Bölüm 1 - Keşfin Paniği

342 7 3
                                    


BÖLÜM 1 – KEŞFİN PANİĞİ

Yıllar önce annesi ve babasının ona otuz beşinci yaş gününde aldığı kol saatinin 16.00'ya vurduğunda çıkardığı ince ve sinir bozucu ciyaklamasıyla uykudan uyandı Medet. Genelde öğle sonrası şekerlemelerini çok sık yapmazdı. Bir süredir üzerine çöken ve bir türlü anlamlandıramadığı iç sıkılmalarıyla boğuştuğu için zihnine teneffüs verdirmek adına şekerlemelerin sayısını arttırmaya başlamıştı. Bekardı ve ailesinden ayrı yaşıyordu ancak her hafta düzenli olarak onları ziyaret eder, ihtiyaçları olup olmadığı konularıyla ilgilenir bir de hala son bir umut belki Medet'i evlenmeye ikna edecekleri umuduyla heyecanlanmalarını izlerdi. Sıkılırdı bundan ama yine de hiçbir zaman bozuntuya vermezdi. Her seferinde tatlı dille geri çeviriyordu onları. Onlar da alışmışlardı aslında. Yine de denemekten vazgeçmeye niyetleri yok gibiydi.

Medet, ömrünün yarısında olmasına rağmen oldukça yaşlı gösteriyordu. Psikolojik olarak sıkıntı içerisinde olmasının yanı sıra uğraştığı işiyle ilgili herhangi bir gelişme kaydedememiş olması oldukça canını sıkıyordu. Hayatı değişmek üzereydi. Arkeolog olmak için ailesine ilk kez fikir danıştığında tamamının karşı çıktığı bu gerçeği yumuşatmak için elinden gelen her şeyi denediyse de başarılı olamamıştı. Fakat yine de bu isteğinden asla vazgeçmeyecekti, vazgeçmemişti de. On yılı aşkın bir süredir başlangıçta amatör olarak atıldığı bu meslek hayatında oldukça başarılı görevler yürüten ekiplerde kendine yer bulma şansına erişmiş, Göbeklitepe ve İstanbul'daki Haydarpaşa garında ortaya çıkartılan tarihi kalıntılarda adını duyurmayı başarmıştı. Bu başarı, ülkenin ileri gelen özel sektörlerindeki bazı kimselerin dikkatini çekmişti ve onların kurarken oldukça seçici davrandıkları birkaç üst düzey arkeoloğun bulunduğu gruba Medet'i de dahil etmelerine sebep olmuştu.

Doğum günü hediyesi olan saati tam olarak 16:00'yı vurduğunda çıkan gürültüyü bastırmak için adeta kendini feda eden telefondan gelen arama sesi ortalığı inletmeye başladı. Hem kendisindeki hem de dairesindeki pejmürdelik Medet'i pek fazla rahatsız etmese de dışarıdan misafir kabul etmek için gerekli koşulları karşılamayan dairesinde yankılanan ses, onu yerinden sıçratmaya yetmişti. Numara gizliydi. Telefonun "Beni aç" diye adeta çığlık atıyor oluşuna istinaden gözlerinin fal taşı gibi açılmasıyla yerinde doğruldu. Bir eliyle sehpanın üzerindeki yere düşmekte olan küllüğü düzeltti, diğer eliyle telefonu buldurarak kulağına götürdü. Telefonu ilk açtığında gelen sesin cızırtısından anlık olarak irkilse de bir süre sonra sinyalin düzelmesiyle birlikte cızırtı da geçti.

"Bulduk Medet!" diye heyecanlı bir ses vardı telefonun diğer ucunda. 

"Bulduk. Patronları aradık haber verdik, gelmeni istiyorlar. Vakit kaybetmemek için kendi uçaklarıyla getirtecekler seni. Yalnız uçağa binerken birini daha alman gerekiyormuş. Ne alaka bilmiyorum, konum bilgilerini gönderdim. Git o kişi kimse onu da al. Oyalanma!"

Ses, konuşmasını tamamladığı sırada yine o sinyal bozulmasına bağlı olabilecek bir parazit girdi telefona. Dinleniyorlar mıydı? Bu çok saçma olurdu çünkü telefonları bu işe özel olarak büyük kişiler tarafından yüksek fiyatlarla sadece kendi ekiplerine tahsis edilmiş telefonlardı. Arayan kişi, ekibindeki kazı işlerinden sorumlu kıldığı ve bir süredir akademik çalışmaları beraber tamamladıkları şahsen de tanıdığı ve sevdiği bir arkadaşıydı. Sesindeki heyecandan anlaşıldığı üzere ise iddia ettiği şey eğer gerçekse... Bir süredir dünya üzerindeki kaos ve şiddet yerini yavaş yavaş barışa bırakmaya başladığında -ki bu kaos ve şiddet yüzbinlerce askerin çatışmalarda hayatını kaybettiği Büyük Orta Doğu savaşıydı- insanlık hayatını devam ettirebilmek için gerekli olan nefesi almıştı. Birçok komşu ülke savaşın asla ve kat'a çözüm olamayacağını anlamış ve ne hikmetse o coğrafyadaki insanların birçoğunun ortak dine tabi olmasıyla birlikte bazı alametlerin gerçekleştiği dedikoduları hızla kulaktan kulağa yayılmaya başlamıştı. Uzunca bir zamandır ülkeler, ekonomik ve teknolojik olarak güçlerini birleştirerek bazı konsorsiyumlar kurmuş ve Tabut-u Sekine adı verilen Ahit Sandığını aramaya girişmişlerdi. İmkânı olmayan ülkeler ise kendi sınırları içerisinde arama yapacak/yaptıracak oldukları zaman en yakın komşusundan yardım talep ediyordu. Şam'da yoğunlaşan çalışmaların sonucunda sonunda elle tutulur bazı sonuçlara ulaşmış gibiydiler. O meşhur, binlerce yıldır anlatılan, efsanelere konu olmuş peygamberin sandığının az önce telefonda kendisine "Bulduk Medet!" diye bildirilmiş olabilme ihtimali var mıydı?

Medet - Devam EdiyorHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin