🦋Kelebek Etkisi | 7. Bölüm🦋

272 21 11
                                    

Selamün aleyküm arkadaşlar. Umarım beğenerek okuyacağınız bir bölüm olur. Yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum. Şimdiden teşekkürler

Asala, mutfakta gelecek misafirler için kurabiye hazırlamaya girişmişti. Elindeki hamur parçasının, şekil vermeye çalışırken elinden düşmesiyle şiddetli bir şekilde titrediğini fark etti. "Heralde çok yoruldum" diye söylenip hamurlara şekil vermeye devam etti. Ellerindeki bariz titremeyi görmemek için gözleriyle sağa sola bakıyordu. O gün hava ne kadar da sıcaktı. Başörtüsü iyice kaymış, üstü un olmuştu. Elindeki hamur git gide küçülürken neden kurabiye yapmaya giriştiğini düşündü. Heralde kek yapsa daha kısa sürecekti. Üzeyir tarçınlı kurabiye çok severdi, diye bir ses yankılandı kafasının içinde. Gözlerini sımsıkı kapatıp bu düşünce akışını durdurmayı denedi. Ancak düşünceleri çürümüş bir elmanın tepesine üşüşmüş sinekler gibi kafasının içinde vızıldayarak dolaşıyorlardı. Fırına tepsiyi sürerken kafasını açık unuttuğu dolaplardan birine çarptı. Eliyle sinirli bir şekilde onu kapatırken diğer kolunun çarpmasıyla bir bardak yere yuvarlandı ve kırıldı. "Ahh" diye küçük bir çığlık atıp yere saçılan cam kırıklarını toparlamaya koyuldu. Kafasından o kadar çok düşünce geçiyor ve hepsi o kadar birbirine karşıyordu ki hiçbir şeye odaklanamıyor gibiydi. "Üzeyir geri gelmiş.." Bu gerçekle şu an yüzleşiyordu. Elleri titremeye devam ediyor, kalbi çok hızlı atıyordu. "Üzeyir gelmiş, az önce gerçekten onunla konuştum" Yerde öylece otururken fırını daha açmadığını fark edip hızla ayağa kalkmasıyla kucağına biriktirdiği cam kırıkları tekrar yere saçıldı ve fırına doğru attığı ilk dikkatsiz adımda çıplak ayağına birkaç tanesi battı. "Ah" diye inleyip ayağını kaldırırken bütün bu karmaşayı anlamlandıramıyordu. Fırından yayılan tarçın kokusu gözlerinin dolmasına sebep oldu, "Ben tarçından nefret ederim."

Daha fazla zarar görmemek adına fırını açtığı gibi kendini mutfaktan dışarı attı.

"Neden bağırıp duruyorsun?"

Asala, tepesinde dikilen Amani'ye şaşkın bir surat ifadesiyle baktı. "Amani, neden bu kadar şıksın."

"Asıl sen neden bu kadar perişansın. Ayrıca ben her zaman böyleyimdir." Amani doğru söylüyordu. Her zaman dış görünüşüne önem veren biri olmuştu. Dizlerinin altında biten ve yeşil gözleriyle aynı renk olan elbisesini giymiş, açık kahverengi saçlarını ensesinden hoş bir topuzla toplamıştı. Ailedeki bütün güzel genleri Amani'nin aldığını düşündü. İkiz olmalarına rağmen gözleri dışında bir benzerlikleri yoktu.

"Mutfağı toparlayabilir misin? Kurabiye yaparken biraz dağıldı da. Ben de kıyafetimi değiştireyim."

Amani, ona boş bir surat ifadesiyle bakıp "Olmaz, üstüm başım kirlenir. Sen zaten bayağı una bulanmış gözüküyorsun, git toparla işte oraları. Ben bulaşıkları yıkarım. " diye konuştu. Asala, Amani'nin bu tavırlarına alışık olduğu için çok söylenmeden mutfağa döndü ve kazasız belasız her yeri toparladı. Tam işi bitmiş, kurabiyeleri fırından çıkartıyordu ki kapının çalındığını duydu. "Geldi." Diye bir çığlık koptu içinde. Ayakları onu kapıya sürükledi.

Amani kapıyı çoktan açmış misafirleri içeri alıyordu.

"Hoş geldin Hatice teyzeciğim, hoş geldiniz. Durun size terlik vereyim. Üzeyir sen şunu al, hah, Hatice teyzeciğim sende şunu al. Gelin, gelin ayakta kalmayın. Oturun lütfen."

İçeri ilk giren Hatice teyze oldu, hemen arkasından gelen Üzeyir'le gözleri buluştu. "Asala, tekrar merhaba."

Asala, bir anda onları karşısında görünce ne yapacağını şaşırdı. Üzeyir şimdi daha sportif şeyler giymişti, kıyafet konusunda oldukça titiz ve özenli olduğu belliydi. Hatice teyze bile Asala'dan daha iyi durumda gözüküyordu. Başörtüsü kaymış, üstü un olmuştu. Ayrıca ellerinde hala mürekkep izleri vardı. "Tam pasaklı gibi gözüküyorum." diye hayıflandı içten içe.

Kelebek EtkisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin