Ortalama bir siteye göre sık kameraları ve büyük güvenlik kapısını gerisinde bırakıp adımlarını Seokjin'in dairesine yönlendirirken yürüdükçe yüzüne çarpan hafif esinti içini sakinleştiriyordu. Çünkü çevresinde binanın bütün katlarından mı yoksa sadece Seokjin'in evinde kalacağı için dördüncü kattan mı olduğunu bilmediği bir kasvet her tarafını sarıyordu.
Belki de Namjoon kasvetin ta kendisiydi. Kararsızlıklarının yanında zihninin de bulanıklaşması canını sıkıyordu. Kendisine karşı anlamlandıramadığı bu güvensizliğe aldırmadan Seokjin'in kapısına ulaşmıştı. Tam zile basacakken kısa bir süre durakladı. Aklı kısa bir anlığına kendi evine gitti. Hazırlandıktan sonra tüm eşyalarını toplamıştı. günlük alışverişler sayesinde akşam saatlerine doğru boş olan buzdolabında son bir şey kalıp kalmadığını düşündü. Evden çıkmadan önce evin etrafını kolaçan etmişti, kapatılması ve çöpe atılması gereken bir şeyin kalmadığını biliyordu ancak evdeki tüm perdeleri kapatmış mıydı? Yatak odasındaki perde banyoya girmeden önce açık mıydı?
Birkaç dakika içerisinde sahip olduğu düzene takıntılı kişiliğinden arınmak için doğruca zile bastı. Tiz ses kulaklarına çarptıkça güneş ışığını gören böcekler gibi düşüncelerinin de kayıplara karışmasını hissetti Namjoon, ardından içeriden gelen adım seslerini takip etti.
Seokjin'in kapıyı açması ve badem gözleriyle ona doğru bakması hem yabancı hem de tanıdık geliyordu Namjoon'a. sanki bu gözleri hep bekliyormuş hissi karnını gıdıklıyordu. Oysa Seokjin ile hiç karşılaşmamıştı hayatı boyunca.
'Bu onun bir özelliği, çekici olması' diye geçirdi içinden.
"Hoşgeldin, buyur geç içeri."
Namjoon, Seokjin'in kapıyı daha fazla aralamasıyla atakkabılarını çıkardı.
"Teşekkürler"Seokjin içeriye adımlayan Namjoon'a yardım etmek için çantasına uzandı. İçerisi dışarının griliğine göre oldukça sıcak gelmişti ancak Seokjin'in üzerine geçirdiği kalın bej hırkası ve altındaki beyaz kazağı öyle göstermiyordu. Oysa içerisi çok kalın giyinmeyi gerektirecek kadar soğuk değildi. Seokjin elindeki valizi sabit adımlarla Namjoon'un kalacağı odaya doğru götürürken Namjoon üzerindeki kabanı çıkarmaya başladı.
Kapının açıldığı salon fazla detaylı döşenmemişti. Ortalama bir bekarın standartlarına uygun kanepe, ahşap sehpa ve evin yalnızlığını gideren televizyondan başka göze çarpan tek detay evin tek kişili haline göre fazla temiz olduğuydu. Namjoon haftasonu eğlencelerinde salon ile mutfağın birbirine girmesine engel olamıyordu. Özellikle Hoseok da eğlencenin içindeyse evin eski düzenini sağlaması günleri alıyordu. Seokjin'in evi bu halde tutabilmesi Namjoon'a göre takdire şayandı.
"Burası misafir yatak odası, dolapların içinde askılar var dilediğin gibi kullanabilirsin."
Seokjin koridordaki ilk kapıdan içeriye girdiğinde elindeki valizi dikkatlice giyinme dolabının yanına bırakmıştı. Namjoon'un boyuna yetecek bir yatak, minimal bir çalışma masası ve bej bir dolapla gayet sade döşenmiş odaya genişçe baktı Namjoon. Uzun bir süre bu odada kalacak gibiydi."Banyo ise sağ çaprazındaki kapı. Özel eşyalarını yerleştirebilirsin" Seokjin aynı sakinliğiyle anlatmaya devam etti.
"Senin için temiz banyo ve saç havlusu çıkardım. Sormak istediğin bir şey olursa her zaman sorabilirsin." Seokjin belli belirsiz bir tebessümle sessizleştiğinde Namjoon içindeki hafif kıpırtıyı yeniden hissetmişti. Seokjin'e olan güveni nedense en derinden hissediyordu.
'Belki çaresizlikten' diye düşündü Namjoon bir an. Babasına karşı güveni yıllardan beri defalarca kırılmışken o boşluğu hiç tanımadığı bir insanla doldurma ihtiyacı güdüyor olabilirdi. Seokjin'in onu evine alacak kadar Namjoon'a güvenmesi onun için ne kadar zor olmalıydı. İçindeki o kıpırtının yeri istemsizce mahcup hissiyle dolmaya başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aprositos || Namjin (Slow)
FanfictionGeçmiştekilerden pek de farkı olmayan yeni bir pazartesi gününde, çalıştığı hastanedeki ofisine bırakılan gizemli bir posta hem önceki pazartesileri hem de psikiyatrist Kim Namjoon'un bildiği zannettiği geçmişini farklı kılacaktır. Belirsizliklerde...