Eve geldiklerinden beri tamı tamına on saat geçmişti. Küçük kızla eve geldikten sonra salona geçmişlerdi, kız koltuğa oturur oturmaz uykuya dalmıştı. Kesintisiz bir şekilde ara ara sayıklayarak uyumuştu Hümeyra. Onun aksine Asiye'nin bir zerre bile uykusu gelmemişti, bundan sonra ne yapacağını düşünüp durmuştu. Özellikle de bu küçük yavrunun annesine ve babasına ne olduğunu.
Derin bir nefes aldı ve ayağa kalktı, gözü orta sehpanın üzerinde ki kitaba ilişti. Kürk Mantolu Madonna'ydı kitap. Engin'in ona ilk hediyesi, Asiye'nin ise en sevdiği romanlardan biri. Kitabın sayfaları çevirdi hızlıca. İçinden bir kağıt parçası aşağıya düştü, eğilip aldı. Bu notu Engin yazmıştı Asiye'ye yıllar önce.
"Kadim taşlar, yollar... Özeldim" yazmıştı Engin. Asiye'de ona cevaben;
"Yollar, taşlar ve ben de... Sizi çok özledim" demişti. Buruk bir tebessüm ederek, fısıltıyla " Kadim taşlar, yollar ve ben... Sürükleniyorum" dedi. Gözlerinden yine bir damla yaş süzüldü, hemencecik sildi yaşını. Çok yoğun bir haftada, birbirlerini neredeyse hiç göremedikleri bir zamanda yazmışlardı bu notu birbirlerine. Şimdi ne haldeyiz dedi içinden kadın. Hümeyra yine sayıklamaya başlamıştı.
"Anne, baba bekleyin" diyordu yine. Hızlıca yanına gitti Asiye, bir anne şefkatiyle saçlarını okşadı ve sakin ol dedi. Anlına elini değdirdiği anda küçük kızın ateşler içinde yandığını fark etti.
"Hümeyra Hümeyra, kalk hadi güzelim" dedi bir kaç kez dürtükleyerek, ama fayda etmedi. Tekrar sayıklamaya başladı Hümeyra "Anne! Anne!" diyordu yine. Asiye ne yapacağını düşündü. Doktora gidemezdi çünkü Hümeyra polise gitmek istemiyordu, en nihayetinde kayıt için kimlik vs. gibi belgeler lazımdı bu yüzden hemen bu fikirden vazgeçti. Aklına lise arkadaşı Aker geldi. Tıp fakültesinde okuyordu ve her zaman bir derdi olduğunda yanında olurdu. Mantıklı bir fikir miydi bilmiyordu ama bu durumda fikrin mantıklı olmasının çok da bir önemi yoktu. Hızlıca telefonunu aldı ve rehberden Aker'in ismini aradı buldu ve hemen aradı. İkinci çalıştan sonra açtı telefonu Aker.
"Alo"
"Aker ben Asiye. Sana çok acil ihtiyacım var." dedi Asiye. O kadar endişeliydi ki cümle kurmakta zorlanıyordu.
"Tamam sakin ol Asiye, ne oldu anlatır mısın?" dedi yumuşak ses tonuyla.
"Bunun için çok zamanım yok. Lütfen çabuk eve gel."
"Tamam, geliyorum" dedi Aker.
"Bekliyorum" dedi ve kapattı. Hümeyra sayıklamaya devam ediyordu. "Allah'ım sen yardım et." dedi Asiye. Kızın tişörtünü çıkarttı. "Bıyakk" demeye başladı bu sefer Hümeyra. O sayıklamaya devam ettikçe Asiye'de eş zamanlı olarak başını okşuyordu.
-------------
Aker'i aradığından beri yarım saat geçmişti. Bu arada Hümeyra hâlâ aynı şekilde sayıklamaya devam ediyordu. Kapının zili çaldı, Asiye koşar adımlarla kapıyı açtı.
"Asiye iyi misin? Bir sorun yoktur inşallah"
"İçeri gel Aker çabuk." dedi Asiye. İkisi de hızlıca salona gittiler. Odada sayıklayan Hümeyra'yı görünce afalladı bir an.
"Bu kız kim?"
"Aker kız yanıyor lütfen boş ver şimdi kim olduğunu." diye cevap verdi Asiye. Aker bir yandan kızı kontrol ederken bir yandan da " Ateşi çok fazla, neden hemen doktora götürmedin?"
"Sana nedenlerini sonra anlatacağım ama önce lütfen ateşini düşürelim."
" Tamam sakin ol sen, şimdi sen git soğuk suyu aç" dedi. Asiye hızlıca banyoya girip soğuk suyu açtı ve "Açtım!" diye bağırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeis
Teen FictionMart aylarının başlangıcında, çok soğuk bir kış günün sabahı başlamıştı olay. Asiye daha başına gelecekleri bilmiyordu. Kendince vereceği savaşları hatta intiharın eşiğine gelecek olmasını tahmin bile edemezdi. Kırılacaktı kalbi çok hatta pek çok...