III

8.2K 249 52
                                    


Yoongi 21;
Namjoon 28;
Jin 26;
Rosé 16;
Hoseok 9;
Jimin 25;
Taehyung 25;
Jungkook 20;
Jisoo 18;
Jennie 4;
Lisa 19 yaş.

---------

Alarmın sesiyle uyandı Yoongi. Dün gece heyecandan uyuyamamıştı ve şimdiyse çok yorgundu. Birazdan uyanırım deyip uyumak istemişti ama aklına gelen şeyle hemen ayağa kalktı. Bu gün onun için yüce gündü. Uyumamalıydı. Banyoya koştu ve işlerini halledip aşağı indi. Jin hyungie'si yemek hazırlıyordu, Namjoon'sa Hoseok ile resim çiziyordu. Bu görüntü istemsizce gülümsetti Yoongi'ni.

"Günaydın!"

Yoongi'nin sesiyle Hoseok hemen o olan tarafa koşdu, "Yoongi hyung~ Sana da günaydın!". Yoongi Hoseok'un yüzünün her tarafını öpüp konuştu:

-Nasılsın bebeğim? Gece uyuya bildin mi?
-Evet hyung! Seninle o kadar çok oynadıktan sonra uyumamam imkansızdı.

Yoongi onun dediklerine gülümseyip mutfağa girdi. "Günaydın Pisiciğim. Bu gün senin için özel ve yüce bir gün. Otur yemek ye"
"Tamam hyungie~"

----------

Pencereden dışarı bakıyordu Yoongi. Jimin'in gelmesine 10-15 dakika vardı ve Yoongi bu zamana kadar bir kaç kez fikrinden taşınmış, ama sonra geç olduğu için boş vermeye çalışmıştı.

-Hyung ben çok heyecanlıyım, acaba gitmesem mi?

-Hadi ama pisiciğim! Bu kadar zaman gitmemek için mi bekledin!? Hem artık çok geç, bunu sende biliyorsun. İnan bana kötü bir şey olmayacak!

-Hyungie nereden biliyorsun kötü bi' şey olmayacağını?

-Hisslerim söyledi?

Yoongi derinden nefes alıp dışarıyı izlemeye devam etti. İçinden 'hiçkimse beni anlamıyor' diye geçirdi. İzlemeye devam ederken siyah bir arabanın kapıda durmasıyla ayağa kalktı. Bu o olamazdı...
"Hayır hyung! O geldi! Tanrım! Burda olmadığımı söyleyin tamam mı?"

Jin hyung'unu yakasından tutup sallarken söyledi. Jin'se büyüttüğü gözleriyle bir ona birde dışarıdaki arabaya bakıyordu. Yoongi hemen başını dışarıya çevirdi. İçeriden bir değil iki adam düşmüştü. Biri gözlük ve maske takmış, diğeriyse sadece maske takmıştı. Sadece maske takan adamın birden başını Yoongi'nin baktığı pencereye çevirirken Yoongi yerinden kıpırdayamadı. Oğlan gözlüklü adama bi' şey dedikten sonra o da başını bu tarafa çevirmişti. Yoongi hemen kendine gelip pencerenin karşısından çekildi ve saklandı. "Hyung, küserim! Yemin ederim ki, küserim! Ben burda yokum tamam mı? Okuldayım!"

"Tanrı aşkına Yoongi! Bu gün okul mu var!?"

Yoongi kendi dediğine gülmeye başladı. Bu adam şimdiden ona kafayı yedirtmişti.

"Tamam hyung, uydur bir yalan!? Yokum ben burda!"

"Pisiciğim onlar seni gördüler! Ağzına sıçarım, kalk ayağa!"

Kapının sertçe kapanmasıyla ikisi de bir anlık şoka girdiler. Jimin gelmişti.

"Hayatım, hadi aşağıya gelin, sizi bekliyorlar"

Namjoon bağırmasıyla Yoongi hemen ayağa kalktı. Bir oraya bir buraya koşturmağa başladı. Jin'inde ondan bi' farkı yoktu.

"Olamaz geldi, olamaz geldi. Ne yapmalıyım Hyung!?"

"Dur! Anlamıyorum, bunu isteyen sendin. Şimdi kaçamazsın. Hadi aşağıya"

Jin Yoongi'nin kolundan tutarak onu yerden kaldırdı ve yanağına küçük bir öpücük kondurdu. Bu azcık olsa da Yoongi'ni rahatlatmıştı. Yüzünü yıkayıp hyung'u ile birlikte aşağıya indiler. Tanımadığı adam başını kaldırıp ona bakmaya başladı. Onu tanımıyordu ve Jimin olmadığını da biliyordu. Jimin'se arkasını çevirdiği için yüzü gözükmüyordu. Birden ayağa kalkmasıyla Yoongi bir kaç adım geriledi. Jin hyung'u Namjoon'un yanına gitmişdi. Jimin yüzünü Yoongi'ye çevirdi ve ona yaklaşmaya başladı.

Lazy BabyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin