Kapının önüne gelince Henry zile bastı. Kapıyı kızıl saçlı bir bayan açtı.
"Buyrun. "
"Acaba siz-"ben lafımı bitirmeden Henry konuşmaya başladı.
"Merhaba efendim. Acaba Emma Ross burada mı yaşıyor?"
Emma Ross mu? O da kimdi? Henry kimden bahsediyordu.
"Emma Ross benim."
"O zaman Natalie sizin Epileptik Koruyucunuz'du değil mi?"
Natalie'nin Epileptik Koruyucu mu?
"Siz Natalie'yi nereden tanıyorsunuz? "
"Bu uzun bir hikaye. Acaba içeri girebilir miyiz?"
"Pekâlâ."
İçeri girip bir yere oturduk. Henry herşeyi anlattı.
"Ahh anlıyorum. Peki ya Natalie'nin durumu nasıl?"dedi Emma.
"Şu anda iyi."
"Demek sende Epileptiksin."dedi bana bakarak.
"Evet efendim. "
"Sadece Emma de."
"Tamam...Emma."
"Peki ya Koruyucun? Yoksa Henry-"
Henry mi?
"Aa şey-"
Henry yine lafımı böldü.
"Acaba yiyecek birşeyler var mı?"
"Aa elbette. Hemen getireyim."dedi ve mutfağa gitti Emma.
Ne görgüsüz bu çocuk...
Birşeyler yedikten sonra Emma bize kalacağımız odaları gösterdi. Küçük ama şirindi.
Bir kaç saat sonra odadan çıkıp Emma'nın yanına gittim.
"Emma."
"Aa evet."
Mutfakta akşam yemeği için birşeyler hazırlıyordu.
"Natalie bunu sana vermemi istedi. Aslında buraya gelmemin nedeni buydu."dedim kolyeyi ona uzatarak.
Bana döndü ve kolyeyi elimden aldı. Uzun bir süre kolyeye baktı.
"Emma...sen iyi misin? Emma??"
"Aa aa iyiyim."
"Neden böylesin?"
"Bu bu kolye....neyse."dedi ve kolyeyi cebine koydu.
Akşam yemeğini yedikten sonra odama çıktım. Yatağa oturdum.
Kolyeyi Emma'ya verdiğimde yüzünde oluşan o ifadeyi hala unutamıyorum.
Ben bunları düşünürken kapı açıldı ve içeri Henry girdi.
"En azından kapıyı tıklasaydın."
"O kadar kibar değilim malesef."dedi ve gülümsedi. Bu çocuğun benimle derdi ne?
"Ne istiyorsun? "
"Cevap."
"Nasıl? "
"Çıkma teklifime bir cevap vermedin."
Başımı önüme çevirdim. O da elleri cebinde bir vaziyette yanıma geldi.
"Cevap."
"Gider misin?"
"Neden burada olduğumu merak etmiyor musun?"
"Tam bir başbelasısın."
"Bu kötü."
Başımı ona çevirdim.
"Neden?"
Ellerini cebinden çıkarttı ve eğildi. Yüzünü yüzüme yaklaştırdı. Kalbim çok hızlı atıyordu.
"Neden mi?"
Hiçbirşey söyleyemiyordum. Sanki ağzım mühürlenmişti.
Geri çekildi.
"Benimle çıkacak mısın? "
Neden bunu soruyor ki!!
Gözlerimi ondan ayırdım ve ayağa kalktım. Kapıya doğru gittim ve kapıyı açtım.
"Çıkar mısın?"
Ellerini cebine koydu ve yanıma geldi.
Bana doğru yaklaştı. Elini cebinden çıkarıp açtığım kapıya yasladı. Daha çok yaklaştı.
Bu olamaz...Elimle onu itmeye çalışırken diğer eliylede elimi tuttu.
Ne kadar uğraşsamda öfkem olmadan güçsüzdüm.
Daha çok yaklaştı ve dudaklarımdan öptü.
Sonra geri çekildi.
"Koruyucuna bu kadar kötü davranma."
"Koruyucu mu?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖFKE DOLU(Ara Verildi)
RomanceBeni yöneten öfkem yüzünden yavaş yavaş can veriyorum...