Gürültü

40 3 0
                                    

"Bugün 23.00 dan sonra neredeydin?" Kalbim durdu Bi an. Anında gözlerim doldu, nefesim kesildi, korkudan titremeye başlamıştım. Herşey ters gidiyordu. Doğduğum güne lanet olsun dedim içimden. Tam ağzımı açmak üzereydimki hepimizin telefonunun alarmları çalmaya başlamıştı. Saat tam 00.00 da. Kızlarınki mutfakta şarjda olduğu için durdurmak için mutfağa gittiler. Bozuk zannettiğim telefonum kendi kendine açılmıştı. Herkes telefonlarının alarmlarını kapadı ve birbirimize şok içinde baktık. Uzun bir sessizlik oldu odada. Dışarı çok sessizdi ama içim gürültüydü. Sus artık, sus, sus. Kendimle savaşıyordum. Kocaman bir çığlık atıp saatlerce ağlamak istiyordum. "telefonlarımıza virüs bulaşmış olabilir." dedi Jungkook. Maskeyi yüzümden çıkardım ve sessizce beklemeye devam ettim. 2 dakikalık sessizlikten sonra Jennie oyunu toplamaya başladı ve Jisoo'da ona yardım etti. Kutuyu kapattılar ve sandalyelerine geri oturdular. Jiminin telefonuna bir mesaj geldi. "Bilinmeyen numara" dedi titrek bir sesle. Mesajı emin olmak için iki kere okudu ve en sonunda sesli bir şekilde okumaya karar verdi. "Oyunu aç. Oynamaya devam et." Oyunun uygulamasının virüslü olabileceğini düşündük. Bu yüzden uygulamayı sildik ve kutuyu çöp tenekesine attık. Masanın etrafına tekrar oturduk ve artık tek istediğim eve gidip dinlenmekti. Jimin telefonu tekrar eline aldı ve saate baktı. "Geç oldu artık, evlere dağılalım." Herkes sessizce kafasını salladı ve kızlarla çantalarımızı almak için koridorun ayakkabılığına doğru ilerledik. Titremem biraz geçmişti ama hâla nefes alamıyor gibi hissediyordum. Jennie yüzüme dikkatlice baktı "Lisa bir sorun varsa bizimle konuşabilirsin. Kafeden çıktıktan sonra hâlsiz ve endişeli görünüyorsun." Jisoo'da bunu onaylar gibi kafasını salladı. Rosé ise hiçbir tepki göstermeyip ayaklarıma bakıyordu. Hâla o çamurlu ayakkabılardanmı şüpeleniyordu acaba? Ceketimi üstüme giydim ve çantamı koluma taktım. Jennie ve Jisoo hâla cevap vermemi bekliyordu." Şuan yorgunum kızlar yarın düzgün kafayla konuşuruz" dedim sakin bir şekilde. Rosé ayaklarımdan gözlerime doğru beni süzdü. Ve ceketimin cebinde gözleri takılı kaldı. "Lisa o zincir ne?" Jennie ve Jisoo'da gözlerini o tarafa yönlendirdi. Tek kelime edicek gücüm yoktu. Beş dakikadan fazladır ayakkabılığın önünde olduğumuz için Jungkook merak edip bize bakmaya gelmişti. "Bir sorunmu var kızlar?" başımı hayır der gibi salladım ve koridorun başında duran Jungkook'a yürümeye başladım. O sırada ceketimin cebinde sallanan kolyenin zincirini cebime geri soktum.

MaskHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin