Berk parmaklarını masaya vurarak gözünü kapıdan ayırmadan bekliyordu. Bu dün geceden sonra Aybike ile ilk karşılaşmaları olacaktı. Dün gece heyecandan pek uyuyamamış, sabah da kalkıp Viktor'un evine gittiğinden ilk iki derse gelmemişti. Şimdi herkesin teneffüsten dönmesini bekliyordu. Nasıl davransaydı acaba? Aybike nasıl davranırdı ki? Muhtemelen yanakları al al olacak, utangaç bir gülümsemeyle bakışlarını kaçıracaktı. Bu onu gülümsetmeye yetti. Aybike nasıl geçirmişti acaba dün geceyi? Cesaret edememişti ki hiçbir şekilde iletişim kurmaya. En az onun kadar heyecanlı olduğunu tahmin ediyordu. Ancak o bu kadar heyecanını belli edecekken Berk'in biraz cool davranması gerekirdi ki kızın karşısında biraz havası olsundu. Kapıda bir hareketlenme olduğunda hızla geriye yaslanıp bir bacağını diğerinin üzerine attı. Yeterince umursamaz görünmez için tam telefonunu da eline alacaktı ki içeri girenin Melisa olduğunu gördü. Sıkıntıyla oflayarak başını arkaya attı. Bu kaçıncı yanlış alarmdı? Artık gidip bir bakması mı gerekirdi acaba? Neredeydi bu kız? Ayağa kalkıp sırasından çıkacaktı ki Aybike kapıda göründü. Panikle arkasını dönünce dolaplara çarpıp tökezledi. Ömer omuzlarından tutmasa az kalsın üzerine düşüyordu.
''Lan bantlayacağım artık seni o sıraya!'' derken omuzlarından ittirip kendinden uzaklaştırdı onu Ömer. ''Bu ne be, her seferinde aynı şey?''
''Önüme çıkan sensin. Durma lan o zaman önümde.'' derken üzerini düzeltiyordu Berk. Kaçamak bakışlarla zaten yeterince rezil olduğu Aybike'ye bakıyordu. Ancak Aybike ondan tarafa bakmamıştı bile. Etrafında olan hiçbir şeyi umursamaz bir tavırla kitabını açmış bir şeyler yazıyordu.
''Lan salak mısın? Benim sıram burası. Nerede durayım?'' dedi Ömer bıkkınlıkla.
Berk bir şey söylemeden elini havada sallayıp geçiştirdi onu. Daha sonra geçip sırasına oturdu. O ders boyunca Aybike'yi izlese de kız bir kez olsun ondan tarafa bakmamıştı. Hayır, bakışlarını kaçırdığından falan da değil düpedüz rahattı tavrı. Berk'i rahatsız edecek kadar rahat.
Öğle tatilini kantinde geçirirlerken Berk, o zamana kadar Aybike ile karşı karşıya gelme fırsatı bulamadığından Aybike'nin diğerlerinden ayrılacağı anı kolluyordu. Kız masadan kalkıp Mazlum'a doğru ilerlediğinde hemen peşinden kalktı.
Aybike ''Abi, dört çay alabilir miyim?'' derken o da arkasında bekliyordu. Mazlum çayları hazırlamak için dönmeden önce ''Senin ne vardı?'' diye ters bir tavırla Berk'e sordu. Onun varlığını o an fark eden Aybike bir kez arkasına dönüp baksa da bununla uzunca vakit harcamadan umursamazlıkla yeniden önüne dönüp tezgaha kollarını dayadı.
''Filtre kahve.'' dedi Berk aynı terslikle, hatta daha çok söver gibi. Normal şartlar altında Mazlum'a bulaşır, haddini bildirirdi ancak kafası Aybike'nin az önceki tavrına takılmıştı bir kere. Mazlum ''Tostlara bakayım, geliyorum.'' deyip yanlarından ayrıldıktan sonra Aybike başını eline dayamış sessizce bekliyordu. Berk'in oradaki varlığı pek umurunda değil gibiydi. Bu sebeple ilk olarak onun konuşmasını bekleyen Berk'in planı tutmamıştı. Mazlum dönmeden önce çok fazla vaktinin olmadığını anladığından kendisi bir adım attı. Seslice boğazını temizlediğinde Aybike dönüp ona baktı. bakışları sorar gibi olduğundan ''N'aber Aybik?'' deme gereği duydu. Dediği gibi de kendine kızdı. Bu nasıl bir girişti böyle?
''İyidir.'' dedi Aybike. Sonra da usulen sorduğunu aslında cevabın pek de umurunda olmadığını belli edercesine ''Senden?'' dedi.
Dün gece olanlardan sonra sahiden böyle mi davranıyordu? Oysa Berk kalp krizi geçireyazmıştı olanların heyecanı yüzünden. ''Sen bozuk musun bana?'' diye sordu. Yanlış bir şey mi yapmıştı? Aybike cevap verene kadar hızla dün geceyi gözünün önünden geçirdi ancak Aybike'nin rızası dışında hiçbir şey yapmamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bu Dar Vakitte Tez Yaşa
Fanfictionayberli we de keyfim kimi isterse onlu 1 şeyler canınız isterse okuyun biz 1süre buralarda olacağız.