Avcı Turu

1.1K 58 60
                                    


Berk duruşunu dikleştirdikten sonra derin bir nefes aldı. Ali hala ona beklentiyle bakıyordu. İki yanında duran ellerini yumruk yaptıktan sonra o yumrukları sıkarak dümdüz yürümeye başladı. Yalnızca karşısındaki kapıya bakarak adamın yanından geçip gidecekti ki Ali kolunu tuttu. ''Konuşmak istiyorum sadece Berk.''

Berk kolunu çok da sıkı sıkıya tutmayan adamın elinden kolaylıkla kurtardı. Normalde çok adeti olmasa da kapı açılana kadar bu adamla yan yana bekleyemeyeceğinden cebinden anahtarı çıkarıp kilide yerleştirdi.

''Berk yapma böyle.'' dedi Ali. Bu sıra Berk kapıyı açmış içeri girmişti. Berk'in arkasından içeriye doğru bir hamle yaptı. ''Bak kocaman oldun. En azından iki yetişkin gibi-''

Ancak cümlesini tamamlayamadan kapı suratına çarpılmıştı.

-

Berk penceresinin perdesini hafifçe aralayıp dışarı baktı. Hava kararmış olmasına rağmen Ali hala kapının önündeki merdivenin basamaklarında oturuyordu. Daha önce de birkaç kez yaptığı gibi hırsla perdeyi kapatıp oradan uzaklaştı. Yatağına otururken ''Niye gitmiyor bu hala?'' diye söylendi. ''Kovduracaktım işte bunu. Niye yapmadıysam?''

Bir yabancının oradaki varlığından rahatsız olan çalışanlar bu saate kadar dönüşümlü olarak bu adam konusunda bir şey yapmaları gerekip gerekmediğini sorguluyordu. Çalışanlardan yalnızca biri bu evde uzun süredir bulunduğundan biliyordu adamın kim olduğunu. Ancak fazlasıyla ağzı sıkı olduğundan diğerlerine hiçbir şey söylememiş ve bir o kadar da soğuk bir karakteri olduğundan kimse de ona soramamıştı. Bu yüzden senelerdir burada tutuyordu babası zaten onu.

Yatakta uzanıp telefonuyla uğraştı Berk bir süre. Sonunda dayanamayıp yine pencerenin önüne geldi. Perdeyi araladığı kadar yerden görememişti adamı. Telaşla perdeyi sonuna kadar açtı. Göründüğü kadarıyla tüm girişi tarasa da adam yoktu. Hayal kırıklığıyla birkaç adım geri geri geldi odanın içine doğru. ''Ne beklediysem zaten.''

Bu sıra kapısı tıklandı. ''Gir.'' diye seslendi. Serap seri adımlarla gelip karşısında durdu.

Berk bir an için telaşlandı. ''Ne vardı Serap Hanım?'' Her daim ciddi ve soğuk olan bu kadına bu evde Serap Hanım'dan başka bir şekilde hitap etmezdi kimse. Başka türlüsünde karşısındakini rahatsız hissettiren bir tavrı vardı kadının. Ayrıca evde Ali ile ilgili durumu bilen tek kişi olduğundan geldiğini babasına söyleyebilirdi. Hatta söylemiş bile olabilirdi. Bu yüzdendi Berk'in telaşı.

Kadın cebinden çıkardığı not kağıdını Berk'e uzattı. ''Bunu gitmeden evvel Ali Bey bıraktı.'' dedi. Berk uzanıp kağıdı aldığında ise başıyla ciddiyet dolu bir selam verip arkasını dönerek kapıya doğru hareketlendi.

''Serap Hanım?'' diye seslendi Berk birden telaşla.

Kadın ağır ağır Berk'e döndü. ''Buyurun Berk Bey.''

''Bugün olanlar aramızda kalsın. Olur mu?'' Kadın her ne kadar evin sadık bir çalışanı olsa da kimsenin işine karışmaz kendine söylenenden başkasını yapmazdı. O yüzden daha babasına haber vermediyse bir şansı vardı.

''Nasıl isterseniz Berk Bey.'' dedi kadın buz gibi sesiyle. Bakışları da her zamanki gibi sesi kadar soğuktu.

Berk ''Teşekkür ederim.'' dedikten sonra kadın aynı soğuklukla ''Rica ederim.'' deyip oradan ayrıldı.

Berk biraz olsun rahatlamıştı. İyi tanırdı kadını, babasına çoktan söylemiş olsa bundan açıkça bahsederdi. Bu konunun gerginliğini üzerinden attığında elinde tuttuğu kağıt aklına geldi. İki parmağı arasında tuttuğu kağıdı çevirip yazana baktı. Bir telefon numarası bir de pansiyon adı yazılıydı. Hırsla kağıdı buruşturduktan sonra hızla çalışma masasının yanında duran çöp kutusuna doğru ilerleyip içine attı. Daha sonra oradan ayrılıp odanın diğer köşesindeki yatağa uzandı. Ancak bu pozisyonda direkt çöp kutusunu görüyordu. Önce yan döndü, sonra öyle rahat edemeyip yüzüstü uzandı. Fakat böyle uykuya dalamazdı. Bu kez diğer yanına döndü. Böyle de rahat edemeyince sırtüstü döndüğünde her şey başladığı gibiydi. Çöp kutusu ile bir süre bakıştıktan sonra bıkkınlıkla derin bir nefes alıp doğruldu. Gidip çöp kutusunun önünde dizleri üzerine çöktü. Bir süre kağıtları karıştırdıktan sonra aradığını bulmuştu. Elinde tuttuğu kağıtla doğrulduktan sonra masanın üzerine bakınıp kağıdı koyacak bir yer aradı. Masa lambasını kaldırıp kağıdı oraya bıraktıktan sonra lambayı sertçe, adeta masaya vurarak, geri bıraktı. Şimdi gidip uyuyabilirdi. Artık ne kadar uyku tutacaktıysa.

Bu Dar Vakitte Tez YaşaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin