~başlangıç~

90 5 8
                                    

 “ Aylar sonra bitti sanırken daha büyüğünün geleceğini nereden bilebilirdik ki? Halen rüyalarımda yaşadığım günleri ne kadar küçük olursam olayım unutamam.
Çok uzun sürdü evlerden çıkmamız. Çıktığımızda ise insanlar birbirini tanımaz olmuştu. Hayat kaldığı yerden devam etmiyordu.  

Evden çıktık diye sevinirken bu sefer evimizden olduk. Sırtlarımızda birer çanta koyulduk yola, çamur yağmurları sardı her yanımızı günlerce hatta haftalarca yıkanamadık. İçme suyumuzu bile zor bulurken nasıl yıkanırız? Başlarda kokularımız ve pis bedenlerimiz rahatsız ederdi bizi. Sonra burnumuz alıştı kokuya ve artık hissetmez olduk. Çamur yağmurlarıyla birlikte depremler de başlamıştı. Depremler üzerinde durduğumuz toprağı beşik gibi sallıyordu. Artık alışmıştık depremlere. Kaybetmekten korktuğumuz tüm mal varlığımızdan olmuştuk.  Ama kimse canı varken malını düşünemezdi ki. Hayat zor yoldan da olsa anlatmıştı insanlara aslında ne kadar da zayıf varlıklar olduklarını. Kıyameti çağıran da insan değil miydi zaten? Ama insan bu çabuk unutur.
Neyse işte evlerimizden uzağa, çamur yağmurlarının altında durmadan yürüyoruz. Arabalarımız lavın altında kalmıştı. Ben, korkak sulu gözlerle annemin eline sıkı sıkı tutunup, annemin gözlerine bakıyordum. Sonra fark ettim ki annem benden daha çok korkuyordu. Çocuk aklıyla anlamadığım kafama kazınan birçok şeyi çok sonradan fark ettim.
Büyük bir insan seliyle gittiğimiz yolun sonunda uçsuz bucaksız bir deniz olduğunu bilmeden yürüyorduk.
Yalnız insanlar da değildik. Hayatta kalan tüm canlılar kaçmaya çalışıyorlardı. Yanımda beyaz bir kaplanla yürüdüm saatlerce. Yaralı kolumla tüylerini okşadım. Eğer bu kıyamet değilse neydi? Biz çocuklara kıyamet koptuğu zaman yeryüzünde hiç insan kalmayacağı söylenmişti. O zaman biz neden yaşıyorduk? Çocuk aklımla sorduğum sorulardı bunlar.
Depremler kıtaları birbirinden tamamen koparmıştı. Yolun sonuna gelmiştik. Karşı tarafa yüzerek bile geçemezdik. Herkes bir çıkar yol arıyordu. İnsanların artık takatleri kalmamıştı.
Yolda uyuduğunu sandığım yaşlı insanların aslında öldüğünü sonradan anladım.”

İNTİBAH-I BEŞER ( İNSANLIĞIN UYANIŞI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin