor, ruhum çekiliyor gibi hissediyordum.

Derin derin nefesler eşliğinde gözlerimi açtığımda şaşkınlıkla elimi ağaçtan çekmiştim.

Çünkü silüet karşımda yoktu.

Adımlarım korkuyla ve endişeyle geriye doğru giderken anlam veremiyordum.

Kafam karışmıştı, neden silüeti göremiyordum?

Gökyüzü düşüncelerimi bölmek istercesine gürlerken koca ağacı baştan aşağı süzmekle meşguldüm. Buradan çıkmanın ve onu bulmanın bir yolu olmalıydı.

Düşünmek zorundaydım.

Düşünmek, buradan çıkmak ve onu bulmak zorundaydım.

Reflection of Curse | HyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin