Çağan sofradan kalktıktan sonra Tuana Çağan'a bakmaya gitmiş diğerleri ise aç kalmamak adına zorla da olsa birkaç parça bir şeyler yemişlerdi.
Tuana korkarak çıktı merdivenleri. Eskidende en ufak kavgalarında bile ağlama krizlerine girerdi Çağan. Tuana kıyamazdı ki ona.
Yarı kapalı olan kapıyı biraz daha ittirip başını içeri soktu. Çağan sırtını yatak başlığına yaslamış, dizlerini karnına kadar çekmiş ve kollarınıda dizlerine dolamıştı. Başını ise dizlerinin üzerine koymuş duvara bakıyordu. Tuana'nın içi burkulmuştu. Karşısındaki çocukü hala onun en büyük zaafıydı.
Yatakta oturan Çağan'ın yanına ilerledi Tuana. Ela gözleri dolu doluydu genç adamın. Ağlamayı hiç sevmezdi ki o.
"Efe."
Çağan'ın bakışları önünde oturan kıza döndü. O kadar karmaşıktı ki genç adamın zihni. Bir yandan arkadaşlarına ve dansa bir yandan kendi sorunlarına yer veriyordu kafasında. Her ne kadar kavga etseler dahi Tuana'ya olan saf sevgisini korumaya çalışıyordu . Olurda bir gün imkanları olursa onu geri çevirmemek adına...
Tuana Çağan'ın gözlerini silmek için elini uzattığı sırada Çağan başını çevirip dokunmasına engel oldu.
"Ne oldu?"
Çağan başını tekrar ona çevirip kaşlarını çatmıştı.
"Tuana görmüyor musun ne haldeyiz? Soran olursa aşığız birbirimize. Soran olursa çok seviyoruz birbirimizi. Ama kavga etmeden bir dakikamız geçmiyor. Birbirimize laf sokmak için yer arıyoruz. Keşke eski biz olarak kalsaydık. Keşke."
Çağan Tuanayı umursamadan yataktan kalkıp gittiğinde Tuana ellerini yüzüne kapamış ve gözlerinden yaşların akmasına izin vermişti. Tuana çok dolmuştu bu konuda.
Tam 1 yıl önce Tuana ve Çağan sevgili olmuştu. Yanlış duymadınız sevgili olmuşlardı. Ama buna karşı çıkan Olcay hoca oldu. Dansın onlar için önemli olduğunu ve buna odaklanmaları gerektiğini söyledi. Ve tabi dans onlar için bir tutku olan ikilimiz ayrıldılar. Ne kadarda komik değil mi? Dans için sevgilinden ayrılmak. Onlarda gülüyorlardı işte. Çağan çok hasar almıştı en başta. En sonunda duygularını bastırmak için Tuana'ya kapamıştı kendini. Tuana ise bunu tam tersi anlamış Çağan'a bencil olduğunu, her şeyin iki günden ibaret olduğunu söyleyip Çağan'ın kalbini ayakları altına almış ve ezim ezim ezmişti.
O günden sonra ikilinin tek yaptıkları kavga etmekti. Daha sonrada bu eve taşınmışlardı. Aynı odada kalmaya başladıkları günden beri her gece şiddetli kavgalar ediyorlardı. Deniz doğru söylüyordu. Onların kavgalarının sesine tüm ev halkı ayaklanıyordu.
Ekip Tuana ve Çağan'ın arasında geçen ilişkiden haberdar olmadığı için onların birbirinden neden bu kadar nefret ettiğini merak ediyordu. Çağan denemişti aslında, kavga etmemeyi denemişti. Kendince başarmıştıda. Ama Tuana yine berbat etmişti her şeyi.
Çağan Tuana'ya gayet düzgün yaklaşmaya başladığı sıralar bir gün mutfakta Tuana Leyaya bir şeyler anlatırken anlattıklarına kulak misafiri olmuştu Çağan.
Tuana Çağan'ın ona iyi yaklaşmasını yalakalık ve köpek gibi yalvaracak tabirleriyle dile getirince Çağan dinlediği yerden bağıra bağıra çıkmış ve oldukça büyük bir kavga çıkarmıştı. O günden beri ikilinin arası pekte iyi değildi. Her ne kadar Tuana Çağan'ın gönlünü almaya çalışsada bırakın birkaç kelime konuşmayı Tuana'nın ona dokunmasına bile izin vermiyordu Çağan.
Dans onlar için hem bir mucize hemde bir zehir gibiydi anlayacağınız.
Hazırlık ve son birkaç işten sonra akşam üstü olmuştu bile. Çağan en son Tuana bıraktığından beri odasından dışarı tek bir adım bile atmamıştı. Bir ara Yağız yanına gitmişti ve hazırlandığını söylemişti sadece. Şimdi okula gidecekler ve yarışma ile ilgili birkaç belge imzalayacaklardı. Oradanda Olcay hoca ile birlikte bir yerde yemek yiyecek en sonda havaalanına gideceklerdi.
Leya Çağan'ın odasının kapısını tıkladı.
"Gelebilirsin!"
Leya kapıyı yavaşça açıp içeri girdi. Çağan büyük siyah bavulunu ve mavi sırt çantasını kapının kenarına koymuştu. Tuana'nın sallanan koltuğuna oturmuş kitap okuyordu.
"Hadi çıkıyoruz."
"Tamam geliyorum. "
Çağan kitabını kapatıp koltuktan kalkarken Leya'da odadan çıkmış aşağı inmişti. Çağan hariç herkes buradaydı. Özgür çıkalım dediğinde herkes çıkmıştı o sıradada Çağan aşağı inmiş gülümseyerek ekibin yanına koşmuş ve kapıyı kapamıştı.
Leya az önce Çağan'ı somurturken gördüğü için şaşırmıştı. Tuana ise zaten şoklardaydı. Ağlamak üzere olan Çağan şuan karşısında kahkahalar ile gülüyordu. Deniz'in çağırdığı taksi geldiğinde ekip eşyaları bagaja yerleştirmiş ve taksiye binmişti. Deniz yine Çağan'ın kucağına oturmuş ve Çağan'ın saçlarını elleyip yüzünü okşuyordu.
"Aşkımm."
Çağan dişlerinin ardından konuştu.
"Deniz dayak yiyeceksin."
"Saçlarımdan tut önce beni yerlerde sürükle."
Çağan Denizin saçlarını çekince Deniz çığlığı basmıştı tabi. Taksi şöförü dikiz aynasından dehşetle onları izliyordu. Çağan alışmıştı artık Deniz yüzünden dehşet dolu bakışlara. Çocuk saçlarımdan tut beni yerlerde sürükle diyordu ya. Birde kucağına oturmuş aşkım diyordu. Çağan Deniz'i eşşek sudan gelinceye kadar dövse anca rahatlardı herhalde. Deliydi bu çocuk.
Aslında 15 dakika süren ama Çağan'a bir asır gibi gelen yolculuk nihayet okulun önünde sonlanmıştı. Tuana taksiciye para verirken ekip valizleri ve diğer eşyaları indirmeye çalışıyorlardı. Olcay hoca gelmiş valizleri içeri taşımalarına yardım etmişti. Hepsi stresliydi aslında ekibin. Yepyeni bir ülkeye gidiyorlardı. Değişikti her şey. Olcay hoca çocukları lobide durdurmuş hemen evrakları getireceğini söylemiş ve gitmişti.
Yağız kendini koltuklardan birine bırakmış hala Çağan'a sarkıntılık yapan Deniz'e bakıyordu.
Çağan çok sinirlenmişe benziyordu açıkçası. Birazdan Deniz'e pata küte girecekti gerçekten.
O sırada Olcay hoca Denizi zorla ayırmıştı Çağan'ın dibinden. Diğerleri gülmemek için dudaklarını ısırıyorlardı resmen. Olcay hoca ne olduğuna pek anlam veremesede hızlıca kağıtları imzalayıp çıkma derdindeydi. Hızlıca yemek yiyip havaalanına gitseler ucu ucuna yetişeceklerdi. Olcay hoca kalemleri dağıttı ve gençlerin başlarına gelecekler kağıt üzerinde o gün imzalandı....
Merhabaa💍
Ben geldim yee. 1 gün gecikti bölüm ama olsun:D şah mat'a yazmaya gidiyorum öptüüüm.
Bölüm nasıldı?
Olacaklar hakkında varsayımlarınız var mı?
Yorum yapıp oylarsanız çoook sevinirim. Sizleri çoook seviyorum. Kendinize çoook çoook iyi bakın. Görüşmek üzereee.