Günlerden Salıydı. Kopuk ekibi her zamanki gibi konferans salonunda yeni koreografilerine çalışıyorlardı. Leya müzik kesildiğinde başını arkaya eğdi. Birden Olcay hoca cıklamaya başlayınca Leya gözlerini devirdi.
"Sana müzik kesilince kendini salmamanı kaç kere söylemem gerek Leya."
Sahnenin ortasında öylece Olcay hocaya bakan Leya ayaklanıp çıktı sahneden. Olcay hoca disiplinli biriydi. Her şeyin mutlaka dört dörtlük olmasını isterdi. Ve mükemmeliyet kendisi için pekte önemli olmayan Leya'ya Olcay hoca katlanılmaz biri gibi geliyordu. Fakat ne yaparsınız ki bu sektördeki en iyisiydi o. Ve iyide bir koçtu. Tam 8 yıldır dans eden ekibimizi Olcay hoca bir araya getirmiş ve bu kadar başarılı olmalarındada Olcay hocanın büyük bir payı olmuştu.
Özgür Olcay hocaya düzenli olarak attığı öldürücü bakışlarından yollayıp Leya'nın peşinden sahneden çıkmıştı. Diğerleri yani Çağan, Yağız, Deniz ve Tuana ise oturdukları yerden ayağa kalkıp sahnenin bir köşesindeki su şişelerine ilerlemişlerdi.
Olcay Hoca ve Leya'nın tripleri Kopuk ekibinde vazgeçilmez bir rutindi. Her gün düzenli olarak Olcay hoca Leya'ya sinirlenir ve her gün düzenli olarakta Leya sahneyi terk eder ardındanda Özgür peşinden giderdi.
Özgür Leya'nın su şişesini birden Leya'nın ağzından çekince Leya öksürük krizine girmiş ardındanda Özgüre birkaç yumruk geçirmişti. İkizlerin arası genel olarak böyleydi gerçi.
"Ne yapıyorsun boğulacaktım."
"Su içeceğim sisterım."
"İyi iç brotherım."
Leya ellerini yıkayıp sahneye geri dönerken Özgürde su şişesinin kapağını kapatıp koştura koştura sahneye gitmişti. Bugünkü 7. Prova birkaç dakika sonra başlayacaktı. Türkiyenin yıldızları olarak bilinen kopuk ekibi yepyeni bir koreografiye hazırlanıyorlardı. 8 yaşında yetenekleri sebebi ile bir araya gelen bu 6 genç o zamanlar birbirlerinin hem oyun arkadaşı hemde partneri olmuşken şimdi hem birbirlerinin ailesi hemde belki bir çoğumuza göre küçük ama onlara göre kocaman bir ekiptiler.
Olcay Hoca parmaklarını şıklatıp hazırlanmalarını istediğinde herkes hızlıca yerine geçmişti. Yaklaşık 20 dakikada 7. Provada tamamlanınca saatler gece 11'i göstermişti. Çocuklar oldukça yorulmuştu. Saat 7'den beri bıkmadan usanmadan koreografinin eksiklerini kapayıp tam halini oturtmaya çalışıyorlardı. Olcay Hoca çocuklara her zamanki öğütlerini sıralamaya başlayınca bizimkilerden sol baştan itirazlar yükselmeye başlamıştı. Olcay hoca karşısındaki 6 gence kollarını açtığında gençler kahkahalarla koşarak öğretmenlerine sarılmışlardı.
Kavgada etseler her zaman Olcay Hoca onlar için bir numaraydı. Vazgeçemezlerdi kolay kolay.
"Yarın için süper dinlenin isminiz gibi kopuk olmayın çocuklarım. Biraz canlı olun gösteriye çok az kaldı."
Çocuklar Olcay Hocayı onaylayıp ona iyi geceler dilediler. Olcay hoca konferans salonundan çıktığı sırada Yağız Leya'nın omzuna kolunu atmış onunla birlikte soyunma odalarına doğru yürümeye başlamıştı.
"Bugün ne yemek yapıyorsunuz Leya hanımcığım?"
Leya sinirle Yağız'ın kolunu omzundan atmış ve hızlı adımlarla önden ilerlemeye başlamıştı.
"Zıkkımın kökünü yapacağım Marul kılıklıcığım."
"Bu saçlarımı kökten keseceğim artık."
"Yine kıvırcık uzayacak gerizekalı."
Deniz'in büyük bir ciddiyetle söylediği cümle üzerine Yağız Deniz'e korkunç bir bakış atmıştı.