ve bir turan gördü bu dünya, ateşle oynama denilecek yaşta ateşe atılan. (son)

3 0 0
                                    

"gitme jeongguk."
marcella'nın son direnişi de bir işe yaramadı. jeongguk kalın paltosunu sırtına attı, odasında oyuncaklarıyla oynayan turan'ı bir çırpıda kucağına aldı. saat sekiz kırk dokuzdu. dimdik durdu, bir asker kadar dik durdu jeongguk. sonra bana baktı, yutkundu.
"fotoğrafımızı çek taehyung."
marcella dayanamadı, eliyle ağzını kapatarak odasına girdi. turan'ın yüzüne son bir kez bakacak cesareti dahi kendine bulamadı.
ben de turan' a baktım. gülümsüyordu, ilk günüymüş gibi. sanki dünyayı yeni keşfediyormuş gibi gülümsüyordu. bir şey demedim. jeongguk'un babasından kalma eski kamerayla minik adamlarımın son fotoğrafını çektim. saat sekiz elliydi.
sonrasında jeongguk ilk gününü yaşıyormuşçasına canlıydı, ben ayakta bir ölü gibi sürüklendim peşlerinden. turan babasının kucağında etrafı izledi, insanları ama en alçak olanları.
gideceğimiz yere vardık. yüzlerce insan toplanmıştı, gülüşüyordu bazıları. sonra jeongguk durdu, kaskatı kesildi, dizleri titredi. kocaman bir odun yığını, kan kırmızısı bir ateş vardı ileride. turan'ın gözleri parladı.
"baba, kocaman ateş yakmışlar. taehyung bak!"
minik parmaklarıyla ateşi gösterdi bana, ağladım sadece. alçak dünya, alçak insanlar.
bir adam geldi yanımıza.
"vedalaşın, son iki dakika."
durdum, durdu, dünya durdu. turan'ımın saçına kına yaktırmayan jeongguk'um, oğlunu kınaya bulayacak olan adamlardan birine tüm gücüyle bir tokat attı. adam hiçbir şey demeden gitti. turan'ın minik dudakları ise aralık kaldı.
"baba? taehyung babam ağlıyor."
bana baktı, ağladığımı gördü. gözleri dolu doluydu.
"taehyung neden ağlıyorsunuz?"
telaşa kapıldı, ikimizin de gözyaşlarını silmeye çalıştı tatlı bir telaşla.
"baba?"
jeongguk oğlunun yüzüne bakamadı, boğuluyor gibiydi.
"taehyung babama sarıl, ağlamasın."
bir adam geldi, turan'ı jeongguk'umun kucağından nçekip aldı. turan tüm gücüyle havaya tekmeler savurmaya başladı.
"taehyung sarıl babama! bırakın beni, babam ağlıyor! baba!"
jeongguk alnını toprağa yasladı, hemen yanına çöktüm dizlerimi. turan ağladı, ben ağladım, sevgilim ağladı, gülüşüyordu insanlar.
"baba nereye götürüyorlar beni?! taehyung!"
sonra adam durdu, ateşin hemen yukarısındaki merdivene çıkmışlardı. turan, minik çıplak ayaklarının altındaki ateşe baktı.
"baba! bir şey yapın burası çok sıcak!"
jeongguk hırsla kalktı, turan'a doğru koşmaya başladı. onu uyardılar.
"yaklaşma, sen de ölürsün."
nefesim kesildi, ikisini kaybedecek olmak nefesimi kesti. sesim çıkmadı, jeongguk'a dur diyemedim. jeongguk onları dinlemedi, koştu. ikinci adımında göğüs kafesine bir kurşun gömdüler biricik sevgilimin. turan'ı ateşe attılar. çığlıklar, bir çocuğun çığlıkları. jeongguk son gücüyle turan'a baktı. gözleri ateşle parıldadı. bana döneceği sırada yığıldı yere.
19 mayıs 1957, turan'ımı ve jeongguk'umu kaybettim. 20 mayıs 1957, marcella'nın ardından jeongguk'un bana papatya toplayıp taç yaptığı tepeden atladım.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 23, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

boğazımda bir kesik, gök çatı altında bir oğul eksik - taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin