Bölüm 6: Kardeşim nerede?

394 42 10
                                    

Gözlerimi araladığımda üzerimdeki kollar bu denli terlemiş olmamın en büyük sebebiydi. Saat henüz erken olmalıydı çünkü açık olan pencereden gördüğüm kadarıyla hava puslu ve griydi. Yağız'ın üzerime sarılan kollarını nazikçe ayırıp dönüp yüzünü incelemeye başladım. İlk defa bu kadar yakından bakma fırsatım olmuştu ona.

Dün akşam yatmadan önce oldukça düzenli olan siyah bukleleri şimdilerde karmakarışık olmuş, birkaç tutamı alnına dökülmüştü. Yüzündeki benker ona o ladar sevimli bir hava katmıştı ki gülümsemeden edemedim. Üzerindeki sarı tişört hafifte olsa sola kaymıştı doğruya doğru çok tatlıydı o an.

Gözlerimi ondan ayırıp kendime gelmem gerekiyordu. Kendimi tekrar kontrol altına almam gerekiyordu, hemde hemen. Telefonumu alıp saate baktığımda saatin henüz altıya geldiğini gördüm. Gelen birkaç mesaja cevap verip rahatlamak adına duşa girdim. Ve tam suyu açıp saçlarımı ıslatmaya başlamıştım ki yanıma şampuan almadığımı farkettim. Fakat tamda o anda gözüme duşa kabinin kenarına konulmuş bir şampuan şişesi ve duş jeli çarptı.

Yağız'ın olmalılardı, bunları yıllardır evde görüyordum. Yağız bir şeyi kullanmaya başladığı andan itibaren bunu sürekli olarak devam ettirirdi.

Suyun altında salak gibi kaldığım için onun malzemelerini kullanmaktan başka çarem yoktu. İçeri gidemezdim her yer sırılsıklam olurdu. El mecbur turuncu şampuan şişesini elime alıp üzerindeki etiketi inceledim.

Çikolata kokuluydu...

Aynı Yağız gibi kokuyordu. Tatlı bir koku.

Avucuma bir miktar alıp saçlarımı köpürttüm. Şimdi tüm banyo mis  gibi çikolata kokuyordu. Durulandıktan sonra lifle son bir kez temizlenmiş ve banyodan çıkmıştım. Lavabonun kenarına bıraktığım kıyafetlerimi kurulanıp üzerime geçirdim. Camdaki buharı elimle silip şöyle bir baktım kendime. Bir süre aynada kendimi izledim. Aradan henüz birkaç dakika geçmişti ki kapı tıklandı.

"Leya orada mısın?"

"Evet geliyorum."

Ses kesilmişti bende kapıyı açıp dışarı çıkmıştım. Yağız yatağın üzerinde oturmuş telefonuyla ilgileniyordu. Üzerini değiştirmişti. Ve kapıyı açtığım gibi her tarafa yayılan yoğun çikolata kokusu onunda dikkatini çekmiş, sorgulayıcı bakışlarla bana bakıyordu.

"Şey, eşyalarımı bavulda unutmuşumda seninkileri görünce kullandım."

Yağız kocaman bir kahkaha atmıştı. Neresi komikti bunun?

"Leya neden bu kadar korktun? Kullansan ne olacak?"

Haklıydı söylerken sesim titremişti.

Konuyu değiştirmek için atıldım.

"Haydi kahvaltıya gidelim."

Yüzündeki kocaman gülümseme yerini minik bir tebessüme bırakmış, telefonunu cebine atıp odadan çıkmıştı. Bende hemen peşinden çıkmış koşarak yanına yetişmiştim.

"Olcay hoca ile konuştun mu? Ne zaman çalışmaya başlıyoruz?"

Yağız yüzünü yavaşça bana çevirdi. O an bir kez daha kalbimin atışlarını kulaklarımın içinde hissettim. O kadar garip bir duyguydu ki.

"Hayır Olcay hoca kahvaltıda konuşacağımızı söyledi."

Kafamı sallamış kafamı tekrar yürüdüğümüz yola çevirmiştim. Biraz daha yürümemizin ardından otelin yakınlarında minik bir kafeye geldik. Bizimkileri içeride görebiliyordum. Ve uzun zaman sonra çok mutlu görünüyorlardı, her birinin yüzünde bir kahkaha vardı. Ama Özgür hariç. Kardeşimin bu tavırlarına asla anlam veremiyordum. Hareketleri tutarsızdı. Gece oldukça neşeliyken, sabah ceset görmüş gibi davranıyordu. Fakat bildiğim tek bir şey onu mutsuz gördüğüm her saniye dahada dibe çekildiğimdi.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 15, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Game OverHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin