Ağaç olmuştum, Kayra saatlerdir yoktu. Son bir kez daha sinirle aradım Kayra' yı. Açmıyordu. Başına bir şey gelmiş olma ihtimali beni korkutuyordu ama Kayra' yı biraz tanıyorsam telefonunu sessize almış uyuyordu şuan. Eve gidip onu uyandırmayı düşündüm. Bana doğru koşan Barış' ı görünce afallamıştım:
-Eylem napıyorsun burada?
Yemyeşil gözlerini bana dikmişti. Çok güzellerdi, lanet olsun...
-Sanane Barış. Bir daha karşıma çıkma demedim mi sana?
Barış hiç beklemiyor gibiydi bu tepkiyi. Yeşil gözlerini kaçırdı:
-Eylem dün için kendimi suçlu hissediyorum. Eğer bu tavrının sebebi oysa ki haklısın tekrar özür dilerim senden.
Herkesle dalga geçen Barış, ukala Barış... Karşımda nasıl böyle kalabiliyordu, şaşırmıştım cidden ama belli etmemeye gayret ettim:
-Seninle aramın iyi olması için bir sebep mi var? Biz arkadaş bile değiliz ve dün ki olay öncesinde birbirimize bayılmıyorduk hatırlarsan.
-Ama aramızın kötü olacağı bir şey de yaşamamıştık öncesinde. İstersen olabiliriz, arkadaş olabiliriz.
Alaycı bakışlarla süzdüm onu:
-Gerek yok Barış.
Arkamı dönüp Kayra' nın evine doğru yürümeye başladım. Barış' ı düşünmemeye gayret ettim. Şaşırınca kocaman açtığı yemyeşil gözlerini, dalgalı kumral saçlarını... Beni tutuşunu, kendine çekişini, dudaklarını dudaklarıma bastırışını...
Sonunda gelmiştim, kapıyı çalarken Barış' ı tamamen kafamdan atmayı diledim. Kapıyı gülen yüzüyle Alev teyzem açtı, Kayra' nın tatlı mı tatlı annesi.
-Eylemcim hoşgeldin kızım, iyi ki geldin. Kayra bey uyanmıyor yine, kahvaltı hazır onu bekliyorum ben de. Geç içeri geç hadi bekleme. Sen bizimkini uyandır ben de senin için de tabak çıkarayım birlikte kahvaltı edelim.
Tahmin ettiğim gibi uyuya kalmıştı. Odasına girip bastım çığlığı. Neye uğradığını şaşıran şapşal arkadaşım uyanıverdi:
-Böyle insan mı uyandırılır Eylem?
Gülmekten zar zor konuşuyordum. Şaşkın ifadesi bir hayli güldürmüştü beni:
-Sus be konuşmaya hakkın yok senin. Saatlerdir seni bekliyorum kahvaltı salonunun önünde. Barış geldi sen gelmedin.
Kayra yataktan fırladığı gibi yanımda bitti:
-Ne Barış mı? Hemen hemen anlat hemen.
Alev teyzenin neşeli sesi konuşmamızı böldü:
-Hadi yavrum sofraya ikinizde.
Kayra' nın elinden tutup odadan çıkardım :
-Kahvaltıdan sonra anlatırım canım. Ceza sana.
-Şeytansın sen şeytan.
-Eylül bizle bugün, dedim onun dediği gibi şeytani bir şekilde gülümserken.
Eylül benim güzeller güzeli kuzenimdi. Kayra lisenin ikinci senesinden beri hoşlanıyordu ondan. Ama bir türlü açılmadığı için Eylül' ün her sevgilisi olduğunda ağlayarak bana anlatırdı. O kadar çok seviyordu ki Eylül' le aynı üniversitede olmak için her şeyi yapmış ve sonunda başarmıştı. Salak çocuk... Eylül' ün adını duyunca fal taşı gibi açtı gözlerini:
-Ne nasıl, ne yapacağım ben?
-Üf doğal davran ve konuşmaya çalış biraz kızla. Bak hem şu onu dört kere aldatan maldan da ayrılmış. Açılmanın tam sırası canım.
-O kadar kolay değil işte Eylem. Ben onu çok seviyorum ya kaybedersem tamamen?
Alev teyzenin sesini duyunca ikimizde koşar adım onun yanına gittik. Sofradan zar zor kalktıktan sonra dersimize daha bir saat olduğu için oyalanarak başladık yürümeye. Barış olayını tüm detaylarıyla Kayra' ya anlattım.
-Kızım bu çocuk sana aşık değilse ben de hiçbir şey bilmiyorum.
-Allah korusun. Hem aşık olsa ne yazar. Ben ondan nefret ediyorum.
-En büyük aşklar...
Kayra' nın sözünü kestim:
-Boşver Barış' ı falan da, Eylül okul çıkışında bizimle olucak ben ikinizi yalnız bırakacağım bir süre sonra. Hallet şu işi.
-Bilmiyorum Eylem.
-En azından sohbet edin hadi.
-Tamam peki tamam.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
kalbimden tenime
Teen FictionO gün tüm hayatımı değiştirecek çocuğu orada göreceğimi tahmin etmezdim. O gün hayatımın tamamen değişeceğini asla tahmin edemezdim. Ama olmuştu o öpücük her şeyi değiştirmişti. Tüm hayatımı...