DG - 7

34.9K 1.7K 28
                                    


Herkese sevdikleriyle, mutlu bayramlar dilerim :) 


Mutlu olamayacağımızı kim diyebilir ki                                                                                                   Akşam olunca geliyorsun aklıma                                                                                                                        Akşam aynı sen gibi

Hem olacak belli                                                                                                                                                        Hem de o kadar kısa sürüyor ki


Lara şansına lanet etti. Aynadaki aksine bakıp haline acıyordu. Şimdi ne diye ağlıyordu? Kim için ne içindi bu yaşlar? Alex'in karşısında bile dimdik duruyorken şimdi omuzları ne için düşmüştü? Yüzüne hızla birkaç avuç su çarptı ve ardından yüzünü kuruladı. Akan rimellerini de temizlemiş oldu. Tekrar tuvalet kapısının önüne çıktığında Akın'ı kendisini bekler halde buldu.

"Kimse yok." diyerek kızın kolunu tuttu ve neredeyse arabasına götürüp içine tıktı. Yasemin hayretle ikiliye bakmakla meşguldü. Abisi genel olarak sinirli bir yapıya sahipti ama şimdi mümkün olsa gözlerinden ateş çıkaracak ve karşısında her kim varsa küle çevirecek gibiydi. Okyanusu andıran gözleri sinirden koyulaşmıştı. Çehresindeki her kas gerilmişti. Bu yüzden ona hiçbir şey soramıyordu.

"Sen arabanla dön, Yasemin. Lara benimle geliyor." Lara umutla Yasemin'e baksa da onun da elinden bir şey gelmediğini fark etti. Gerçi en doğrusu bu'ydu. Tehlikeyi ailesinden uzak tutmak istediği için onu suçlayamazdı. Akın şoför koltuğuna geçip anahtarı kontağa taktı ve çevirdi.

"Kemerini bağla, lütfen." Genç kızın adamın sözünü ikiletip onu olduğundan daha sinirli hale getirmeye niyeti yoktu. Sahi yakalansa ne yapacaktı? Bunu düşünmüyordu, hayır. Düşündüğü şey Akın'ın dudaklarıydı. Kendi dudaklarına dokundurması ve tatlı bir ahenkle kendisini öpmesiydi. Sanki hayatı boyunca beklediği, istediği bir şey olmuş gibiydi. Hep olması gereken bir şey gerçekleşmişti.

İnkar edemezdi, öpüşmeleri güzeldi. Çok güzeldi, fazla güzel... Hoşuna bu denli gitmemesi gerekiyordu. En nihayetinde Akın kendisini isteyerek öpmemişti. Bu yüzden öyle kırgındı ki içinde bir yer isyan etmek istiyordu. Üstelik buna hakkı yoktu. Şikayet de edemiyordu. İsteyip de gerçekleştiremediği bir şeydi bu öpücük. Öyle ya da böyle Akın bunu da mümkün kılmıştı. Göz ucuyla Akın'a baktı.

"Bir şey söylemeyecek misin?" Sanki onlarca lafı işitmemiş gibi sormuştu ama sessizlik yüzünden kafasının içi konuşuyordu ve kafasının içindekiler Akın'dan bile daha tehlikeliydi. Akın kıza bakmadan yolu izlemeyi sürdürdü. Cevap vermedi.

"Sana söylüyorum!" diye kışkırttı Lara. Sessizliği daha beter canını yakıyordu.

"Ne söylememi istiyorsun ki? Bana ne düşünerek dışarı çıktığını söyler misin? Bu rahatlığı nereden bulduğunu? Ölmenin, yakalanmaktan iyi olduğunu söyleyen sen hangi akla hizmet böyle bir şey yaptın?" Araba ani bir frenle durdu ve Lara biraz sarsıldı. Ancak Akın'ın kolu kemer olmasına rağmen kalkan gibi önünde duruyordu.

"Bilmiyorum." diye mırıldandı. Aslında biliyordu. Biliyordu ama söyleyemiyordu. Biliyor ama bilmek istemiyordu. Sözcükler dile gelmiyordu. 'Seni ve seninle ilgili tüm düşünce ve hayallerimi kafamdan atmak istedim' diyemiyordu. 'Aklımı o kadar seninle bozdum ki bu yüzden Alex faktörünü bile unuttum' diyemiyordu.

Damatsız Gelin (Damat Serisi 1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin