22

188 20 0
                                    

jongbear: "Of Sehun! Olmuyor bu. Makinede sorun var."

Üçüncü kez bozuk para attığım ve üçüncü kez elimi boş bırakan oyuncak makinesine çatık kaşlarla baktım. İçinde bir sürü ayıcığın bulunduğu bir oyuncak makinesiydi. Ayıcıklara ulaşamama nedenim çevresinin camlarla kaplı olmasıydı. Bozuk para atıyorduk ve hareket ettirdiğimiz kıskaçlı uçla ayıcık yakalamaya çalışıyorduk. Sonucum hüsrandı. Hüsranlığımı çeken başlıca kişi ise Oh Sehun'du. Sevgili olduğumuz gerçeğinden beridir çekiyordu beni. Yani nazımı, huyumu suyumu, gıcık olduğunda saçımı ve azgın olduğunda şeyimi. Penis olan şey.

bubblehun: "Bir de ben deneyeyim hayatım."

Cebimden yeni bir bozuk para çıkardım ve makineye attıktan sonra onun bulunduğu yere geçtim. Hemen yanımda duruyordu. Bir ara gözlerinin, kıskaçlı metali hareket ettiren düğmelerin üzerine koyduğum ellerime kaydığını gördüm. Ellerimle alıp veremediği şeyler vardı. Metal yüzükler taktığımda salya akıtacak boyuta geçiyor, siyah ojesinden bana da sürmek için diretiyor, ellerimi tutup sıklıkla yanaklarına yaslıyor ve parmaklarımla oynuyordu. Şimdi ellerimden başka dikkatini çekecek bir şey varsa, o da koskoca lunaparkın içinde bulduğumuz ayıcık dolu oyuncak makinesiydi. İçinden bir ayıcık kapma hırsı.

jongbear: "Hadi Sehunnie, tuttu tut-!"

İleri ve aşağı hareket ettirdiği kıskaçların arasına giren ayıcıkla ağzım aralık kaldım. Heyecanla yerimde hareketlenmem boşaydı. Kıskaçlar yalnızca ayıcığın kolunu yakalamış ve havalandığında geri düşmüştü. Hevesim kursağımda kalmıştı. Tam, boğazımda. Derin bir nefes koyverip elini tekrar cebine atınca hırslandığını fark ettim. Parayı atıp ellerini tekrar düğmelere yerleştirdi. Tekrar hareket ettirmeye başladı kıskacı. İleri ve aşağıya. Yeni bir heyecan dalgasıyla koluna sarıldım.

bubblehun:

Son derece dikkat kesilmiş bir halde, ayıcığın üstündeki kıskaçları açtırdım ve ayıcığı içine hapsettim. Omuzlarım ve sırtım dimdikti. Jongin'in az önceden beri kaybettiği her seferinde verdiği abartılı tepkileri şimdi anlıyordum. Ben kaybettiğim ilk seferde derin bir nefes koyverdim yalnızca ama aşıladığı hırs büyüktü. Ziyadesiyle onu ne kadar çok mutlu edeceğini biliyordum. Mutluluğuna kapı açacak her şeye vardım ben. Koluma sıkı sarılışından ne denli gerildiğini belli ediyordu. Yukarıya çektiğim kıskaçlı uçta bulunan ayıcığı görmekle genişçe gülümsedim. Yerinde bir kez zıplayıp yanağıma sulu bir öpücük kondurdu. Seslice güldüm mutlulukla.

jongbear: "Sen en iyisisin Sehun! En iyi sevgilisin!"

Yerimde zıplamam ve yanağından öpücük almam, otuzikidiş sırıtışım ve boynuna sarılmam mutluluğumun belli edebildiğim kısmıydı sadece. Belli edemediğim kısımda parti edasında takılan organ ve hislerim vardı. Kollarım boynundayken yüzümü geri çekip yüzünün her bir noktasını öptüm hızlı hızlı. Öpücük manyağı ettim sevgilimi. Geri çekilmesine izin verdiğimde ayıcığı alıp uzatabildi ancak. Sıkı sıkı sarıldım ayıcığıma.

bubblehun: "Aldık ama pabucum dama atılmasın."

Az evvel bana sarıldığı gibi ayıcığa sarıldığını görünce söyleyiverdim. Kafasından öpüp durdu peluşun. Sonra tek koluyla yeniden koluma sarılıp diğerinde ayıcığını tuttu. Küçük şeylerle mutlu olduğunu fark ettiğim en net andı. Omzumdan öperken beni çarpışan arabaların olduğu tarafa yürütüyordu. Akşam saatlerindeydik. Renkli ışıklarla süslenmiş lunapark araçlarının arasından geçiyorduk. Geldiğimiz ilk an korku trenine binmiştik ve oyuncak makinesi sakinleşmemiz için en iyisi olmuştu aslında. Şimdiki durağımız ise çarpışan arabalar gibi görünüyor.

jongbear:

Lunaparka girerken aldığımız jetonlar arasından çarpışan arabalar için olanı kullandım. Epey kalabalıktı ve aslında lunaparkın tadı böyle çıkıyordu. Görevliye jetonları verdikten sonra ayrı ayrı arabalara bindik. O bana meydan okuyan bakışlar atarken ayıcığımı yanıma oturtmuş ve kemerini bağlıyordum. Doğrulduğum sıra başladı arabaların hareketi. Geri geri gidip başka bir arabaya vurduğumda ilk sarsılışımı yaşadım. Gözlerim Sehun'daydı ve ona doğru sürerken araya bir sürü araba giriyordu. Bir çocuğun "aaa, ayıcığa bak baba" dediğini duyumsadım.

bubblehun:

Jongin'in arabasına doğru sürdüm yüzümdeki koca gülümsemeyle. Yanaklarım ağrımaya başlıyordu. Günümüz, özlemle hatırlayacağım bir gün olma yolunda ilerliyordu. Önden ona çarpıp sağa kaçma planını boşa çıkardım. Seslice güldüm aynı zamanda. Ayıcığını yan koltuğuna koyuşu yok muydu bir de. Bayılıyorum bu herife. Yan yana olmadığımız zamanlarda bana dakika saydırıyordu. Yanında olduğum zamanlar ise vaktin nasıl geçtiği anlaşılmıyordu.

jongbear:

Yüksek sesli müziğe eşlik eden yüksek sesli makine ve insan sesleri arasında çarpışıp durduk Sehun'la. Bir ara ayıcığım yuvarlanıp düşünce en net çığlığı bastım. Hırslı davrandım herkese karşı. Kahkahalarımın yarıda kesilme nedeni bilet süresinin dolması oldu. Israrımla bir kez daha bindik ve bir kez daha aynı eğlenceyi tattık. Oradan sonrası sakin bir oyuncağa bindik, tehlikeli olanlara binmek için ısrar ettim. Fakat ilk kez ısrarlarım olumlu sonuç vermedi, gerçekten tırsıyordu. Gerçi onun açısından bakarsak buna tırsmak değil, mantıklı davranmak demek gerekirmiş. Ağzından öpmek istedim bunu söylediği an. Omzundan öptüm kalabalıkta olmanın olumsuz yönüyle. Gerçi bu bile yetti bana, her şeyini seviyordum ayrı ayrı. Bana hayatı sevdirişini seviyordum. Beni sevişini, onu sevmeyi. Çiçeğe duyduğu rahmeti. Bir öpücükle hissettirdiği şefkati. Minnetini. Ve bana kattığı her şeyi.

*

*

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Roleplayer | SeKai TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin