* Server 'in ağzından:
Onu ilk gördüğümde aşık olmuştum. Bundan hiç pişmanlıkta duymuyorum. İnsanlar ne der demek için gelmedik biz dünyaya. Diğerlerini bilmiyorum ama en azından ben öyle düşünüyorum. Herkesin korktuğu durumun içerisindeyim. "Acaba o da beni seviyor mu?" düşüncesi. Ama en azından şuan yanımda. Onu her an öpmemek için kendimi zor tutuyorum.
* Masal 'ın ağzından:
Yavaş yavaş yukarı çıkıyorduk. Melda teyze evde yoktu. Üst katın koridorunda yürürken Server 'de arkamdan geliyordu. Ve kendi odasını geçti. Kendini acındıracak bir ses tonuyla "Seninle gelmek istiyorum." dedi. Çok şirin gözüküyordu. Sanki her geçen dakikada ona daha da çok aşık oluyordum. Server 'e "Neden gelmiyorsun o zaman?" diye sordum.
Gözleri parlamıştı adeta. Arkamı dönüp odama girerken yüzümü bir sırıtma kapladı. Server odaya girince pot kırmamak için kendimi sıkıyordum. Yatağıma uzanmıştım. Server 'e gelmesi için elimde yatağa iki kere vurdum. Server geldi ve ona fotoğraf albümlerimi göstermek istedim. O da kafası kopacakmışcasına salladı. Hemen albümeri kaptım ve ;
Masal : "Uzansana." dedim gülerek. Yanakları bir kırmızı elmadan farksızlı. Onun bu haline bayılmıştım.
* Server 'in ağzından:
Masalım bana yanıma yat demişti. Evet evet demişti. Hayal görmüyordum. O an bir ecel teri döktüğümü hatırlıyorum. Masalımın yanına yatmıştım. Ama çok fazla yakın durmamaya çalışıyordum. Kafasını göğüsüme koydu. O anda nefes aldığımı hatırlayamıyorum. Bana fotoğrafları göstermeye devam ediyordu. Bir ara kendime gelip saçlarınla oynamaya başladım. Bir süre sonra uyumuştu. O anda zamanın durup, hiç geçmemesini istedim. Çok tatlı uyuyordu. Nefes alışını hissedebiliyordum. Hazır uyumuşken onu öpebilirim diye düşündüm. Ve başını yavaş ama uzunca öptüm. Daha sonra bende uyumuşum. O nasıl oldu hiç hatırlamıyorum.
* Masal 'ın ağzından:
Uykuma yenik düşmüşüm. Uyandığımda Server 'in kolu belime dolanmış uyuyordu. Onunla bir gece geçirmiştim. Gece kızlarla ve Özgür ile yaptığımız plan yatmışı. Server 'i uyandırmaya kıyamadım. Telefonumu aldım tabii bunu yaparken Server 'in uyanmaması için büyük bir efor sarf ettim. Saate baktığımda saat tam 9 'du. 15 saat uyumuş olamazdık. Gruba baktığımda kızlar bizim uyurken fotoğrafımızı çekip gruba atmışlardı. Neyse en azıdan bana kızmamışlardı. Server kıpırdamaya başlamıştı. Ve gözlerini açtığını gördüm.
Masal : "Günaydın."
Server : "Günaydın prenses."
Kalktığı zaman üstünde tişörtü yoktu. O da biraz utanmıştı sanırım. Tam odamdan çıkacakken :
Masal : "Dur, gitme."
Server : "Tişört giyip tekrar geleceğim prenses sorun nedir?"
Masal : "Al benimkilerden bir tane giy. Ayrılma hiç yanımdan." dedim. Bunu diyebilecek cesareti nerden buldum bilmiyorum ama her an, her saniye onunla beraber olmak istiyordum. Dolabımdan bir tişörtüne üstüne fırlattım. O da yanıma yaklaştı. Sanırım teşekkür edecekti. Ve yanağıma ufak bir öpücük kondurdu.
Server : "Biliyor musun prenses bugün benim doğum günüm."
Bunu söyledikten sonra bende onu öptüm ve :
Masal : "Doğum günü kutlu olsun prens." diyerek ona sarıldım. Aşağıya indik ve kahvaltı ettik. Daha sonra da sofrayı topladık.
Masal : "Eeh, eğer bir doğum günü çocuğu varsa, doğum günü pastasıda olmalı."
Server : "O zaman gidip hemen alalım."
Masal : "Hayır almayacağız. Kendimiz yapacağız." dediğimde onun şaşkın ifadesini görünce onu bir daha öpmek istedim ama kendimi tuttum.
Dışarı çıktık. Mükemmel bir pasta olmasını istiyordum. Mükemmel bir prense mükemmel bir pasta gerekli sonuta. Pasta süsleme malzemeleri satan bir dükkan bulduk. Ve herşeyi karıştırmaya başladık. O kadar çok şey vardı ki hangilerini alacağımızı bilmiyorduk. Bir görevlider yardım istedik. Tabiki dükkandan 2 poşet pasta malzemeleri ile çıktık. Eve dönerken Server 'in beni yakalamasını istedim. Tabii benim de bir krosçu olduğumu düşünürsek beni hafife almamalıydı. Koşarak hızla eve yaklaşmıştık ama ben yorulunca prensim beni yakaladı ve belimi sardı. Boynumdaki öpücüğü hissettiğimde gıdıklandım. Daha sonra burnunu burnuma değdirerek kafasını sağa sola sallıyordu. Neredeyse bayılacak gibi oldum. ve bende dudağına yakın bir yere öpücüğümü kondurarak ondan yine kaçtım. Bu sefer eve girmiştim ve beni yakalayamadı. Hemen pastanın hamurunu hazırlamak için tüm malzemeleri çıkarttık. Un paketini açtım. Birazını Server 'in üstüne attım. Her yer un olmuştu. Server gülerek "Gel bakalım" dedi ve tüm un paketini üstüme boşalttı. İkimizde kahkahalara boğulduk. Bir anda beni havaya kaldırdı ve dönmeye başladık. 6-7 tur attıktan sonra beni bıraktı. Hala gülüyorduk. Yarım saat kadar sonra pastanın hamuru hazırdı fakat mutfağın halini kimse görmek istemezdi. Özellikle de bir Türk annesi. Pastayıda başarıyla süslemiştik. En üstünede krem şantiyle M&S yazdı prensim. Bunun ne olduğunu anlamam pek uzun sürmedi. Çözdüğümde arkamı döndüm ve dudaklarım onun dudaklarına değiyordu. Birden alt dudağımı emmeye başladı. Daha önce sevgilim olmamıştı, haliyle kimseyle öpüşmemiştim. Kendimi tamamen ona saldım ve içeri paldur küldür birisi daldı. Evet bu Özgür 'dü.
Özgür : "Hop hop, aile var"
Server : "Mahvetmesen olmuyor değil mi sevgili kardeşim."
Özgür : "Üzgünüm çifte kumrular. Neyse ben yukarı çıkayım, sizde işinizi görün." dedi. Ve ben hayatım boyunca hiç bu kadar utanmamıştım. Mutfağı apar topar topladık ve bu bir buçuk saatimizi aldı. Hava kararmaya başlıyordu. Ve ben Server 'e hediye almayı unutmuştum. Hemen Whatsapp 'tan bizim kızlara olanları anlattım. İkiside aynı anda "bize bırak" yazdılar. O an çok korktum çünkü bizim çatlaklara güvenebilir miyim bilmiyordum. Küçük bir parti olacaktı. Bizim çatlaklar 1 saat sonra giyinmiş, makyajlarını yapmış bir şekilde geldiler. Onlarla beraber odama çıkıp elbise seçiyorduk. Ve beyaz, en sevdiğim elbisemi seçtik. Bu elbiseyi daha önce sadece bir kere giymiştim. Daha sonra bu partinin evde olacağı aklıma gelince elbiseyi hemen geri koyduk. Siyah bir dar paça pantolon ve üst kısmı parıltılı bir tişört giydim. Melda teyze gelmişti ve bizi kontrol ediyordu. Bana çok güzel gözüktüğümü söyleyince kesinlikle böyle kalmalıyım dedim. Hemen hafif bir makyajın ardından hediyeyi görmek istedim. Bizim çatlaklar yine aynı anda "Süpriiiiiz!" diye kükrediler. Evet bildiğimiz kükrediler. Tüm site duymuştur herhalde. Aşağıya indik. Pastayı Melda teyze getirdi ve Server üstünde 18 tane mum olan pastasını üfledi. Pastayıda dilimlere tabiki o ayırdı. Ama bir tabak eksikti. Bu durumu fark edince ona baktım ve bana gülümsedi. Tabağıyla yanıma geldi. Tabakta iki tane çatal vardı. Ve pastayı birbirimize yedirdik. Bu sessizliği Özgür bozdu :
Özgür : "Bu kadar romantizm yeter şimdi sıra hediyelerde!" dedi. Ve herkes hediyesini vermişti. Tabiki Zeynep ve Hande basit şeyler almıştı çünkü onlara çin işkencesi yapacağımı biliyorlardı. Aslında kıskanç biri değilimdir. Yani biraz belki ama çok değil. Sıra benim hediyeme gelmişti. Orta boylarda bir şeydi. Server onu açtığında gözlerinin dolduğunu gördüm. Hediyeye baktığımda bir kalp yastıktı. Üstündede bizim çatlakların biz uyurken çektikleri fotoğraf basılmıştı. Server 'e sarıldım. Saat 23:15 'ti. Herkes dağıldı ve Server hadi çıkıyoruz diye bileğimden tutarak beni çekeledi. "Nerereye ?" diye sormama vakit bırakmadan..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Elmanın; İki Yarısı..
RomanceBir elmanın, iki yarısı birleşirse ne olur? Tahminlerinizi duyar gibiyim. Evet bir bütün elma olur. Peki, bakalım bizim genç çiftlerimiz bir bütün olabilecekler mi?