myoui: açacak mısın
sıkıntıdan öleceğim şimdi
poetson: ne
hâlâ kapının önünde misin
mina biz en son konuşalı yarım saat oldu
myoui: ve yarım saattir açmıyorsun
yazıklar olsun
hadi aç yoksa durmadan ziline basarım
ya da kapıyı kırarım
poetson: içeri girince de beni öldürmezsin umarım
myoui: korkma
kıyamam
Mutfaktan çıkıp kapıya ilerlediğimde parmak ucuma kalkarak delikten bakmış, karşımda telefonuna bakan bir Mina gördüğümde ise sesli bir şekilde gülmüştüm. Duymuş olacak ki göz devirmiş, boşta olan eliyle zile basmaya başlamıştı. "Tamam tamam, açıyorum yapma." Gülmemi durduramazken kapıyı açmış, bana sinirli - ya da sinirli olmaya çalışan - gözlerle baktığını görmüştüm. Bu daha komik olsa da en sonunda gülmemi durdurmuş, dudaklarımı birbirine bastırarak ellerimi 'ben masumum' dercesine yukarı kaldırmıştım. "Güleceğine kapıyı açsaydın tatlı pijamalarını daha erken görmüş olurdum." Üstümdeki çilekli kıyafetleri gösterip içeri giderken dalga geçercesine gülümsemiş, kaşlarımı çatmama neden olmuştu. "Dalga geçme, çilekler çok tatlı." Koltuğa oturup kafasını evet anlamında sallarken ben de yanına gitmiş, karşısındaki koltuğa oturmuştum. "Yanıma gelseydin ya." Dediklerini görmezden gelip televizyonu açmış, o tarafa dönmüştüm. "Ne yapmak istersin?" Omuz silkip telefonunu cebine koyduğunda ben de filmler arasında gezinmeye başlamış, arkama yaslanmıştım. Ben ne kadar animeyi normal diziden çok izlesem de onun sevip sevmediğini bilmiyordum, Japon olduğu için zaten çoğu animeyi biliyor olabilirdi ama daha tanımadan yaşadığı yere göre sınıflandırma yapmak istememiştim. O sırada tüm düşüncelerimi bir kenara koyarak yönelttiği soruyla sahte bir şekilde öksürmüş, kafa sallamıştım. "Netsuzou Trap izleyelim mi?" Benim de izlediğimi bilmesini istemediğimden bir şey demeden internete girip ilk bölümünü açmıştım. Ne kadar çekinsem de sonuçta izlemek isteyen kendisiydi, konusunu bildiği sürece sıkıntı edeceğini de düşünmüyordum. "İçecek bir şey ister misin? Kendime ice tea koyacağım." Dediklerime karşın kafa sallamakla yetinmişti, içeri giderek ikimizin bardağını da doldurmuş ve dikkatlice geri dönmüştüm. O sırada introyu geçmiş olduğunu görmemle önündeki sehpahaya bardakları bırakmış, ben de yerime geçmiştim.