Mercan yere çömelmiş Emel'in giydiği patenin bağcıklarını bağlıyordu. ''Sıktı mı?''
''Hayır.''
Mercan doğrulup yerden kalktıktan sonra Emel'in elini tuttu. ''İleri-geri git bakayım.''
''Düşerim.''
''Bir şey olmaz, tutuyorum ben seni.'' Derken kızın kaskına tıklatmıştı. İlk kez paten kaymayı deneyecek olan küçük kızı dizlik kolluk ve kask ile savaşa gider gibi donatmıştı resmen.
Onlar pateni teste tabi tutadursun, Aybike kulağında kulaklıklarıyla parkın etrafındaki tempolu koşusuna başlamıştı bile. Şimdi ise o, son turunu tamamlayıp başlangıç noktasına dönerken ilk turuna başladığında Mercan'ın eline sımsıkı yapışıp tedirginlikle hareket eden Emel'in yine tedirgin olsa da kendi başına etrafta dolaştığını görebiliyordu. Durduğu yerde birkaç esneme hareketi yaptıktan sonra yere oturup orada duran eşyalarının arasında duran su şişesini eline aldı.
Emel abileriyle ablasına göstermek için fotoğraflarını çekmesini istediğinde telefonunu eline alıp birkaç fotoğraf ve video çekmişti. Sonunda Mercan, Emel'i yalnız bırakabileceğine karar verip yanından ayrılarak Aybike'nin yanına gelmişti. ''Şşt! Yavru!'' dedikten sonra Aybike'nin yanağından makas aldı. ''Gezdireyim seni de bir tur.''
''Aman kalsın!'' dedi Aybike. Küçükken bir kez bir hevesle Mercan ile buz pistine gitmiş ancak daha buz üzerinde durmayı yeni yeni öğrenmişken havalara sıçrayıp dönerek yere inen Mercan'a özendiğinden aynısını yapmaya kalkıp bacağını kırmıştı. Onu gözünün önünden ayırmanın suçluluğunu taşıyan Mercan'a bir hafta boyunca her işini yaptırmış kendini sırtında bile taşıtmıştı.
''Bence de kalsın. Kibarlık olsun diye sormuştum.'' dedi Mercan kendi su şişesini eline alırken. ''Bir daha taşıyamam seni sırtımda.''
''Çok kibar insansın ya zaten.''
''Her türlü seninkinden iyiyim bence. Bu konuda hiç bana konuşma.''
''Berk nereden benimki oluyor ya?'' diye çıkıştı Aybike.
''Ben Mete'yi kastetmiştim.'' diyerek iyice utandırdı Mercan Aybike'yi.
Aybike bozuntuya vermemeye karar verdi. Hiç Mercan'ın diline düşesi yoktu. ''Mete ile aramızda bir şey yok. Arkadaşız sadece. Konuşuyoruz öyle arada. Her normal iki insan gibi iletişim kuruyoruz.''
''Niye bu kadar gerildin sen?'' derken Mercan'ın yüzünde hınzır bir gülüş vardı. ''Bu aşk üçgeni yaramadı sana. Alışamadın duruma.''
''Ne üçgeni Mercan ya? Kimle kimin arasında aşk var da bir de üçgeni olsun?''
''Ay Aybike!'' diye Mercan çıkıştı bu kez. ''Bilerek mi yapıyorsun sen ya? Hayır, bana aşık değildirler; kimse beni sevemez, diyeyim de birileri gelip aşıktırlar aşıktırlar, desin diye mi bekliyorsun? En sevmediğim şey. Her şey apaçıkken ne gerek var bunlara?''
Aybike kendisini arkadaşına açıklaması gerektiğini hissetti. ''Mete konusunda kendimden eminim. Aramızda bir şey yok. Ama Berk konusunda biri gelip beni pohpohlasın diye böyle söylemiyorum. Ben emin olamıyorum bunun hiçbir şeyinden. Hatta bana sorarsan bunun kendisi bile emin değildir kendinden. Tamam, bir şeyler yaşandı ama gözünü seveyim böyle bir adama diyebilir miyim ki bu bana aşık?''
''Nasıl yar diyeyim ben böyle yâre diyorsun he Aybik.'' Mercan bilerek Berk gibi söylemişti ismini. Aybike kolunu cimciklediğinde irkilip geri kaçsa da devam etti konuşmaya. ''Yani bence de aşk olarak tanımlamak biraz iddialı. Ama farklı bir şey olduğunu da inkar etmezsin herhalde.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bu Dar Vakitte Tez Yaşa
Fanfictionayberli we de keyfim kimi isterse onlu 1 şeyler canınız isterse okuyun biz 1süre buralarda olacağız.